Mülk Suresi 26. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Mülk Suresi 26. ayeti ne anlatıyor? Mülk Suresi 26. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Mülk Suresi 26. Ayetinin Arapçası:

قُلْ اِنَّمَا الْعِلْمُ عِنْدَ اللّٰهِۖ وَاِنَّمَٓا اَنَا۬ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ

Mülk Suresi 26. Ayetinin Meali (Anlamı):

De ki: “Onun bilgisi, sadece Allah katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım!”

Mülk Suresi 26. Ayetinin Tefsiri:

Kâfirler inkâr edip, “Ne zaman kopacak şu kıyâmet?” diyerek alaya alsalar da, Allah Teâlâ’nın kesin olarak belirlediği anda ölüm mutlaka gelecek, kıyâmet mutlaka kopacaktır.[1] Fakat bu kâfirler için hiç de hayır getirmeyecektir. Çünkü onlar inanmadıkları kıyâmetin korkunç manzaralarını ve âhiret azabını yakından gördükleri zaman korku, keder, pişmanlık ve perişanlıktan yüzleri simsiyah kesilecektir. (bk. Âl-i İmrân 3/106-107) Kendilerine va’dedilen korkunç günün işte o gün olduğunu anlayacaklar; melekler de onlara iyice anlasınlar diye “Alay ederek küstahça isteyip durduğunuz şey işte bu!” (Mülk 67/27) diyecekler.

Dolayısıyla kâfirlerin, hasretle bekledikleri şekilde Peygamber (s.a.s.)’in ölmesi veya mü’minlerin yok olup gitmesiyle rahatlayacaklarını sanmaları boşunadır:

[1] Güneşin yaklaşık % 75’ini hidrojen, % 23’ünü helyum, % 2’sini ise diğer kimyasal elementlerden oluştuğu bilinmektedir. Hidrojenin helyuma dönüşmesi sırasında büyük bir enerji açığa çıkar. Füzyon adı verilen bu olayda, bir saniyede 600 milyon ton hidrojenin helyuma dönüşmesi söz konusudur. Bu da yaklaşık 4,5 milyon tonluk bir kütleyi oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle, güneş kütlesi bir saniyede 4,5 milyon ton kadar küçülmekte ya da hafiflemektedir. Bu küçülme bir günde 226,8 trilyon tonu bulmaktadır. Zihinlerimizi zorlayan bu kadar fazla orandaki küçülme, güneş kütlesinin dev büyüklükte olmasından dolayı çok yavaş seyretmektedir. Dolayısıyla, tamamen yok olması belki de 4 veya 5 milyar yılı bulacaktır. Ancak bütün yakıtı bitmeden de, bir başka sistem tarafından çekilebilir. Buna göre güneş bir gün mutlaka ama mutlaka yok olacak, o zaman da Kur’an’ın haber verdiği gibi kâinatın kıyameti kopacaktır.

Mülk Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Mülk Suresi 26. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.