Batı Şeria'nın En Önemli Su Kaynağı Filistinlileri Yerinden Etmek İçin Kasten Kurutuldu

Filistinli yetkililer, işgal altındaki Batı Şeria'nın en önemli doğal kaynaklarından Auca Pınarı'nın Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin kasıtlı uygulamaları neticesinde onlarca yıl sonra "ilk kez" tamamen kuruduğunu belirtiyor.

Ürdün Vadisi'nin doğusunda Eriha kentine bağlı El-Auca beldesinde yer alan ve yaz aylarında su bolluğu nedeniyle tarım, hayvancılık ve iç turizm için can damarı sayılan Auca Pınarı'nın kuruması, beldede hayatı durma noktasına getirdi.

Bölgedeki Filistinliler, pınarın suyunun Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler tarafından açılan kuyulara yönlendirildiğini ve suyun İsrail'e ait tarım ve hayvancılık merkezlerini beslemek için kullanıldığını söylüyor.

Bu merkezlerin yakın zamanda İsrail makamlarının resmi koruması ve teşvikiyle kurulduğuna dikkat çekiliyor.

SUYA ERİŞİM ENGELLENDİ

Auca Beldesi Belediye Başkanı Fahri Nücum, "Auca Pınarı artık eskisi gibi değil; su kurudu. Bu durum hem hayvancılıkla geçinen besicileri hem de tarlasını sulamaya çalışan çiftçileri derinden etkiliyor." dedi.

Batıdan doğuya akan suyun binlerce dönümlük tarım arazisini geçerek Ürdün Nehri'ne ulaştığına işaret eden Nücum, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin yaklaşık bir yıl önce başlayan baskısıyla birlikte çobanların pınara ulaşmasının engellendiğini, suya erişimlerinin kısıtlandığını ve bu şekilde bölge halkının göçe zorlanmasının amaçlandığını dile getirdi.

Nücum, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, bölge halkına saldırmakla kalmayıp hayvanlarını da çalmaya çalıştığını söyledi.

Yerel kaynakların aktardığına göre, Filistin topraklarını gasbeden bir İsraillinin Mayıs 2024'te Auca Pınarı'nın arazisine kurduğu hayvancılık merkezinin asıl amacı bölgeyi kontrol altına almak ve Filistinlilerin suya ulaşımını engellemek.

"HAYAT SUSUZ KALDI"

Belde dışındaki Ras en-Neba bölgesinde ikamet eden Filistinli çiftçi Süleyman Zayid, ailesiyle birlikte 1980'lerden bu yana burada yaşadığını ve geçimini koyun yetiştiriciliğinden sağladığını söyledi.

Pınarın kurumasıyla birlikte, temel su kaynağını kaybettiklerini vurgulayan Süleyman Zayid, "İşgal devleti (İsrail) yıllardır evleri yıkıyor, toprakları gasbediyor. Ama 7 Ekim'den sonra, buraya Yahudi yerleşim birimi kurulunca baskı da katlandı. Suya erişimimiz engelleniyor, hayvanlarımız çalınıyor, evlerimize baskınlar düzenleniyor." dedi.

Süleyman Zayid, mart ayında yaklaşık 1500 koyunun Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler tarafından çalındığını belirterek, "Artık susuz uyanıyoruz. Kaynak tamamen kurudu. Yahudi yerleşimcilerin pompalarla suyu dağlardaki İsrail yerleşimlerine yönlendirdiğine tanık oluyoruz." diye konuştu.

Hayatın artık susuz kaldığını dile getiren Süleyman Zayid, "Su hayatın kaynağıdır. Su olmadan, El-Auca'daki hayat ölür. Diğer bölgelerde olduğu gibi, Filistinlileri yerlerinden etmek istiyorlar." dedi.

İÇ TURİZM DE DARBE ALDI

Ras en-Neba sakini Heysem Zayid, bölgede yaklaşık 1200 Filistinlinin hayvanlarını bu kaynakla suladığını belirtti.

Bölgedeki turist hareketliliğinin de darbe aldığına işaret eden Heysem Zayid, "El-Auca aynı zamanda iç turizm için de önemliydi. Özellikle cuma günleri 10 bin kadar Filistinli burayı ziyaret ederdi. Ama İsraillilerin hayvancılık merkezi kurmasıyla birlikte hem yerel turizm durdu hem de güvenlik tehdidi arttı. Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, ziyaretçilere de saldırıyor." dedi.

Pınar yatağının bugün neredeyse tamamen kuruduğunu ve artık sağlık açısından da tehlike arz ettiğini vurgulayan Heysem Zayid, "Pınar artık turistik bir alan değil, tamamen bir tehdit bölgesine dönüştü." ifadelerini kullandı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.

Filistin resmi kaynaklarına göre, 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da 960’tan fazla Filistinli öldürüldü, yaklaşık 7 bin kişi yaralandı, 16 binden fazla kişi de gözaltına alındı. Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler de sadece Nisan 2025’te Filistinlilere ve mülklerine yönelik 341 saldırı gerçekleştirdi, 10 yeni yerleşim birimi kurmaya çalıştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.