Kısaca İnsan Niçin Yaratıldı?

Cinleri ve insanları, Zâtını tanıyıp O’na kulluk etsinler diye yaratan Allah (c.c), Bakara suresi 21. ayette ne buyuruyor? İnsan dünyadaki tercihleri ve seçimlerinin karşılığını nasıl görecek?

Cinleri ve insanları, Zâtını tanıyıp O’na kulluk etsinler diye yarattığını bildiren Cenâb-ı Hak, ferman buyurur:

“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allâh’ın azâbından kendinizi kurtarmış) olursunuz.” (el-Bakara, 21)

İnsan; bu dünyada maaşını veren patronu için, ayda şu kadar gün ve saat çalışıyor. Patronunun emrine âmâde oluyor.

Kendisini var eden, canlı kılan, insan eyleyen Zât’a karşı, O’nun istediği kulluğu edâ etmesi gerekmez mi?

Üstelik;

Rabbinin ondan istediği kulluk tâlimatlarının her biri, kulun kendi menfaatinedir, kul için bir nimettir.

İLAHİ EMİRLERE İTAAT ETMEYENLER

Bu hakikate rağmen Cenâb-ı Hakk’ın emirlerine itaat etmeyen gafil insana, Kur’ân-ı Kerim’de tehditkâr bir şekilde şöyle buyurulur:

“…İster şükret, ister nankör ol! (İkisinin de karşılığı, mükâfat veya cezası sanadır!..)” (Bkz. el-İnsân, 3)

Çünkü insanı; ölümle başlayan, muhâtaralarla, tehlikelerle dolu bir ebediyet yolculuğu beklemektedir. O abus ve kasvetli günde, ancak Allâh’a dost olabilenler, korku ve hüzünden âzâde olabilecektir. Allâh’a dost olabilmenin yolu da, O’na kulluktur. O’nun tâlimatlarına gönülden itaattir.

Cenâb-ı Hakk’ın cömertliği sonsuzdur. Bizlere muhteşem nimetler, saymakla bitiremeyeceğimiz ikramlarda bulunmuştur.

Ancak unutmamak gerekir ki bütün bu nimetler, yaratılış gayemiz olan kulluk çerçevesi içinde bize mükemmel birer ikrâm olur, o çerçevenin dışına çıkarılırsa, vebâl olur, hesabı verilemeyecek bir mes’ûliyet olur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Aralık, Sayı: 226

İslam ve İhsan

BUNCA NİMETE KARŞI SENİ NANKÖRLEŞTİREN NEDİR?

Bunca Nimete Karşı Seni Nankörleştiren Nedir?

KURAN'IN 15 ASIR EVVEL BİLDİRDİĞİ SIR

Kuran'ın 15 Asır Evvel Bildirdiği Sır

YENİDEN YARATILIŞI İNKÂR EDENLERE CEVAP

Yeniden Yaratılışı İnkâr Edenlere Cevap

İNSANIN YARATILIŞINI AŞAMA AŞAMA ANLATAN AYET

İnsanın Yaratılışını Aşama Aşama Anlatan Ayet

BİLİME IŞIK TUTAN AYETLER

Bilime Işık Tutan Ayetler

KUR’AN’IN MUCİZEVİ YÖNLERİ

Kur’an’ın Mucizevi Yönleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.