İslam’da Yemek Adabı ve Yemek Duaları

İslam’da yemek adabı nedir? İslam’da yemek yeme ölçüsü nedir? Yemek ve sofra adabı nasıl olmalıdır? Yemekten önce ve sonra okunacak dualar nelerdir? İşte İslam’da yemek adabı ve yemek duaları...

Yemeğe başlamadan önce elleri güzelce yıkayıp temizlemeyi emreden Peygamberimiz, yemekten sonra da ellerin tekrar yıkanarak temizlenmesini, sonra silinip kurulanmasını öğütler. İslam’da yemeğe besmele çekerek başlanır. Besmele çektikten sonra yemeğe sağ elle başlamak, önünden yemek, yemekten sonra “Elhamdülillah” demek sünnettir.

YEMEĞE BAŞLAMADAN ÖNCE OKUNACAK DUA

  • Besmele Arapça Yazılışı:

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

  • Besmele Okunuşu:

“Bismillahirrahmanirrahîm.”

  • Besmele Anlamı:
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile…

YEMEK DUASI KISA

Yine Ebû Ümâme’den (r.a.) rivayet olunduğuna göre Peygamber Efendimiz bir yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir:

  • Yemek Duası Arapça Yazılışı:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ غَيْرَ مَكْفِىٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى عَنْهُ رَبَّنَا

  • Yemek Duası Okunuşu:

“Elhamdülillahi kesiran dayyiben mübareken fihi ğeyra mekfiyyin velâ müvedde’in velâ müsteğnen a’nhü rabbena.”

  • Yemek Duası Anlamı:

Yâ Rabb! Sana, pek çok ve riya gibi şeylerden uzak ve yümn ü bereketi bulunan, nezd-i ulûhiyyetinde makbul olup merdûd olmayacak derece-i kemâl-i ihlâs üzere ve hiç bir sûrette kâfi görmiyeceğimiz ve dâima yapmaya devam edeceğimiz ve hiç bir surette bırakmıyacağımız ve kendisinden hiç bir vakit istiğna göstermiyeceğimiz bir hamd ile sana hamdederiz. Sen bizim Rabbimizsin; yani nîmetin her türlüsü ile bizi besleyen, yaşatansın.” (Buhârî, Et’ime, 54)

  • Arapça Yazılışı:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبَّنَا غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى رَبَّنَا

  • Okunuşu:

“Elhamdülillahi rabbena ğeyre mekfiyyin velâ müvedde in velâ müsteğnen rabbena.”

  • Anlamı:

Sana hamd ederiz ey Rabbimiz! Nîmetinden müstağnî değiliz. Her dâim senin in’âm ve it’âmına; yani bize nîmet verip yedirmene muhtacız. Bu taam da vedâ taamımız olmayıp daha çok hayırlı ömürler ihsan ile, nankörlük edilmeyen, dâima şükür edilen nîmet ver ey Rabbimiz, yani sana dâima şükredeceğiz.” (Buhârî, Et’ime, 54) Yine Resûl-i Ekrem Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Bir yemek yediğiniz ve bir içecek içtiğiniz zaman zaman şöyle duâ edin:

  • Arapça Yazılışı:

بِسْمِ اللّٰهِ وَبِاللّٰهِ الَّذِى لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِى الْاَرْضِ وَلَا فِى السَّمَاءِ يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ

  • Okunuşu:

“Bismillahi ve billahillezi La yedürrü me’asmihi şeyün filerdi velâ fissemai ya heyyü ya kayyüm.”

  • Anlamı:

«Allah’ın ismiyle ve Allah ile. O ki, ism-i Celâl’i sayesinde ne yerde, ne de gökte hiç bir şey zarar veremez. Ya Hayy, ya Kayyûm!» dersen, o yediğin yahud içtiğinden sana hiç bir hastalık gelmez. İçinde zehir bile olsa. (Ali el-Müttakî, XV, 249/40799)

SOFRA DUASI

Peygamber Efendimiz yemekten sonra şöyle de duâ ederlerdi:

