Mescid-İ Haram'ı Umre ve Namaz İçin İlk On Günde 1,5 Milyon Kişi Ziyaret Etti

Haremeyn İşleri Başkanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında ramazan ayının ilk on gününde Mescid-i Haram'da 1,5 milyon kişiye umre ve namaz kılma izni verdi.

Suudi Arabistan, ramazan ayının ilk on gününde Mescid-i Haram'ı, umre yapmak ve namaz kılmak için 1,5 milyon kişinin ziyaret ettiğini duyurdu.

Suudi Arabistan haber ajansı SPA'nın haberine göre, Haremeyn İşleri Başkanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında ramazan ayının ilk on gününde Mescid-i Haram'da 1,5 milyon kişiye umre ve namaz kılma izni verdi.

Başkanlığın yetkililerinden Usame el-Huceyli ise basına yaptığı açıklamada, Kabe avlusunun tamamen umreciler için tahsis edildiğini belirterek, ziyaretçilerin giriş-çıkış işlemlerinin kontrollü şekilde yapıldığını ifade etti.

Huceyli, Kabe'ye gelenler için de Kovid-19 tedbirlerine uymaları çağrısında bulundu.

Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi İşleri Genel Başkanlığı, 6 Nisan'da Kovid-19 tedbirleri kapsamında alınan yeni kararları açıklamıştı.

Bu kapsamda, Mescid-i Haram'a ramazan ayı boyunca günlük ziyaretçi kapasitesi, umre için 50 bin, namaz kılanlar için de 100 bin kişi olarak belirlenmişti.

Ayrıca, ramazan ayının ilk gününden itibaren umre yapmak veya namaz kılmak için Mescid-i Haram'ı ziyaret edecek kişilerin, Kovid-19 aşısı yaptırmış olması ve hükümetin salgın önlemleri kapsamında geliştirdiği "Tawakkalna" ile "Eatmarna" isimli elektronik uygulamalarından gerekli izin belgesini alması gerektiği kaydedilmişti.

Suudi Arabistan, ramazan ayında Mekke'deki Mescid-i Haram ve Medine'deki Mescid-i Nebevi'de vakit, cuma ve teravih namazlarının kılınabileceğini, ülkedeki diğer camilerin de salgın tedbirlerine riayet edilerek açık olacağını duyurmuştu.

Umre ziyaretçileri için aşamalı normalleşme süreci

Geçen yıl salgın nedeniyle Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'de teravih namazları cemaatsiz kılınmıştı.

Suudi Arabistan, Kovid-19 önlemleri kapsamında verilen yaklaşık 5 aylık aranın ardından 4 Ekim 2020'de ülkede yaşayanlar için umre ziyaretlerini yeniden başlatmıştı.

Kasım 2020'nin başından itibaren ise yurt içi ile dışından umre ve ibadet için gelenlerin kabul edilmeye başlanacağı belirtilmişti.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.