Müstakim Ol, Emin Ol Her Tasadan!

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesinin konu başlığı “Müstakim ol emin ol her tasadan!” oldu.

Bu haftaki cuma hutbesinde bir sahabinin Peygamber Efendimizden istediği tavsiyeye ve insanın yaratılış amacına yer verilirken istikamet sahibi olmanın önemine değinildi

İşte 12.06.2020 tarihli cuma hutbesi.

Muhterem Müslümanlar!

Bir sahabi, Peygamber Efendimizin yanına gelerek ona şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü, bana İslâm ile ilgili öyle bir nasihat ver ki, bu konuda başka kimseye soru sorma ihtiyacım kalmasın.” Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol”[1]

Aziz Müminler!

İnsanın yaratılış gayesi kulluktur, en önemli vazifesi ise Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak sonra da bu imanın gereği olarak dosdoğru yaşamaktır. Zira iman gönüllere işleyince, duygulara, düşüncelere ve davranışlara yansır. Kişiyi hak ve hakikate, dürüstlük ve istikamete yöneltir. İşte o zaman mümin, huzurlu ve onurlu bir hayat yaşar. Her iki dünyada da sıkıntı ve kederden emin olur. Takvaya ve ilâhî ikrama kavuşur.

Kıymetli Müslümanlar!

İstikamet; imanda sebat etmek ve ahdine vefa göstermektir. Cenâb-ı Hakka itaat, Resûlüllah’a ittiba etmektir. Özü, sözü bir olmak, olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmaktır. İstikamet; küfürden ve şirkten arınmak, günahtan ve isyandan kaçınmaktır. Fitne ve fesattan uzak durmak, nefsin aşırı istekleri ve şeytanın vesvesesi ile mücadele etmektir.

Değerli Müminler!

İstikamet sahibi bir mümin, doğruluktan ödün vermez. Sözünü eğip bükmez, asla yalan söylemez. Adaleti gözetir, haksızlığa meyletmez. İyi niyetli ve samimidir, riyakârlık göstermez. İşini sağlam ve güzel yapar; hileye tevessül etmez. Yaratan’a olan sevgi ve saygısıyla, yaratılana merhamet gösterir, hiçbir canı incitmez. Hâsılı sırât-ı müstakim üzere yaşar. Allah’ın rızasını kazanmayı her türlü kazançtan aziz bilir. Rabbinin gizli ya da aşikâr her şeyi görüp işittiğinin ve kullarını hesaba çekeceğinin bilincinde bir hayat sürer. Hutbemi Yüce Rabbimizin şu müjdesiyle bitiriyorum: “Rabbimiz Allah’tır deyip sonrada dosdoğru olanlara ne bir korku vardır ne de onlar üzüntü çekeceklerdir.”[2]

Dipnotlar:

[1] İbn Hanbel, III, 413.

[2] Ahkâf, 46/13.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.