Kalb-i Selimin Özellikleri Nelerdir?
Kalbi selim nasıl olunur? İlgili âyet-i kerimelere, hadis-i şeriflere ve Allah dostlarına göre, kalb-i selimin özellikleri nelerdir? Kalb-i selimin üç vasfı nedir? Prof. Dr. Ömer Çelik yazdı.
Allah dostlarından Ebu’l-Hasen el-Harakânî (k.s.) der ki:
“Allah Teâlâ seni dünyaya tertemiz bir şekilde getirmektedir. Sana tertemiz bir kalp, tertemiz bir göz, tertemiz bir kulak, tertemiz bir dil emanet etmektedir. Bu hayatta en büyük gaye, Allah’ın verdiği bu tertemiz emanetleri kirletmeden hatta iman ve amel-i sâlihlerle bunları tezyin ederek, sanatkarâne bir şekilde işlenmiş bir mücevher gibi daha temiz, parlak ve güzel hale getirebilmek; bu temizlik ve güzellikle sahibine teslim edebilmektir.”
Âyet-i kerimede insanın dünyaya nasıl bembeyaz bir sayfa halinde geldiği şöyle haber verilmektedir:
“Sizler hiçbir şey bilmez bir durumdayken Allah sizi analarınızın karnından dışarı çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi.”[1]
Her insan annesinden dünyası-âhireti, maddesi-mânası hakkında hiçbir şey bilmez halde doğar. İlâhî kudret tarafından kendisine tertemiz bir halde lutfedilen kulaklar, gözler ve gönüller vasıtasıyla bilgi elde eder. Allah insana ilâhî emir ve yasakları dinlemesi için kulakları, ilâhî sanat eserlerini görmesi için gözleri, bunlar vasıtasıyla Allah’ı tanıması için de gönülleri vermiştir. Bahsedilen azalar bu istikamette kullanıldığında şükredilmiş; yaratılış maksatlarından ayrı istikâmette kullanılırsa nankörlük edilmiş olur. Âyette insanın en değerli özelliğinin ilim ve tefekkür istidadı olduğuna, gerçek ilimden maksadın da insanı Allah’ı tanıyıp O’na şükre sevkeden ilim olduğuna işaret edilir.
Kur’ân-ı Kerîm, İbrâhim (a.s.)’ın dilinden, kıyâmet günü insana ne malın ne de evladın fayda vermeyeceğini, ancak orada selîm bir kalbin ve o kalple yaşanan temiz bir hayatın fayda vereceğini şöyle beyan etmektedir:
“(Rabbim!) İnsanların diriltilecekleri gün beni rezil rüsvâ eyleme! O gün ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah’ın huzuruna tertemiz bir kalple gelenler kurtulur!”
Burada dile getirilen kalb-i selîm/tertemiz kalp aynı zamanda Allah’a hâlisâne kullukla doldurulmuş tertemiz bir hayatı temsil etmektedir. Böyle bir kulluk olmadan içi boş bir şekilde “temiz kalp” ifadesi bir anlam ifade etmektedir. Tıpkı içi boş olan veya kalitesiz bir balla dolu olan bir kovanozun üzerine “bu dünyaca ünlü Anzer Balı’dır” yazılması gibi.
İmâm Gazzâlî, kulun kalb-i selîmle Rabbine vasıl olmasının şartlarını şu şekilde izah etmektedir:
“Kalbi hile, kim, haset, kötülük istemek gibi şeylerden;
Dış azaları yasak kılınmış şeyleri yapmaktan,
Aklı şehvet ve gazabın esaretinden sâlim olan kişi Allah Teâlâ’ya kalb-i selimle varacaktır.”[2]
HZ. İBRAHİM’İN (AS.) SAHİP OLDUĞU EN ÖNEMLİ VASIF
Allah Teâlâ’nın Bakara sûresi 125. âyette Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’e verdiği “Evimi tertemiz tutun” emrinde de şöyle bir işârî mana vardır: “Allah’ı zikir ve O’na muhabbet merkezi olan kalplerinizi her türlü masiva ve günah düşüncesinden temiz tutun.”
