Peygamber Efendimiz’in Öğretme Teknikleri

Peygamber Efendimiz sahabeye nasıl öğretti? İşte Peygamberimizin öğretme teknikleri...

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in öğretirken kullandığı öğretme metodları...

SEVİLEN BİR EĞİTİMCİ OLDU

Muhabbet, iki kalp arasındaki bir cereyan hattıdır. Kendisi o kadar sevdi ve o kadar sevildi ki; O’nun şahsiyetine bütün insanlar hayran oldu, O’na “el-Emîn, es-Sâdık” dedi. “Sen’in her dediğin doğrudur.” dedi. Hattâ Ebû Cehil bile bunu söyledi:

“–İçimizde en doğru insan Sen’sin. En şahsiyetli insan Sen’sin. Fakat Sen’in getirdiğini istemiyoruz.” dedi.

SAMİMİ VE YAKIN ALAKA GÖSTERDİ

Bilhassa tebliğ için kâbiliyetli talebelerine daha yakın bir alâka gösterdi. Onları bineğinin terkisine bindirdi. Bazen muhâtabının elinden tuttu…

YORULMADI, FEDAKARLIK GÖSTERDİ

Her fırsatta îman nîmetinin bedelini ödemeyi telkin etti. Yirmi üç senelik nübüvvet döneminde bir gün dahî tatil yapmadı. “Şu üç gün hurma ağacının altında dinleneyim, tatil yapayım.” demedi. Hayatında tatil diye bir mefhum yoktu. Onun tatili, yaptığı hizmetle dinlenmekti. Hizmetin feyz ve rûhâniyetiyle dinleniyordu.

TAVİZSİZ FAKAT TEDRİCİ

İdrak seviyesine göre eğitim verdi. Son söylenecek şeyi ilk söylemedi. Sıra gözetti. Muhataplarının hazır hâle gelmesini, sabırla bekledi.

PRENSİPLER, DÜSTURLAR VEREREK ÖĞRETTİ

Kıyâmete kadar geçerli düsturlar ve prensipler ortaya koydu.

İSTİDATLARA GÖRE ÖĞRETTİ

İstîdatları tespit etti, buna göre yetiştirdi.

Ashâbından kimi ordu kumandanı oldu, kimi din adamı oldu, kimi vâli oldu… Hazret-i Âişe -radıyallâhu anh- müçtehide oldu. 7 büyük müctehidden biri oldu.

AŞIRIYA GİTMEK İSTEYEN SAHABİLERİ DURDURDU

Taşkınlığa müsaade etmedi, îtidal tavsiye etti. “Ben size örnek değil miyim?” buyurdu.[1]

GENÇLERE ÇOK İHTİMAM GÖSTERDİ

Gençlerle husûsî meşgul oldu. Mekke vâlisi 20 yaşlarındaydı. İslâm orduları kumandanı Üsâme bin Zeyd, o da 20 küsur yaşlarındaydı. Câfer-i Tayyar Hazretleri Habeşistan’a gittiği zaman, o da o yaşlardaydı. Hayber’de Hazret-i Ali hâkezâ…

Efendimiz gençlere çok ihtimam gösterdi. Çünkü istikbal, gençlerindir. Onlar, İslâm’ın kaderinde vazife görecek, İslâm şahsiyet ve karakterini tevzî edeceklerdi.

YAŞAYARAK ÖĞRETTİ

23 senelik nebevî hayatı, her hâliyle numûne oldu.

Hiç kimse; “Benim başımdan şu hâl geçti de Allah Rasûlü’nün hayatında ve asr-ı saâdette böyle veya buna benzer bir hâl yoktu…” diyemez.

Dipnot:

[1] Ahmed, VI, 226; İbn-i Hacer, el-İsâbe, IV, 291.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Gençlerle 12 Soru-Cevap, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ NE ÖĞRETTİ, NASIL ÖĞRETTİ, NE HASIL ETTİ?

Peygamber Efendimiz Ne Öğretti, Nasıl Öğretti, Ne Hasıl Etti?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.