Peygamberimizin Oğulları

Peygamber Efendimizin erkek çocuğu var mıydı? Peygamberimizin erkek çocukları kimlerdir?

Hz. Muhammed’in (s.a.v) Hazret-i Hatîce annemiz ile izdivâcından Kasım ve Abdullah; Hz. Mariye annemiz ile izdivâcından ise İbrahim dün­yâya geldi.

PEYGAMBERİMİZİN OĞULLARININ İSİMLERİ

  • Kasım (r.a.)
  • Abdullah (r.a.)
  • İbrahim (r.a.)

İlk oğlunun ismi Kasım olduğu için Peygamber Efendimize “Ebu’l-Kâsım” künyesi verildi. Kasım iki yaşındayken vefât etti. Resûlullâh’ın diğer oğlu Abdullah’a, İslâm döneminde dünyâya geldiği için Tayyib ve Tâhir de denirdi. (İbn-i Sa’d, I, 133) O da vefât edince Kureyş müşriklerinden Âs bin Vâil, Peygamber Efendimiz hakkında:

“–Bırakınız onu! O ebterdir, nesli devâm etmeyecek bir adamdır. Ölünce adı anılmaz olur. Siz de artık ondan kurtulur ve rahata kavuşursunuz.” dedi.

Bunun üzerine Allâh Teâlâ Kevser sûresini inzâl buyurdu:

“Muhakkak Biz Sana Kevser’i verdik. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu asıl adı sanı ortadan kalkacak olan, Sana kin tutan kimsedir.” (el-Kevser, 1-3) (İbn-i Sa’d, III, 7; Vâhidî, s. 494)

Kevser’in kelime anlamı, çokluk, pek çok şey, her şeyin çoğu demektir. Kevser, nübüvvet, Kur’ân, İslâm, hayır, saâdet, şefaat, namaz ve Peygamber Efendimiz’in mûcizeleri olarak tefsîr edilmiştir. Sahîh rivâyetlere göre Kevser, Hazret-i Peygamber’in Cennet'teki havuzunun ismidir. Ümmet-i Muhammed kıyamet günü o havuzun başında toplanacaktır. (Buhârî, Tefsîr, 108)

Allâh’ın Resûlü’nün oğlu küçük yaşta vefât edince Hazret-i Hatîce annemiz:

“−Ey Allâh’ın Resûlü! Yavrumun sütü taştı. Keşke Allâh onun ömrünü, süt çağını tamamlayıncaya kadar uzatsaydı!” dedi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

“−O süt devresini Cennette tamamlayacak! buyurdu.

Hazret-i Hatîce vâlidemiz:

“−Yâ Resûlallâh! Şâyet bunu (kesin olarak) bilseydim çocuğun ölümü nazarımda hafiflerdi!” dedi.

Peygamber Efendimiz:

“−İstersen Allâh’a duâ edeyim de sana onun sesini işittireyim. buyurdu.

Fakat Hatîcetü’l-Kübrâ (r.a.), teslîmiyet ve sadâkat vasfını bir daha göstererek:

“−Hayır, yâ Resûlallâh! Ben Allâh ve Resûlü’nü tasdîk ediyorum.” dedi. (İbn-i Mâce, Cenâiz, 27)

PEYGAMBERİMİZİN SON ÇOCUĞU

Son olarak hicrî sekizinci senede Mâriye vâlidemizden Efendimiz’in oğlu İbrahim dünyâya geldi. İbrahim’in ebeliğini Ümmü Râfî (r.a.) yapmıştı. Onun kocası Ebû Râfî (r.a.) doğumu Allâh’ın Resûlü’ne müjdeledi. Bu habere çok sevinen Resûlullâh, ona hediyeler verdi. Yanındakilere de:

“–Bu gece bir oğlum doğdu, ona atam İbrahim’in ismini verdim. buyurdu. (Müslim, Fedâil, 62)

İbrâhîm, on yedi veya on sekiz aylık iken hastalandı ve çok geçmeden vefât etti. (Asri Çubukçu, DİA, “İbrâhîm” md., XXI, 273-274)

(Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafâ 1, Erkam Yayınları)

PEYGAMBERİMİZİN ERKEK ÇOCUKLARI VE ANNELERİ

Hz. Kasım (r.a.) Kimdir?

Peygamber Efendimizin, Hazret-i Hatice validemiz ile izdivacından doğan ilk çocuğu Hazret-i Kasım idi. Bundan dolayı kendisine “Ebül-Kasım” (Kasımın babası) denmiştir. Efendimiz, Ebûl-Kasım adıyla çağırılmasından hoşlanırdı. Sahabiler de kendisini bu isimle çağırırlardı. Kasım iki sene yaşadı. Mekke’de vefat etti. Peygamberimizin çocukları içinde ilk vefat eden Kasım oldu.

Hz. Abdullah (r.a.) Kimdir?

Peygamberimizin, Hazret-i Hatice validemizden olan diğer oğlu Abdullah (r.a.) Mekke’de doğdu. Üç ay yaşadı. İslâm döneminde dünyâya geldiği için kendisine “Tayyip ve Tâhir” de denirdi. (İbn-i Sa’d, I, 133)

Hz. İbrahim (r.a.) Kimdir?

İbrahim (r.a.) Peygamber Efendimizin en küçük ve en son evladıydı. Hicretin sekizinci senesi Medine’de doğdu. İbrahim, Mâriye validemizden dünyaya gelmiş, on yedi veya on sekiz aylıkken vefat etmişti.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, İbrahim’in doğumundan çok memnun olmuş, yedinci günü bir ziyafet vermiş, fukaraya sadaka dağıtmış, oğluna İbrahim Peygamberin adını koymuştu. Çünkü, Resûl-i Ekrem’in Hz. Hatice’den doğmuş olan erkek çocukları küçük yaşlardayken vefat etmişlerdi. Diğer zevcelerinden de evlâdı olmamıştı.

Ebû Rafiın zevcesi Selmâ, yeni doğan İbrahim’e sütannelik yapmıştı. Buhârî, Ümmü Seyf’in İbrahim’i emzirdiğini bildirmektedir. Peygamberimiz, sütanneye uğrar, İbrahim’i görür, okşar ve öperdi.

İbrahim, on yedi veya on sekiz aylık iken hastalandı ve çok geçmeden vefât etti.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, oğlunun cenaze namazını kılmış, Abbâs oğlu Fadl, Zeyd oğlu Üsâme ve Maz’un oğlu Osman (r.a.) İbrahim’i (r.a.) mezarına indirmişti. Hz. İbrahim (r.a.) Cennetü’l Baki mezarlığına defnedildi.

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÇOCUKLARI

Peygamber Efendimizin Çocukları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.