Kadın ve Erkek Eşit Değildir

Kadın ve erkek eşit midir? Kadın ve erkek eşit haklara sahip midir? Erkek ve kadın beyninin anatomik farklılıkları ve özellikleri nelerdir? Türk kültüründe anne-babanın yeri ve önemi nedir?

Toplumsal cinsiyet kavramı, cinsiyet üzerinden kimlik tanımı yapmak isteyenlerin ve cinsiyet üzerinden siyaset yapanların malzemeleri oldu. Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bakış açısına göre kadınlık ve erkeklik doğuştan gelmez, insana sonradan yüklenen özelliklerdir. Bu görüş sahipleri sadece doğumdan sonraki süreci değerlendirirler. Tabiidir ki doğuştan sonra yetişme tarzı, aile yapısı, inançları, kültürü, gelenek ve görenekleri birer öğretidir. Ancak kadın erkek kimliği sadece bu şekilde oluşmaz. İnsanın doğuştan yüklenen fıtrat ve biyolojik özelliklerini yok saymak gerçekçi olamaz. Cinsiyetçi yaklaşım biyolojik farklılıkları görmezden gelir, cinsiyetçi tutuma gerekçe yapar.

KADIN VE ERKEK BİYOLOJİK OLARAK EŞİT DEĞİLDİR

Eğer toplumsal cinsiyet eşitliği “kadın erkek biyolojik olarak eşittir” şeklinde algılanıyorsa yanlıştır. Kadın ve erkek yasalar ve fırsatlar yönünden eşit olabilir ve eşit de olmalıdır. Anca kadın ve erkek biyolojik olarak eşit değildir, çünkü genleri farklıdır. Genetik özelliklerine göre kadın ve erkek farklılaşır. Bu biyolojik olgunun sonucunda kadın ve erkek tutumları ortaya çıkar. Kadın ve erkek biyolojik, hormonal, psikolojik ve duygusal farklılıklara sahiptir. Genlerle aktarılan biyolojik özelliklerin cinsiyet kimliğinin oluşmasında önemli bir etkisi vardır. Bu iki cins psikolojik olarak eşit değildir, çünkü duygu ifadeleri farklıdır. Her iki cinsin bedensel, duygusal gelişimi farklı olduğu gibi cinsel, duygusal yönelimleri, duygu ifadeleri ve ilgi alanları da farklılık gösterir.

BEYNİN CİNSİYETİ VAR MIDIR?

Erkek ve kadın beyninin anatomik farklılıkları onların olayları algılamalarına, duyarlılıklarına ve davranışlarına etki eder. Beynin limbik sistemi kadınlarda daha büyük olduğundan duygusal yönden daha hassastır. Cinsler arası biyo-psişik farklılıklar iki cinsin birbirine muhtaçlığını ortaya koyar ve tamamlayıcılık, dayanışma ilişkisini gerekli kılar.

Fıtrat insanın yaratılış sırasında Allah tarafından türlere yüklediği temel özelliklerdir. İnsan yaratılış özelliklerine, dişil ve eril özelliklere doğuştan sahiptir. Bazı konularda kadın ve erkek farklı fıtratlar ile yaratılmışlardır.

Kadın beyni dişildir, üstün tarafı şefkat kahramanı olmasıdır. Empati yönünden erkekten üstündür, duygusal okuryazarlığı yüksektir. Konuşma becerisi gelişmiştir. Bu nedenle çocuğu daha iyi büyütür. Estetik algıları üstündür çünkü toplum sosyal çeşitliliği kadına borçludur. Müzik, sanat, resim yetenekleri daha fazladır. Sonuçtan çok süreci düşünür. Üzüntüsünü ağlayarak daha kolay ifade eder. Kadınların duygusal özelliklerinin, şefkat ve merhametinin daha fazla olduğu gerçektir. Annenin çocuğa karşı korumacı tutumunu sadece kültürel olgu olarak görmek kör bir ideolojik bakışın eseridir, bilime aykırıdır.

Erkek beyni erildir. Mantık, muhakeme, analiz ve hesaplama yönünden kadın beyninden bir adım öndedir. Süreçten çok sonuca odaklıdır. Benmerkezci çalışmaya yatkındır, hemen çıkar hesabı yapar. Üzüntüsünü öfkelilik olarak ifade etmeye yatkındır.

