İsrail'in Duvarları Filistinlileri Birbirinden Ayırıyor

İsrail inşa ettiği duvarlar ve tel örgülerle Filistin halkını parçalara bölerek birbirleriyle fiziksel iletişimini kesmiş durumda.

Üç milyona yakın Filistinli, Batı Şeria'nın çevresine örülen "Ayrım Duvarı" nedeniyle Kudüs dahil diğer bölgelere geçemiyor. İki milyona yakın Gazzeli ise abluka nedeniyle bırakın Filistin'in diğer bölgelerini, dünyanın hiçbir yerine seyahat edemiyor.

Buralarda yaşayan Filistinliler bu duvarlar yüzünden adeta bir açık hava hapishanesinde yaşıyor. Bölgenin kalbi niteliğindeki Kudüs şehri de tarihi hinterlandından koparılarak büyük ölçüde Filistinlilerden izole edilmiş durumda.

Duvar ve tel örgüler şeklinde yerleştirilen yapılar, Ürdün, Mısır, Suriye ve Lübnan sınırlarında da kurulu.

ÖNE SÜRÜLEN GEREKÇE "GÜVENLİK”

İsrail, kendisini çevresinden ve Filistinlileri de birbirlerinden ayıran bu duvarların inşa gerekçesini "güvenlik" sözcüğüyle açıklıyor.

İsrail hükümeti Batı Şeria'nın çevresine Ayrım Duvarı'nı inşa ederken uluslararası toplum tarafından sert eleştirilere maruz kalmıştı, ancak geri adım atmadı.

İsrail bugüne dek işgal ettiklerinin dışında söz konusu duvar güzergâhında Filistin topraklarının yüzde 10'una daha el koyuyor ve işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs'ü Filistin'den koparıyor.

Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ne konulan tel örgüler de işgal edilen topraklar üzerine konulmuş durumda. Lübnan, İsrail'in yerleştirdiği tel örgülerin şu anki haliyle birçok hakkı ihlal ettiğini savunuyor.

İsrail ile Batı Şeria arasındaki sınır hattı yaklaşık 330 kilometre uzunluğunda. İsrail'in Gazze ile sınır boyu 59 kilometre, Ürdün ile 307 kilometre, Mısır'la 208 kilometre, Lübnan'la 81 kilometre ve Suriye ile 83 kilometreyi buluyor.

BATI ŞERİA

Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron hükümeti döneminde 2002'de alınan bir kararla üç milyona yakın Filistinlinin yaşadığı işgal altındaki Batı Şeria'nın etrafına duvar örülmeye başlandı.

Yüzde 85'i Batı Şeria'nın içinden geçerek buranın topraklarını yüzde 9,4 daraltan Ayrım Duvarı'nın 720 kilometre uzunluğunda olması planlanıyordu.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) verilerine göre 2017'de 460 kilometreyle duvarın yüzde 65'i tamamlandı. Duvarın 53 kilometrelik bölümünün inşası sürerken, yaklaşık 200 kilometrelik ek bölüme ilişkin henüz uygulamaya geçilmedi.

Belirli mesafelerde beton bloklar arasına yerleştirilen gözetleme kulelerinin bulunduğu duvar 7 ila 8 metre yüksekliğe sahip.

Maliyeti 1 milyar 370 milyon dolar olan duvarda 81 ayrı giriş kapısının olduğu belirtiliyor. Bu kapılardan 63'ünün ancak özel izinlerle zeytin toplama mevsiminde geçişler için açılmasına izin veriliyor. Duvarla ayrıca Batı Şeria üzerine kurulan gayrimeşru 150 Yahudi yerleşim merkezinin 65'i İsrail tarafında bırakıldı.

OCHA'nın raporlarında, inşa edilen duvar ile kapılar arasında birçok zorluk yaşandığı ifade edilirken, 13 ayrı geçiş noktasından sonra Filistinlilerin giriş çıkışına izin verilmesi bölge insanının yaşadığı sıkıntıları anlamak için yeterli.

Merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından verilen kararda inşa edilen Ayrım Duvarı ile İsrail'in uluslararası yükümlülüklerine aykırı davrandığı vurgulandı.

Uluslararası mahkemelerin yanı sıra İsrail mahkemesinden de benzer bir karar çıktı. Kararda, Ayrım Duvarı'nın tüm parçalarının sökülmesi ve buna ilişkin tüm yasal düzenlemelerin derhal iptali istense de bunların hiçbirine uyulmadı.

Uygulamaları Araştırma Enstitüsü verilerine göre, Batı Şeria'daki Ayrım Duvarı'nın yüzde 90'ı betondan değil tel örgülerden oluşuyor. Enstitü Müdürü Süheyl Haliliye, AA muhabirine, Filistin toprakları içine yerleştirilen betonarme duvarın yerleşim bölgelerinde daha yaygın olduğunu söylerken, tel örgülerin ise daha çok boş alanlar ve tarım arazileri üzerinde bulunduğuna dikkati çekti.

Duvarın Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ten 705 kilometrekarelik alanı izole ettiğini belirten Haliliye, bunun söz konusu bölgenin yüzde 12,5'ine denk geldiğini dile getirdi.

Haliliye, duvarın güzergâhı ve projesinin taktik bir çizimle meydana getirildiğini ve İsrail'in bununla boş alanları işgal etmeyi hedeflediğini söyledi.

GAZZE ŞERİDİ

Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetinin Gazze Şeridi çevresinde planladığı devasa duvar, 2016 sonlarında İsrail ordusu tarafından inşa edilmeye başlandı.

İsrail ordu sözcüsü Avichay Adraee, daha önce AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gazze ile İsrail arasına örülecek duvarın diğerlerinden farklı olacağını, bu kez duvarın büyük bölümünün yerin altına doğru uzanacağını söylemişti.

Duvarın bu yıl sonlarında bitirilmesinin beklendiğini belirten Adraee, İsrail'in duvarın temeline uzanan bölümlere yerleştirilecek teknik cihaz ve donanımlarla her türlü gizli tünel açma girişimini keşfedecek imkâna sahip olduğunu vurguladı.

Öte yandan İsrail Savunma Bakanlığı yaklaşık 60 kilometreyi bulacak duvarın İsrail'e maliyetinin 560 milyon dolar olacağını kaydetti.

Gazze'yi çevreleyen tel örgülerin varlığı birçok uluslararası hukuku ihlal içeren uygulamaları da beraberinde getiriyor. OCHA'dan verilen bilgilere göre, Gazze içinden bu tel örgülerin 500 metre yakınına yaklaşmak kesinlikle yasak ve bu alana girilmesi hayati tehlike arz ediyor.

Bazı bölgelerde tehlike sınırı duvarın bin metre ötesine kadar genişliyor. İsrail askerleri yaklaşanlara uyarıda bulunmaksızın ateş açıyor. Sınırda Filistinlilere ait var her türlü yapı ve şahsi mal da buldozerler ya da çeşitli hafriyat makineleriyle imha ediliyor.

Söz konusu uygulamayla Gazze Şeridi'nde kullanımına izin verilmeyen alanın 62 bin 600 dönüme ulaşması dikkati çekiyor.

MISIR SINIRI

İsrail, Ocak 2010'da Netanyahu hükümeti kararıyla Mısır sınırına da tel örgü çekme kararı aldı.

Kararın gerekçeleri arasında Afrika'dan yasa dışı göçün engellenmesi gösterilirken, süreç içinde Sina bölgesinde yerleştiği varsayılan silahlı militanların İsrail tarafına geçişinin engelleneceği de ifade edildi.

İsrail Savunma Bakanlığı, yüksekliği 6 metre, uzunluğu 245 kilometreyi bulan tel örgü duvarın 450 milyon dolara mal olduğunu kaydetti. İsrail ile Mısır sınırına çekilen tel örgü, 2013 yılında tamamlandı.

ÜRDÜN SINIRI

İsrail, Ürdün sınırına Eylül 2015'te 30 kilometrelik tel örgü çekmeye başladı. Maliyeti 85 milyon dolar olarak açıklanan projenin İsrail'in güneyinde yapımı süren Timna Havalimanı'nı koruma amaçlığı olduğu vurgulandı.

