Kur'ân-ı Kerîm'de Geçen Kelimeler

Günümüz teknolojisi sayesinde Kur’ân-ı Kerîm lâfızlarının yeni bir mûcizevî yönü keşfedilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de geçen bazı kelimelerin zikredilme sayıları...

Günümüzde bilgisayar aracılığıyla yapılan araştırmalar neticesinde Kur’ân-ı Kerîm lâfızlarının yeni bir mûcizevî yönü tespit edilmiştir. O da Kur’ân’da birçok ıstılahın çok ince bir hesapla, eşit sayıda tekrarlanmış olmasıdır. Birbirine benzer, birbiriyle alâkası olan veya birbiriyle zıt konular, daima sayı itibariyle benzer, eşit veya uyum içinde zikredilmiştir.

KUR’AN’DA GEÇEN KELİMELER

Misal olarak şunlar verilebilir:

Muhammed, Rûhu’l-Kudüs, sirâc (parlak kandil) ve şeriat kelimeleri 4’er defâ,

Ekin ekmek (hars), ziraat, meyve (fâkihe), atâ (ihsân) kelimeleri 14’er defâ,

Putlar (asnâm), şarap (hamr), domuz, buğz ve düşmanlık, taş parçası (hasab), çetin cezâ (tenkîl), haset, korku (ru‘b), perişanlık (haybet) kelimeleri 5’er defâ,

Cimrilik (buhl), tama‘, inkâr etmek (cühûd), hasret (pişmanlık, üzüntü, eksiklik) 12’şer defâ,

Yaz, harâret, kış, soğuk kelimeleri 5’er defâ tekrar edilmektedir.

Ayrıca; Şehr (ay), 12 defâ, yani ayların sayısı kadar, Gün (yevm), 365 defâ, yani bir senenin günleri kadar, Günler (eyyâm, yevmeyn) 30 defâ, yani bir ayın günleri kadar zikredilmiştir.

Şimdi derinden derine düşünelim! Bir beşerin, hele hele ümmî olan, okuma yazma bilmeyen ve kütüphanesi de bulunmayan bir insanın bu ölçü ve âhengi, diğer birçok denge ve hassasiyetleri de bozmadan sağlaması mümkün müdür?

Eğer bunu bilerek yapsaydı, elbette hayattayken bundan bahseder ve iddiasını ispat etmeye çalışırdı. Hâlbuki Kur’ân’daki bu muhteşem âhenk, insanlar tarafından daha yeni yeni bilgisayarlar vasıtasıyla anlaşılabilmektedir.

O hâlde Kur’ân-ı Kerîm, mutlaka Allah Teâlâ’nın sözüdür. Kıyamete kadar Cenâb-ı Hakk’ın teminatı altındadır. Senelerce dînin yasak edildiği ateist memleketlerde dahi bir harfinde bile değişiklik yapılamamıştır.

Velhâsıl, Kur’ân-ı Kerîm bizlere hidâyet rehberi olarak ihsân ve ikrâm edilen büyük bir mûcizedir. Kur’ân-ı Kerîm’in bu ve diğer pek çok mûcizevî yönünü görmeyen insanların hâli, Güneş’e karşı gözünü kapatarak onu inkâr eden ve gündüzü kendine gece yapan ahmakların hâline benzemektedir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, 40 Soru 40 Cevap, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

GÜZEL KELİMELER VE ANLAMLARI

Güzel Kelimeler ve Anlamları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.