Nijeryalı Abdul-Wahab Çok Sevdiği Türkçeyi Türk Dizilerinden Öğrendi

Nijeryalılar, ülkelerindeki yerel kanallarda yayımlanan Türk dizileri sayesinde hem Türkiye merakını gideriyor hem de Türkçe öğreniyor.

Nijerya kanallarında yayımlanan Türk dizilerini beğeniyle izleyen Nijeryalı Zunnurayn Abdul-Wahab, “Muhteşem Yüzyıl”, “Vatanım Sensin” ve “Diriliş Ertuğrul” gibi tarihi dizilerle Türkiye tarihine duyduğu merakı giderirken, dizilerden çok sevdiği Türkçeyi de öğrendi.

“EN ÇOK DİRİLİŞ ERTUĞRULU SEVDİM”

Abdul-Wahab, özellikle Osmanlı tarihini çok merak ettiğini vurgulayarak, “İzlediğim dizilerin arasında en çok Diriliş Ertuğrul’u sevdim. Bu dizi sayesinde Osmanlı tarihiyle ilgili çok şey öğrendim. Bunları izlemekten mutluluk duyuyorum.” ifadesini kullandı.

Dizi izlerken yanında kitap ve kalem bulundurduğunu dile getiren Abdul-Wahab, “Daha önce şöyle yapıyordum; dizide söylenen kelimeleri kendim anlayacak şekilde yazıyordum. Bu kelimelerin internette çevrisine bakıyor ve bu şekilde kullanıyordum.” diye konuştu.

Abdul-Wahab, tarihi dizilerde kullanılan bazı cümleleri anlamakta ise zaman zaman zorluk çektiğini aktardı.

“TÜRKÇEMİ GELİŞTİRMEK İÇİN ABUJA’DAKİ YEE’YE KAYIT OLDUM”

Türkçesini geliştirmek için başkent Abuja’da yeni açılan Yunus Emre Enstitüsünde (YEE) başlatılan Türkçe kursuna kayıt olduğunu belirten Abdul-Wahab, bu kurs sayesinde artık Türkçe yazarken sorun yaşamadığını kaydetti.

Abdul-Wahab, katıldığı kursta Türkçe dil bilgisini ve doğru şekilde cümle kurmayı öğrendiğini belirterek, kursta Türkçesini geliştirmek dışında Türk kültürünü de öğrendiğini vurguladı. Abdul-Wahab, Türkçeyi çok iyi öğrenmek ve ileride yerel kanallarda yayımlanacak yeni dizilerin tercümesini yapmak istediğini dile getirdi.

“İSTANBUL’U VE ALİ NAZİK YEMEĞİNİ ÇOK BEĞENDİM”

Geçen sene Türkiye’yi, bilen bir arkadaşıyla birlikte ziyaret ettiğini belirten Abdul-Wahab, “Arkadaşım beni İstanbul, Ankara ve Kayseri’de gezdirdi. İstanbul’da panorama müzesi, saraylar ve camiler gibi birçok yere gittim.” dedi.

Abdul-Wahab, gezdiği şehirler arasında en çok İstanbul’u sevdiğini anlattı.

Birçok Türk yemeği denediğini ve hepsinin birinden güzel olduğunu söyleyen Abdul-Wahab, bunlar arasında en çok Ali Nazik’i beğendiğini kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

NİJERYALI ÖĞRETMENİN ŞÜKRÜ

Nijeryalı Öğretmenin Şükrü

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.