Meydanların Cesur Mücahidini Çocuk Gibi Sevindiren Hadise

Hazret-i Ebûbekir'in hayretle baktığı, cihad meydanlarının cesur mücahidi Hâlid bin Velid’i çocuk gibi sevindiren, mutlu eden hadise...

Peygamber Efendimiz’in alnındaki saçları kesildiğinde Hâlid bin Velid -radıyallâhu anh-;

“–Yâ Rasûlâllah! Alnının saçını bana ver! Bu hususta hiç kimseyi bana tercih etme! Anam, babam Sana fedâ olsun!” diyerek yalvardı.

Bu esnada Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh-; Hâlid bin Velid’in Uhud, Hendek ve Hudeybiye’de yaptıklarını düşünüyor, bir de o anki hâline bakıyor ve hayretler içinde kalıyordu. (İbn-i Sa‘d, II, 174)

Hazret-i Hâlid; Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in saçları kendisine verilince, onları gözlerine sürdü ve sarığının ön kısmına yerleştirdi. Böylece Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile dâimî bir râbıta ve tedâî hâlinde yaşadı. Bu sayede onun savaşta karşılaşıp da mağlûp etmediği hiçbir topluluk yoktu. Nitekim Hâlid -radıyallâhu anh-;

“–Ben onu başıma sarıp hangi tarafa yöneldimse, orası fetholundu!” demiştir. (Vâkıdî, III, 1108; İbn-i Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, II, 111)

Rivâyet olunduğuna göre;

Hâlid -radıyallâhu anh-, Yermük Savaşı’nda sarığını kaybetmişti. Askerlerine sarığın bulunmasını emretti. Fakat aramalarına rağmen bulamadılar. Hazret-i Hâlid, tekrar aramalarını emretti. Sonunda sarığı buldular. Baktılar ki gayet eski bir sarık imiş. Sahâbî, bu eski sarık için Hâlid -radıyallâhu anh-’ın bu kadar ısrarına hayret etti. Bunun üzerine Hâlid -radıyallâhu anh-, şunları söyledi:

“–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, saçlarını kestirmişti. Ashab, o saçları kapıştılar. Ben de saçından birkaç tel aldım ve bu sarığın içine koydum. Bu benim için öyle bir bereket oldu ki; onunla girdiğim bütün savaşlar, zaferle neticelendi. Zaferlerimin sırrı, benim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e olan muhabbetimdir.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, IX, 349)

İbn-i Sîrîn -rahmetullâhi aleyh- anlatıyor:

“(Tâbiîn’in büyüklerinden) Abîde es-Selmânî’ye;

«–Bizde Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in saçından var. Onu Enes -radıyallâhu anh-’in annesinden veya ehlinden temin etmiştik.» dedim.

Büyük bir heyecanla;

«–Vallâhi bende O’nun bir tek saçının bulunması, benim için dünya ve içindekilerden daha sevimli ve kıymetlidir.» dedi.” (Buhârî, Vudû, 33)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Ocak, Sayı: 227

İslam ve İhsan

HALİD BİN VELİD (R.A.) KİMDİR?

Halid Bin Velid (r.a.) Kimdir?

HALİD BİN VELİD’İN (R.A.) VASİYETİ

Halid Bin Velid’in (r.a.) Vasiyeti

HALİD BİN VELİD'İN SARIĞININ SIRRI

Halid bin Velid'in Sarığının Sırrı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.