Kur’an'ı Kerim’in Tarifi | Kuran'ın Lugat ve Terim Anlamı İle Diğer İsimleri

Kur’an'ı Kerim’in tarifi nedir? “Kur’an” kelimesinin lügat anlamı ne demek? Kur’an’ın terim anlamı nedir? Kur’an’ın diğer isimleri nelerdir?

Ebû Ümâme radıyallahu anh, ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:

“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçı olarak gelecektir” buyururken işittim, demiştir. (Müslim, Müsâfirîn 252.)

KUR’ÂN-I KERÎM’İN TÂRİFİ

  1. “Kur’an” kelimesinin lügat mânası

“Kur’an” kelimesinin menşei ve anlamı hususunda farklı yorumlar vardır. Bu kelime; türemiş veya türememiş, hemzeli veya hemzesiz oluşuna göre anlamlandırılmıştır:

Türememiş olduğunu söyleyenler, bunun Tevrat ve İncil gibi Peygamberimiz (s.a.v.)’e inen kitaba verilen özel bir isim olduğunu savunur, bu bakımdan ona belli bir sözlük anlamı vermezler.

Türemiş olduğunu söyleyenler de bu kelimenin hemzeli veya hemzesiz oluşu konusunda ikiye ayrılırlar:

Hemzeli olduğunu kabul edenlere göre Kur’an:

  • “Toplamak” anlamına gelen اَلْقَرْئُ (el-kar’u) kelimesinden türemiş ve geçmiş kitapların meyvelerini topladığı; müjde, korkutma, emir, yasak, kıssa, sûre ve âyetleri bir araya topladığı için bu adı almıştır.
  • “Okudu” anlamını taşıyan قَرَأَ (karae) fiilinden türemiş ve “okunan bir kitap” olduğu için bu ismi almıştır.
  • (Dışarı çıkarıp attı) mânasındaki قَرَأَ (kara’e) fiilinden türemiş ve onu okuyan kimse kırâat esnasında kelime ve harfleri ağzından çıkarıp attığı için bu adı almıştır.

Hemzesiz olduğunu kabul edenlere göre ise Kur’an:

  • “Delil, burhan, ipucu” anlamına gelen قَرِينَةٌ (karîne) kelimesinin çoğulu olan قَرَائِنُ (karâin)den türemiş ve âyetleri muhteva, nazım, vezin, fasıla ve ahenk yönünden birbirine benzediği ve birbirine delil olduğu için bununla adlandırılmıştır.
  • “Bir şeyi diğerine yaklaştırdı” mânasındaki قَرَنَ (karane) fiilinden türemiş ve sûreleri, âyetleri ve harfleri birbirine yakın ve bitişik olduğu için bu ismi almıştır.

Dolayısıyla Kur’an, Yüce Allah’ın Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e indirdiği ilâhî kitabın özel adı olmakla birlikte, sözlük olarak toplamak, okumak, dışarı çıkarıp atmak, delil olmak, bir şeyi diğerine yaklaştırmak gibi anlamlar ifade eden kelimelerden türediği ileri sürülmüştür. Şu kadar var ki verilen bu sözlük anlamlarından her birinin, Kur’ân-ı Kerîm’in özelliklerinden birini açıkladığı görülmektedir.

  1. Kur’an’ın Terim Mânası

Bir hidayet ve i‘caz kitabı olan Kur’ân-ı Kerîm’in farklı târifleri yapılmıştır. Bu târifler yapılırken, Kur’an’ın sahip olduğu pek çok özelliklerden en önemlileri göz önünde bulundurulmuştur. Bu târiflerin en kapsamlı olanlarından bir kaçı şöyledir:

  • “Kur’an, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e vahiy yoluyla indirilmiş, mushaflarda yazılmış ve ondan tevâtür yoluyla şüphesiz bir şekilde nakledilmiş olan şeydir.”
  • “Allah Teâlâ tarafından elçisi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e Arapça olarak indirilip bize tevatüren nakledilen apaçık kitaptır.”
  • “Kur’an Hz. Muhammed’e vahiy yoluyla indirilmiş, mushaflarda yazılmış, tevatürle nakledilmiş, tilavetiyle kullukta bulunulan mû’­ciz bir kelamdır.”

Bu târifler, birbirini tamamlayıcı mahiyette olup aralarında herhangi bir zıtlık ve çelişki yoktur. Yalnız son târif, diğerlerinden daha kapsamlı ve muhteva bakımından daha geniştir. Bu târifte Kur’an’ın beş önemli özelliği dile getirilmektedir:

  • O, Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)’e vahyedilmiş bir kitaptır. Bu kayıtla onun, ilâhî kaynaklı olduğu ifade edilmekte, diğer peygamberlere indirilen kitaplar ve Resûlullah (s.a.v.)’in söylediği sözler târif dışında kalmaktadır.
  • Kur’an mushaflarda yazılı bulunmaktadır. Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında tamamen yazılmış, pek çok hafız tarafından ezberlenerek koruma altına alınmış ve daha sonra da mushaflarda çoğaltılan bu ilâhî kelama hiçbir insan sözü karışmamıştır.
  • Kur’an, yalan üzere birleşmeleri aklen mümkün görülmeyen pek büyük bir topluluk tarafından zamanımıza kadar tevatüren nakledilegelmiştir. Bütün sûreleri, âyetleri ve kelimeleri bir ilâhî vahiy olarak sabittir. Bu kitabın hiçbir âyeti kaybolmamış, hiçbir kelimesi değişmemiş ve bozulmamıştır.
  • Kur’an, tilavetiyle ibâdet olunan bir kitaptır. Onun dışında herhangi bir sözün tilavetiyle ibâdet edilmiş olmaz. Kur’an, insanlığın bir benzerini, hatta kısa bir sûresinin benzerini getirmekten âciz kaldığı ilâhî bir kelamdır. O, yüzyıllardan beri çeşitli âyetleriyle düşmanlarına meydan okuduğu halde, onun bir benzerini getiren olmamıştır ve olamamaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’in bir kısım hususiyetlerini dikkate alarak yapılan şu izahlar, bize Allah kelamının daha farklı yönlerini anlama noktasında ufuk açmaktadır:

