İşlediğim Bir Günahı Arkadaşıma Söyledim, Bunun Yanlış Olduğunu Bilmiyordum, Ne Yapmalıyım?

İşlediğim bir günahı arkadaşıma söyledim, bunun yanlış olduğunu bilmiyordum, ne yapmalıyım? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Cenab-ı Allah, işlediğimiz günahların ifşa edilmesini istemez. Çünkü bir günah işlediğimizde, Allah o günahı örtmüş, bizi setretmiştir; kimse bilmiyor, kimsenin bilmemesi de Allah’ın bir lütfudur. Rivayetlere göre, önceki ümmetlerde işlenen günahlar kişilerin alınlarında belli olurdu. Böylece insanlar, başkalarının yalnız kaldığında ne yaptığını görebilirdi. Fakat Allah, ümmeti Muhammed’e rahmeti gereği bu tarz bir ifşayı kaldırmıştır. Artık günahlarımız alnımıza bir kara leke olarak yazılmıyor.

Bu yüzden Allah’ın örttüğü, muhafaza ettiği bir günahı bir insanın çıkıp "Ben şöyle yaptım, böyle yaşadım" diyerek anlatması doğru değildir. Günahı ifşa etmek, teşhir etmek uygun değildir. Bazen iyi niyetle yapılıyor: "Namaza başlamadan önce çok hızlı bir hayatım vardı" ya da "Tesettüre girmeden önce böyleydim, bakın şu fotoğraflarım" diyerek anlatılıyor. Bunlar doğru değildir. Geçmişi kurcalamak, geçmişteki günahları anlatmak, zihinde bir günah galerisini canlı tutmak doğru bir yaklaşım değildir.

İslam ve İhsan

"İŞLEDİĞİ GÜNAHLARI AÇIĞA VURANLAR DIŞINDA ÜMMETİMİN TAMAMI AFFEDİLMİŞTİR" HADİSİ

"İşlediği Günahları Açığa Vuranlar Dışında Ümmetimin Tamamı Affedilmiştir" Hadisi

KİŞİNİN İŞLEDİĞİ GÜNAHLARI BAŞKASINA ANLATMASI DOĞRU MUDUR?

Kişinin İşlediği Günahları Başkasına Anlatması Doğru mudur?

"ÜMMETİMİN TAMAMI AFFEDİLMİŞTİR" HADİSİ

"Ümmetimin Tamamı Affedilmiştir" Hadisi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.