Namazdan Muaf Tutulup İman Edeceklerini Söyleyenlere Cevap

Peygamber Efendimiz (s.a.v), namazdan affedilmeleri şartıyla îmâna gelip itaat edeceklerini bildiren Sakîf heyetine ne cevap veriyor?

Hicretten önce Peygamberimiz’in İslâm’a davetine taşlarla karşılık veren Tâifliler; Mekke fethedildikten sonra da, İslâm’ı kabullenmekte en geriye kalan kavimlerden olmuşlardı.

Tâif’te yaşayan Sakîf kabîlesi, sonunda Medine’ye bir heyet gönderip pazarlık ederek teslim olmaya kalkıştı.

Medine’ye gelen Sakîf heyeti namazdan affedilmeleri şartıyla îmâna gelip itaat edeceklerini bildirdiler. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, onların bu tekliflerini;

“Rükûsuz (namazsız) bir dinde hayır yoktur.” diyerek reddetti. (Ebû Dâvûd, Harâc, 25-26/3026)

Hayatlarında namazı istikametli bir şekilde kılmayan müslümanların, bu nebevî îkāzı tefekkür etmeleri îcâb eder.

Tâifliler, bu sefer Lât adındaki putlarının üç sene daha yerinde bırakılmasını istemek ahmaklığında bulundular. Kabul edilmeyince de;

“–Bari bir ay yanımızda kalsın!” dediler. Bu da kabul edilmedi. Nihayet çaresiz kalarak îmâna geldiler. Bu sefer de hiç olmazsa Lât putunu yıkmaktan kendilerinin muaf tutulmalarını istediler. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de;

“–İllâ siz yıkın!” diye ısrar etmeyerek, bu iş için Ebû Süfyân ile Muğîre’yi gönderdi. (İbn-i Hişâm, IV, 197; Vâkıdî, III, 967-968)

Peygamberimiz, putlarının kalmasına tedâî endişesiyle izin vermedi.

Bir kötü alışkanlığı bırakan kişinin, onu tedâî ettirecek şeyleri de hayatından çıkarması îcâb eder.

Meselâ;

  • Kumar haramdır, zar ve iskambil kâğıtlarından da kumarı tedâî ettirdiği için tamamen uzak durmak gerekir. Kumarsız oyunlarda da zarı kullanalım, zararı olmaz, dememelidir.
  • Zinâ haram olduğu gibi; zinâya götüren davranışlar, ihtilât, tesettürsüzlük ve benzerleri de haramdır.
  • Dînimizde tevhid çok mühim olduğu için; resim, heykel, biblo gibi tasvirlerin tâzîmi, yani duvarlara asılması da men edilmiştir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Mayıs, Sayı: 219

İslam ve İhsan

SAKÎF KABİLESİ NASIL MÜSLÜMAN OLDU?

Sakîf Kabilesi Nasıl Müslüman Oldu?

TAİF KUŞATMASI

Taif Kuşatması

TAİF'DEN GELEN SAKİF KABİLESİNİN HİDAYETİ

Taif'den Gelen Sakif Kabilesinin Hidayeti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.