Ürdün, uluslararası mevki tespit talimatlarına uygun olmadığı gerekçesiyle Timna Havalimanı'nın yapılmasına karşı çıkıyor.

İsrail Savunma Bakanlığı'nın açıklamasına göre Timna Havalimanı çevresinde 4,5 kilometrelik bir alanda tel örgülerin yüksekliği 30 metre olacak. Bakanlık tel örgü duvarının iki ülke arasındaki uluslararası sınırdan geçtiğini Ürdün topraklarına herhangi bir müdahalenin söz konusu olmadığını öne sürdü.

LÜBNAN SINIRI

Netanyahu başkanlığındaki İsrail hükümeti Mayıs 2017'de Lübnan'da Re's en-Nakura ile İsba el-Celil bölgeleri arasına 6 metre yüksekliğinde tel örgü inşa etmeye başladı.

İsrail basınında çıkan haberlerde söz konusu adımla eski tel örgülerin geliştirilmesinin planlandığı, 29 milyon dolara mal olacak tel örgülerin Lübnan'dan sızmalara karşı güvenlik gerekçesiyle kurulduğu ifade edildi.

İsrail'in uygulamasını kınayan Lübnan Yüksek Savunma Konseyi, tel örgü güzergâhında BM'nin çizdiği sınıra ilişkin çekinceleri olduğunu belirterek, bunun engellenmesi için her türlü hukuki girişimde bulunacaklarını açıkladı.

SURİYE SINIRI

İsrail işgal altında tuttuğu Suriye'nin Golan Tepeleri'ne 2013 yılında 5 metre yüksekliğinde tel örgü kurma kararı aldı.

Netanyahu, 2015'te hükümetin tel örgü inşasına başladığını duyurdu.

HUKUKİ DAYANAĞI YOK

İsrail'in içeriye ve dışarıya kurduğu duvar ve tel örgülere ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Arazi Araştırmaları Merkezi Müdürü Cemal el-Umle, İsrail'in "korku saplantısı"na dikkati çekti.

Umle, "Duvarlar ve güvenlik örgüleri kurmak İsrail'in her şeyine hakim olan korku saplantısından kaynaklanıyor. İsrailliler iç kriz halinde güvenlik korkusu içinde yaşıyorlar. İsrail yönetimi de kendi varlık nedenini güçlendirmek amacıyla İsrail halkının her an Filistinlilerin hedeflerinde olduğuna dair güvenlik saplantılarını besliyor." dedi.

"İsrail, bu duvar ve tel örgülerin inşası için uluslararası hukuktan bir dayanağa sahip mi?" sorusuna karşılık ise Umle, şunları söyledi:

"Bir ülkede herhangi bir rejime ya da işgal gücüne insanları birbirinden ayıran böyle bir duvar kurulmasına destek verecek bir hukuk ve kanun bulunmaz. Duvarlar etnik ayrımcılığın devam ettirilmesidir ki İsrail zaten etnik köken üzerine kurulu bir rejimdir."

İSRAİL SINIRLARI OLMAYAN DEVLET

İsrail'in bu duvarlarla sınırlarını belirlemek istediğine dair görüşün doğru olmadığını dile getiren Umle, "İsrail, genişleme ve başkalarının elindekine tamah eden bir düşünce üzerine kuruludur. Görevi ise çevredeki Arap ülkelerinin arasına ayrılık tohumu ekmektir. İşte bundan dolayı sınırsız kalmayı tercih ediyor." dedi.

Umle, "İsrail sınırları olmayan tek devlettir. Anayasası da yok. Çünkü anayasa bir halkı ve sınırları belirler, ancak bu güne dek İsrail, halkının kimlerden oluştuğunu ve sınırlarının ne olduğunu bilmiyor." yorumunu yaptı.

Umle değerlendirmesini şu ifadelerle noktaladı:

"İsrail açgözlü bir devlet olup Arap diyarının tümünü hedeflemektedir."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.