İsrail'in Jandarması Sisi'nin Hukuk Cinayeti

Sancılı Ortadoğu coğrafyasının en sıkıntılı ülkelerinden Mısır’da "hukuksuzluk", darbeden bu yana en önemli gündem maddesi olmayı sürdürüyor.

İroni bu ya Yemen’de darbeci Husilere karşı düzenlenen “Kararlılık Fırtınası” operasyonunda darbeci Sisi aktif rol üstlenmiş durumda. O Sisi’nin cunta mahkemeleri ise uluslararası toplumun gözünün içine baka baka idam kararları vermeye devam ediyor. Darbeden bu yana verilen yüzlerce idam kararına ilişkin ne Batı’dan ne Doğu’dan çıt yok…

Bu arada Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin, Kahire'de yargılandığı mahkeme tarafından 2012'de protestocuların ölümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle 20 yıl hapis cezasına çarptırıldığını belirtelim.

Mursi hakkında 2013 yılında ordu tarafından görevden el çektirildikten sonra birçok dava açılmıştı. Bu davaların birçoğunda idamı istenen Muhammed Mursi, yabancı güçler adına casusluk yapmak ve cezaevinden firar gibi çeşitli suçlardan da yargılanıyor. Bu davalara ilişkin kararların önümüzdeki ay açıklanması bekleniyor…

Darbe yönetimi sadece kendi halkına kan kusturmuyor. Komşusu Gazze’deki Filistinlilerin can damarlarını kesiyor. Gazzelilere yönelik zulümde İsrail ile yarışıyor bir başka deyişle.  Gazze’nin can damarları olan tünelleri tamamen ortadan kaldırarak İsrail’in jandarmalığını üstlenen Sisi yönetimi bu konuda işini oldukça sıkı tutuyor. Tünellerin yeniden inşasını önlemek amacıyla yeni bir yasa çıkartan Sisi yönetimi, yasa ile sınır bölgelerinde tünel kazan, kazıldığını bilen ve tünelden geçenleri müebbet hapis cezası ile cezalandırmayı tasarlıyor.

Hatırlanacağı üzere İsrail ablukası altındaki Gazze’de demokratik seçimle işbaşına gelen HAMAS’ın yönetimi devralmasının ardından, 2007 yılında Mısır-Gazze arasındaki Refah Sınır Kapısı ticari geçişler için kullanıma kapatılmıştı. İsrail ablukası ve söz konusu sınır kapısının kapatılması nedeniyle Filistinliler, temel ihtiyaçlarını giderebilmek için tünellere yönelmişti.

Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, Mayıs 2015, 351. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.