Namaz Kılmaya Hazır Mısın?

Namaz kılmadan önce nasıl bir hazırlık yapmalıyız? Namaza nasıl hazır olunur? Namaz ibadetinin kâmil mânâda îfâsı için ona elbette kâmil mânâda hazırlık zarûreti vardır.

Namaz gibi büyük bir ibâdetin kâmil mânâda îfâsı için ona elbette kâmil mânâda hazırlık zarûreti vardır. Meselâ hadîs-i şerîflerde makbûl namazın nasıl olacağı beyân edilirken evvelâ:

“Kim abdestini güzelce alırsa…” (Müslim, Tahâret, 17) buyurulmaktadır.

Zîrâ namaz, hayatî ve fıtrî güzelliklerle içiçedir. Bu nükteyi kavrayanların namaza hazırlık bakımından aldıkları şuûrlu abdestin faydasını ifâde sadedinde İmâm-ı A’zam Hazretleri’nin abdest suyuyla birlikte günahlarının da döküldüğünü hissetmesi rivayeti, namaza gerçek mânâda hazırlığı ne güzel ifâde eder. İmâm-ı A’zam Hazretleri’nin bu husustaki firâseti ve basîreti meşhurdur. O, abdest alan bir gence:

“–Evlâdım, şu şu günâhları terkeyle…” der.

Genç hayretle:

“–Bu günâhları işlediğimi nereden bildiniz yâ imâm?” diye sorar.

İmâm-ı A’zam:

“–Evlâdım, şu an aldığın abdest sularından…” buyurur.

Diğer taraftan pek riâyet edilmeyen sünnetlerden biri olan misvâk kullanmaya îtinâ da pek mühimdir. Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem- buyururlar:

“Misvak kullanılıp kılınan namaz, misvak kullanılmadan kılınan namazdan (fazîlet bakımından) yetmiş derece daha üstündür.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, VI, 272)

“Misvak hem temizleyici, hem de Rabbin rızâsını kazandırıcıdır.” (Buhârî, Savm, 28)

Mâlumdur ki namaz ibâdeti, tekbir, tehlîl, tesbîh ve kırâat vesîlesiyle baştan sona lisânın dâhil olduğu bir ibâdettir. Bu bakımdan o ulvî terennümlerin tezâhür ve telaffuz mekânı olan ağızların misvaklanması, lafızlarda sühûlet ve letâfetin te’mîni ile kalbin sükûn ve huzûruna vesîle olacağı âşikârdır.

Diş macunu ve fırçası ile dişlerin temizlenmesi temin edilmekle beraber misvak kullanmada bugün tesbit edilmiş pek çok sıhhî faydalar mevcuddur. Hadîs-i şerîflerde buyurulduğu gibi misvakın, diş çürümesinden mide rahatsızlığına kadar daha nice faydaları olduğu da muhakkaktır.

Dişleri eriyen çilekeş bir hasta, uzun bir müddet bu dertle muzdarip olduktan sonra şifâya nasıl kavuştuğunu şöyle anlattı:

“–Dişlerimin erimeye başladığını görünce doktor doktor dolaştım. Kullanmadığım ilaç ve mâcun kalmadı. Nihâyet bir dostum bana misvakı tavsıye etti ve onda müstesnâ şifâlar bulunduğunu söyledi. Daha evvel hiç misvak kullanmamıştım. Büyük bir ümid ve biraz da çâresiz olduğumdan hemen misvak kullanmaya başladım. Çok geçmeden ilâhî bir lutuf olarak dişlerimin erimesi durdu. O gün bugündür misvakı terketmiyorum.”

Namaza hazırlığın en mühim hususlarından biri de hiç şüphesiz:

“İlimle birlikte az bir amel cehâletle çok amelden daha fazîletlidir.” (Fezâil-i Âmâl, 299) hadîsine nazaran abdestte nelerin farz, nelerin sünnet; namazda da nelerin farz, vâcib ve sünnet olduğunu ayrı ayrı bilmenin ehemmiyetini idrâk etmektir.

Ayrıca abdestle birlikte namaz için dış uzuvlarımızı temizlediğimiz gibi gönlümüzü de kin, haset ve diğer mânevî kirlerden temizleyip, günâhlardan arınmış olarak namaza hazır olmaya gayret etmeliyiz. Buna mânî olacak şeytanın ve şeytan vasıflı insanların yaldızlı hîle ve tuzaklarına karşı uyanık ve firâsetli olmalıyız.

Ârifler, âyet-i kerîmedeki:

“Elbiseni temizle!” (el-Müddessir, 4) beyânını;

“Allâh’ın huzûruna çıkmak demek olan namaz için zâhirini ve bâtınını temiz tut; güzel ahlâk ile ahlâklan!” şeklinde îzâh ve tatbîk etmişlerdir.

Bu istikamette hadîs-i şerîfte buyurulan:

“Namaz için bel ve karınlarınızı inceltin!” (Câmiu’s-Sağîr) beyânına riâyet etmek, namaza hazırlık bakımından kalblerde ferahlık ve namaza iştiyâk vesîlesidir.

Hadîs-i şerîfte kastedilen birinci husus, harâma bulaşmamak; ikincisi de, vücûdu hantallaştıracak derecede doldurmamak, yâni az yemektir.

Kaynak: İslam İman İbadet, Osman Nuri Topbaş

NAMAZ ÇOK MÜHİMDİR

NAMAZ VE HİKMETLERİ

CEMAATLE NAMAZIN FAZİLETİ

BEŞ VAKİT NAMAZ NASIL KILINIR? (TÜM NAMAZLAR)

NAMAZI HUŞÛ İLE VE TAM OLARAK KILMAK

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.