Eril ve dişil beyinler yaşları ilerledikçe ve kendini geliştirmeye çalıştıkça ön beynin güçlenmesiyle olgunlaşırlar. İki bakış birbirini tamamlamaya göre çalışır. Duygu ve mantık güçlenir, sonuç ve süreç algısı gelişir. Kişiler biz bilinci geliştirirse iyi bir birliktelik olur. Baba, eş ve insani rollerini öğrenir. Çünkü rol paylaşımı biyolojik değil sonradan öğrenilmedir. Kimlik duygusu,(sosyal, kültürel, cinsel) her türlü kimlik sonradan öğrenilir, doğuştan veya içgüdü değil öğretidir. Biyolojik cinsiyet doğuştan, cinsel kimlik kültüreldir. Rekabetçilik ve tamamlayıcılık sonradan öğrenilir. Eğer tarafların yetiştiği ortam kadın erkek ilişkisini rekabetçi bir ilişkiye çevirmişse bir arada yaşayamaz, ilişki savaşa dönüşür. Kadın erkek ilişkisinde rekabet, kapital sistemin aileye yansımasıdır ve aileye zarar verir. Kadın erkek ilişkisinin tamamlayıcı olduğu kültürlerde mutlu aileler oluşur.

“Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık” (Hucurat, 13) diyen Rabbimizin sözüne dikkat edilmediğinde kadınlık ve erkekliğinden rahatsızlık duyan, yaratılış fıtratını bozmaya çalışanlarla karşılaşıyoruz. Kendini gündeme taşımak, ilgi çekmek, görünür olmak adına çeşitli operasyonlarla yaratılış özelliklerini bozmaya çalışan, doğuştan sahip olduğu yaratılış sınırlarını aşma peşinde olanlara şahit oluyoruz. Bunlar ciddi sosyal sorunlar oluşturuyor.

Cinsiyetin bir boyutu da toplumun ve çevrenin etkisiyle oluşur. Kültür, çevre ile anlamlı ilişkiler yaşama kurallarını öğretir, sosyal kişiliği oluşturur. Mutlak eşitlikçi yaklaşım nedeniyle, cinsler arası farklılığın göz ardı edilmesi, cinsiyete dayalı kimliğin belirsizleşmesine ve kadının cinsiyetinin gereği olarak üstlenmesi gereken toplumsal rol ve sorumluluklardan uzaklaşmasına yol açar. Kadının bireyleşmesinin sonucu “özgürlük, kendine yeterlik ve umursamazlık” şeklinde ortaya çıkmaktadır.

TÜRK KÜLTÜRÜNDE ANNE-BABANIN YERİ VE ÖNEMİ

İslam yerine göre kadına ve erkeğe karşılıklı sorumluluklar yüklerken, bazı hallerde taşıdığı özelliklere göre farklı sorumluluklar bekler. Sadece geleneksel Türk kültüründe değil birçok kadim gelenekte kadına karşı korumacı bir tutum egemendir. Türk kültüründe kadın annedir, eviyle eşiyle, çocuğuyla ilgilenir. Baba evin reisidir, ailesine, çocuklarına sahip çıkar, babalık yapar. Kadın da erkek de birbirine sadakat gösterir, sadakat bekler. Kadın belli mahremiyet kuralları çerçevesinde toplum içindeki hayatını sürdürür. Erkek evin geçimini sağlar. Eşiyle, çocuklarıyla yakından ilgilenir. Geleneksel olarak ailede babanın reisliği bir tahakküm ilişkisi değil, temsil, sorumluluk, korumacılık ve dayanışma ilişkisidir. Türk aile yapısında ilişkiler tamamlayıcılık ilkesine göre şekillenmiştir. Aile içi dayanışma ilişkisi esastır.

Her toplumun kültürel yapısı farklıdır. Modernlik adına kadın ve erkeğin farklı değer ve inançlarla yaşaması öngörülmektedir. Serbestlik kültürü ile mahremiyet ilişkilerinin sınırları kaldırılıyor. Kadın ve erkeğin çalışması, harcaması, sorumlulukları eşit olarak görülüyor. Bu anlayış tüm dünyayı etkisi altına alıyor. Türk ve Müslümanlar mahremiyet kültürleriyle yüzyıllar boyu yaşadılar. Bu gün de bu kadim kültürden kopmadan, birlikte yaşamak için mücadele verilmelidir. Evrensellik adına batının dayattığı kültür yanılgısına teslim olmamak için gayret göstermelidir.

Kaynak: Emel Sözcüer, Altınoluk Dergisi, Sayı: 436

İslam ve İhsan

İSLAM'DA KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ

İslam'da Kadın Erkek Eşitliği

CİNSEL YÖNELİM, CİNSİYET KİMLİĞİ VE CİNSEL KİMLİK KARMAŞASI İLE İLGİLİ DİKKAT ÇEKEN UYARILAR VE BİZİ BEKLEYEN TEHDİTLER

Cinsel Yönelim, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Kimlik Karmaşası İle İlgili Dikkat Çeken Uyarılar ve Bizi Bekleyen Tehditler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.