İbrahim (a.s.) bu şekilde dua etmiş, duasını Allah Teâlâ kabul buyurmuş, onun nihayetinde Rabbine selîm bir kalple geldiğini şöyle haber vermiştir:
“İbrâhim de Nûh’un yolunu izleyenlerdendi. O, tertemiz bir kalple rabbine yönelmişti.”[3]
İşte İbrâhîm (a.s.)’ın Rabbine yöneldiği o tertemiz kalbin önünde arkasında onun yaşadığı tertemiz bir kulluk hayatının olduğu bilinen bir gerçektir. Öylesine ihlaslı ibadet, tevekkül ve teslimiyet dolu bir hayat ki, bununla o yüce peygamber Halîlullâh/Allah’ın dostu rütbesini elde etmiştir. Malı, evlâdı ve canıyla verdiği ağır imtihanlar neticesinde Yüce Allah’ın huzurunda dostluk makamına erişmiştir. Hz. İbrahim’in bu durumu âyet-i kerimede şöyle dile getirilir:
“Vaktiyle Rabbi İbrâhim’i, birtakım emirlerle imtihan etmiş, o da bunları harfiyyen yerine getirmişti. Bunun üzerine Rabbi ona: “Seni insanlara önder yapacağım” buyurdu. İbrâhim: “Zürriyetimden de önderler çıkar!” diye dua edince: “Benim verdiğim söz, zâlimler için geçerli değildir!” buyurdu.”[4]
Allah Teâlâ’nın İbrâhim’i imtihana tabi tuttuğu “kelimeler”, ona vahyettiği şeriat ve onu sorumlu tuttuğu bütün emir ve yasaklardır.[5] Bununla birlikte bu “kelimeler”le alakalı bazı tahsis edici izahlar da yapılmıştır. İbn Abbas (r.a.), bu kelimelerin İbrâhim (a.s.)’ın şerîatında farz, bizde ise sünnet olan on özellik olduğunu söyler. Bunların beş tanesi başla ilgilidir: Bunlar; ağzı su ile çalkalamak, burnu iyice yıkamak, saçları ortadan ayırmak, bıyıkları kısaltmak ve misvak kullanmaktır. Beş tanesi ise bedenle ilgilidir: Bunlar da; sünnet olmak, etek ve koltuk altını temizlemek, tırnakları kesmek, büyük ve küçük abdestten sonra suyla istincâ yapmak yani necâsetten temizlenmektir. Yine İbn Abbas’tan gelen bir açıklama şöyledir: “Hz. İbrâhim’in denendiği kelimelerden maksat şunlardır: Allah emrettiği vakit kavminden ayrılıp vatanından hicret etmesi, Allah Teâlâ hakkında Nemrud’a karşı kesin deliller ortaya koyması, kavminin kendini ateşe atmalarına sabredip katlanması ve oğlunu kurban etmekle imtihana tabi kılınmasıdır.”[6]
Hz. İbrâhim, Cenab-ı Hakk’ın her emrini, her yasağını, özel olarak da imtihana tabi tuttuğu bütün hususları olması gereken en iyi şekilde yerine getirdi. Böylece imtihanı geçip Hakk’ın rızâsını kazandı. “Çok vefakâr İbrâhim”[7] medhine erişti. Bu sebeple Hak Teâlâ, kendisini bütün insanlar için uyulması gereken bir imam ve büyük bir önder kılacağına söz verdi. İhsan ettiği nübüvvet, vahyettiği sahifeler ve emrettiği şeriatle onu insanlara müstakim bir rehber yapacağını bildirdi. Hâsılı Hz. İbrâhim (a.s.) selîm bir kalbin ve temiz bir hayatın zirvedeki örneklerinden biri oldu.
Başta Peygamberimiz (s.a.v.) olmak üzere diğer bütün peygamberlerin, özellikle de İbrahim (a.s.)’ın sahip olduğu en mühim vasıf olan kalb-i selîmle ilgili bir şâirimiz şöyle der:
“Sanma ey hâce ki senden zîr u sîm isterler,
Yevme lâ yenfe‘u da kalb-i selîm isterler.”
“Ey tâcir! Kıyâmet günü senden altın ve gümüş isteyeceklerini sanma. İnsana hiçbir şeyin fayda vermeyeceği o günde sadece senden kalb-i selîm isteyecekler.”
KALB-İ SELİMİN ÖZELLİKLERİ
İlgili âyet-i kerimeler, hadis-i şerifler ve hikmetli sözlerden süzülen bilgilerle “kalb-i selim”in şu özellikleri taşıdığı tespiti yapılabilir: Kalb-i selîm;
- Küfür, şirk, nifak ve şüphelerden arınmış,
- Her türlü cehâlet ve kötü huylardan temizlenmiş,
- İman esaslarına samimiyetle inanmış, mânen sağlıklı,
- Allah korkusuyla ve aşkıyla âdeta yılan ısırmış gibi delik deşik olmuş,
- Sünnet-i seniyyeye gönülden bağlı olup bid‘atlerden uzak duran,
- Mal ve evlât sahibi olduğu için şımarmayan tertemiz bir kalp.
KALB-İ SELİMİN ÜÇ VASFI
İsmâil Hakkı Bursevî “kalb-i selîm”in üç mühim vasfını şöyle açıklar:
- Hiç kimseyi incitmeyen kalp,
- Hiç kimseden incinmeyen kalp,
- Her türlü duygu, düşünce, söz ve fiilinde devamlı Allah Teâlâ’nın rızâsını arayan kalp.
Esas gâye dünya hayatında mal ve evlat engeline takılmadan ilâhî huzura böyle bir kalp ile varabilmektir.
Dipnotlar:
[1] Nahl 16/78. [2] Gazzali, el-Maksadu’l-esnâ fî şerhi esmaillahi’l-hüsnâ, Çev. Cüneyd Asım KÖKSAL, Ketebe yy. İstanbul, 2022, sh. 80. [3] Saffât 37/83-84. [4] Bakara 2/124. [5] Taberî, Câmi‘u’l-beyân, I, 730. [6] Taberî, Câmi‘u’l-beyân, I, 731, 734. [7] Necm 53/37.
Kaynak: Ömer Çelik, Altınoluk Dergisi, Sayı: 465
YORUMLAR