Kur’ân-ı Kerîm Allah Teâlâ’nın ezelî ve ebedî kelâmıdır. Bütün varlığın ilâhı ünvânıyla Allah’ın fermânıdır. Göklerin ve yerin yaratanı nâmına bir hitaptır. İslâmiyet mânevî âleminin güneşi, temeli ve onun tüm esaslarını belirleyen hendesesidir. Yüce Allah’ın zât, sıfat, isim ve fillerini açıklayan yüce bir söz, izah eden bir tefsîr ve eşsiz bir tercümandır. Âhiret âleminin mukaddes bir haritasıdır. Büyük kâinat kitabının ezelî bir tercümesidir. Onun kevnî âyetlerini okuyan çeşitli dillerinin ebedî tercümanıdır. Görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen âlemin müfessiridir. Göklerde ve yerde gizli ilâhî isimlerin manevî hazînelerini ortaya çıkarandır. Binlerce olayların ve hâdiselerin satırları altında gizli gerçeklerin anahtarıdır. Görünen âlemde, görünmeyen âlemin konuşan dilidir. İnsanlığın gerçek terbiyecisi, hakîki hikmeti ve onu saâdete sevk eden en salahiyetli mürşididir.

Kur’ân-ı Kerîm hem bir şeriat kitabı, hem bir hikmet kitabıdır. Hem bir dua, hem de bir ibâdet ve ubûdiyet kitabıdır. Hem bir emir ve dâvet, hem de bir zikir ve fikir kitabıdır. İnsanın bütün manevî ihtiyaçlarını karşılayacak tüm kâide ve esasları ihtivâ eden tek ve şumüllü Kitâb-ı Mübîn’dir.

Kur’ân-ı Kerîm altı yönü de parlak, her türlü vehim ve şüphelerin karanlıklarından tertemiz ilâhî kelâmdır. Onun dayandığı nokta, kesin olarak semâvî vahiy ve ezelî kelamdır. Onun hedefi ve gayesi, kendine inanan ve bağlananları ebedî saâdete eriştirmektir. İçi, gayet açık bir şekilde hâlis, sâfî ve katıksız bir hidâyetle doludur. Üstü, zarûretle ve aklın kat‘î hükmüyle idrak edileceği üzere iman nurlarıyla doludur. Altı, kesin bir bilgiyle bilinebileceği gibi delil ve burhanla doludur. Sağı, tecrübe ile anlaşılacağı gibi kalp ve vicdanların teslimiyetini gerekli kılar. Solu, gözle görülüp kabul edileceği gibi akıl ve izanların teslimiyetini icap ettirir. Meyvesi, kesinlikle ve kesinlikle Rahmân’ın rahmeti ve cennet bahçeleridir.

Cenâb-ı Hak onu Cebrâil (a.s.) vasıtasıyla Son Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in kalbine indirmiştir. Efendimiz (s.a.v.)’in diliyle onu insanlara tebliğ etmiştir. Onu seçkin kullarına yazdırarak ve ezberleterek hem “yazı” hem de “hıfz” yoluyla, hem “satır” hem de “sadır”la günümüze ulaştırdığı gibi, muazzam bir ilâhî koruma altında onu kıyâmete kadar da devam ettirecektir.

  1. Kur’an’ın Diğer İsimleri

Allah kelamının “Kur’an” dışında başka isimleri daha vardır. Bunlardan bir kısmı şöyledir:

  • اَلْكِتَابُ (Kitap): Kalemle yazılan,
  • اَلْفُرْقَانُ (Furkān): Hakla bâtılı, helalle haramı tam anlamıyla ayı­ran,
  • اَلذِّكْرُ (Zikr): Allah Teâlâ’yı hatırlatıp, tanıtan; mü’minler için şeref kaynağı,
  • اَلنُّورُ (Nûr): Apaçık, aydınlatan,
  • اَلرُّوحُ (Ruh): Kalpleri ve ruhları dirilten,
  • اَلْمَوْعِظَةُ (Mev‘iza): Öğüt ve nasihat veren,
  • اَلشِّفَاءُ (Şifâ): Şifâ veren,
  • اَلْهُدَي (Hüdâ): Doğru yolu gösteren,
  • اَلْبَيَانُ (Beyân): Her şeyi anlaşılır bir şekilde açıklayan,
  • اَلْكَلَامُ (Kelâm): Allah’ın sözü,
  • اَلرَّحْمَةُ (Rahmet): Tüm insanlığa rahmet olması.

Kaynak: Prof. Dr. Ömer Çelik, Tefsîr Usûlü ve Tarihi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

VAHYİN GELİŞ ŞEKİLLERİ NELERDİR? KISACA MADDELER HALİNDE

Vahyin Geliş Şekilleri Nelerdir? Kısaca Maddeler Halinde

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.