Meryem Suresi 83. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Meryem Suresi 83. ayeti ne anlatıyor? Meryem Suresi 83. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Meryem Suresi 83. Ayetinin Arapçası:

اَلَمْ تَرَ اَنَّٓا اَرْسَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ عَلَى الْكَافِر۪ينَ تَؤُزُّهُمْ اَزًّاۙ

Meryem Suresi 83. Ayetinin Meali (Anlamı):

Görmedin mi, biz şeytanları kâfirlerin üzerine musallat ettik; onları durmadan günaha tahrik ediyor, kaynatıyor, oynatıp kıvrandırıyorlar.

Meryem Suresi 83. Ayetinin Tefsiri:

Allah Teâlâ imtihan maksadıyla şeytanları serbest bırakmış ve: “Gücünün yettiği kimseleri o kandırıcı sesinle yerinden oynat, baştan çıkar…” (İsrâ 17/64) buyurmuştur. “Gerçekte şeytanın iman edenler ve yalnızca Rablerine güvenip dayananlar üzerinde zorlayıcı bir gücü yoktur” (Nahl 16/99) düstûru gereğince Allah’a iman eden ve O’na sığınanlar onların şerlerinden korunurlar. “Şeytanın zorlayıcı gücü, ancak onu dost edinenlerin ve onu Allah’a ortak koşanlar üzerindedir” (Nahl 16/100) düstûru gereğince de Allah’ı inkâr edenler,  şeytanların her yönden saldırısına maruz kalırlar. Bu sebeple şeytanlar, tamamen hâkimiyetleri altına aldıkları kâfirleri, itaatten uzaklaştırıp isyana doğru sürüklerler. Devamlı kötülük yapmaya tahrik ederler. Onları alabildiğine azdırır, kaynatır, galeyâna getirirler. Onlar da şeytanların bu azdırmaları ve ayartmaları yönünde her türlü kötülüğü pervasızca işlerler. Âyet-i kerîmede onların bu hâli şöyle haber verilir: “Şeytanların kardeşlerine gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürükler, bir daha da yakalarını bırakmazlar.” (A‘râf  7/202)

Dolayısıyla onların bir an önce helak olmaları için acele etmeye gerek yoktur. Onlar, işledikleri fenalıklarla birlikte tabii seyri içinde peyderpey helâke doğru sürüklenmektedirler. Cenâb-ı Hak onlar için belli bir müddet tayin etmiştir. Yaşayacakları seneler, aylar, günler, saatler, hatta nefesler bellidir. Atacakları adımlar, yapacakları işler, yiyecekleri lokmalar bellidir. Rabbimiz bunları teker teker saymaktadır. Bunlar bitince, onlar için takdir edilen azap, hazin son gerçekleşecektir.

Aziz Mahmud Hüdâyi (k.s.) ne güzel söyler:

Günler gelip geçmektedir

Kuşlar gibi uçmaktadır

Ehl-i fesâdın yeri ateş

Ehl-i iman cennettedir.

Rivayete göre halife Me’mun bu sûreyi okumuş, yanında âlimlerden bir grup da olduğu halde bu âyet-i kerîmeye (84. âyet) kadar gelmiş, başıyla kendisi­ne öğüt versin diye İbn Simâk’a işaret edince, o da şöyle demiş: “Nefesler sayılı olduğuna, bunların uzamaları söz konusu olmadığına göre; bunların tü­kenişi ne kadar çabuk olacaktır.”

Bu mânada şâir ne güzel söylemiştir:

“Hayatın belli nefeslerden ibarettir, sayılır; geçtikçe her bir nefesin,

Onunla hayatın bir parça eksilir.

Her gece sana hayat veren aslında seni öldürmekte,

Sana ninni söyler gibi görünenin maksadı aslında alay etmektir.” (Kurtubî, el-Câmi‘, XI, 150)

Bir hak dostu şöyle der: “Sana verilen müddet içinde alıp verdiğin nefesi ve amel yapma imkânını ganimet bil. Mazeretleri ve bahaneleri anlatmayı bırak. Çünkü sen sınırlı bir süre ve belirli bir ömür içindesin!”

Belirlenen bu süre göz açıp kapayıncaya kadar geçiverecek ve o büyük gün âniden insanların karşısına çıkacaktır: 

Meryem Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Meryem Suresi 83. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.