Kırmızı Etin Fazlası Kemiklere Zarar Veriyor

Kemik sağlığının korunması için fosfat içeriği yüksek olan kırmızı etin aşırı tüketilmemesi, onun yerine proteinden zengin bakliyat yenilmesi gerektiği bildirildi.

Uzmanlar, özellikle hayvansal proteinlerin fazla alınmasının idrar ile kalsiyum atılımını artıracağı uyarısında bulundu.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, yaptığı açıklamada, kemik sağlığının korunmasında yaşam boyu bilinçli beslenilmesinin çok önemli olduğunu belirtti.

Kemik kütlesinin korunması için kalsiyum, D vitamini, protein ve K vitamini, magnezyum, çinko gibi mikro besinlerin yeterince alınması gerektiğini ifade eden Kutsal, yaşlılarda protein ve D vitamini alımının genel olarak hareketliliğin sağlanması ve kişinin bağımsız hareket edebilmesi için önemli olduğunu vurguladı.

Kutsal, "Kas ve kemik dokusunun gereksinimi olan önemli bir besin kaynağı da proteindir. Protein alımı için en sağlıklı ve güvenli olan, asit ve baz oluşturan besinler arasında denge sağlayan bir diyet ile alınmasıdır" dedi.

ET YERİNE BAKLİYAT TÜKETİLMELİ

Proteinin, bağırsaklardan kalsiyum emilimini artırdığına ve paratiroid hormonu baskılayarak kemik sağlığının korunmasına katkıda bulunduğuna dikkati çeken Kutsal, şunları kaydetti:

"Kemik ve kas açısından önemli olmakla birlikte fosfat içeriği yüksek olan kırmızı etin de aşırı tüketilmemesi, proteinden zengin olan bakliyat tüketimi önerilmektedir. Özellikle hayvansal proteinlerin fazla alınması idrar ile kalsiyum atılımını artıracağı için sakıncalıdır. İleri yaşlarda protein oranı yüksek, fakat kalsiyum, magnezyum, potasyum ve diğer besin maddelerinin oranı düşük dengesiz bir beslenme, yaşlılarda idrar ile mineral kaybına neden olmaktadır. Önerilen hayvansal protein kaynakları arasında; hindi, balık, yumurta, süt ve peynir yer almaktadır. Bitkisel protein kaynakları arasında ise soya fasulyesi, badem, fındık, fıstık, kuru fasulye ve tahıllar yer almaktadır."

Kutsal, kemik sağlığının korunması açısından erişkinler için önerilen protein miktarının günde kilogram başına 0,8-1 gram olduğunu anlatarak, "Günde kilogram başına 1,5-2 gramın üzerindeki protein alımı ise kemik sağlığı açısından yararlı olmamakta, kemik yapımından sorumlu anabolik yanıtı azaltmaktadır" diye konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.