  • Arapça Yazılışı:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى يُطْعِمُ وَلَا يُطْعَمُ وَمَنَّ عَلَيْنَا فَهَدَانَا وَاَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَكُلَّ بَلَاءٍ حَسَنٍ اَبْلَانَا. اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ غَيْرَ مُوَدَّعٍ رَبِّى وَلَا مُكَافِيءٍ وَلَا مَنْكُورٍ وَلَا مُسْتَغْنًى عَنْهُ. اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى اَطْعَمَنَا مِنَ الطَّعَامِ وَسَقَانَا مِنَ الشَّرَابِ وَكَسَانَا مِنَ الْعُرَى وَهَدَانَا مِنَ الضَّلَالِ وَبَصَّرَنَا مِنَ الْعَمَى وَفَضَّلَنَا عَلَى كَثِيرٍ مِنْ خَلْقِهِ تَفْضِيلاً أَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

  • Okunuşu:

“Elhamdüllillahillezi yüd’imü velâ yüd’emü ve menne a’leyna fehedena vê ed’emena ve sekana vekülle belain hesenin eblan(a). Elhamdüllillahi ğeyra müvedde’in rabbi velâ mükafiin velâ menkürin vela müsteğnen a’nhü. Elhamdüllillahillezi ed’emena minedda’ami vesek’ana mineşşarabi vekesane minelü’ra ve hedana mineddelali ve besserana minela’ma ve feddelena a’la kesirin min helkihi tefdilen elhamdüllillahi rabbilalemin.”

  • Anlamı:

Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bize ihsanda bulunan bizi doğru yola ulaştırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesîlelerle imtihan eden Allah’a hamdederiz. Yâ Rabb sana hamdediyoruz. Bu hamdimizi kâfi görmüyoruz, îfâ edilmiş saymıyoruz ve nankörlük etmiyoruz, nîmetlerinin hiç birinden müstağnî değiliz. Bize yemekten yediren, sudan içiren, çıplak iken giydiren, dalâlette iken hidâyete erdiren, görmezken gösteren ve bizi yarattıklarının pek çoğuna üstün kılan Allah’a hamd ederiz, çünkü hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.» (Hâkim, I, 731/2003) Peygamber Efendimiz, sofrasını kaldırdığı zaman şöyle derdi: “Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzûrundan geri çevrilmeyip kabûl edilen sayısız hamd ile hamd ederiz.” (Buhârî, Et`ime, 54; Ebû Dâvûd, Et`ime, 52; Tirmizî, Deavât, 55) Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Allâh Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamd eden kulundan hoşnut olur.” (Müslim, Zikir, 89; Tirmizî, Et’ime, 18)

YEMEK SONRASI DUA

Peygamber Efendimiz yine buyurmuşlardır ki: “Allah Teâlâ Sizden herhangi birinize yemek yedirdiği zaman:

  • Arapça Yazılışı:

اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِيهِ وَاَطْعِمْنَا خَيْرًا مِنْهُ

  • Okunuşu:

Allahümme bârik lena fihi vê ed’imna h’eyren minhü.

  • Anlamı:

Ey Rabbimiz! Bunu bize mübarek ve bereketli kıl ve bize bundan hayırlısını yedir” desin.

YEMEK DUASI UZUN

  • Yemek Duasının Arapça Yazılışı:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى اَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَجَعَلَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ. اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاحْفَظْ صَاحِبَ الطَّعَامِ وَاْلٰاكِلِينَ وَلِمَنْ سَعَى فِيهِ وَلِجَمِيعِ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ. اَللّٰهُمَّ نَوِّرْ قُلُوبَنَا بِاَنْوَارِ مَحَبَّتِكَ وَذِكْرِكَ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ. اَللّٰهُمَّ اَحْيِنَا حَيَاةً طَيِّبَةً بِالصِّحَّةِ وَالسَّلَامَةِ وَالْعَافِيَةِ فِي الدِّينِ وَالدُّنْيَا وَاْلٰاخِرَةِ اِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ. اَللّٰهُمَّ اِنَّا نَسْأَلُكَ تَمَامَ النِّعْمَةِ وَدَوَامَ الْعَافِيَةِ وَحُسْنَ الْخَاتِمَةِ. اَللّٰهُمَّ زِدْ وَلَا تَنْقُصْ بِحُرْمَةِ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَبِحُرْمَةِ الْفَاتِحَةِ

  • Yemek Duasının Okunuşu:

Elhamdülillahillezi et amena ve sekana ve cealena minel müslimin. Allahümmağfir verham vehfaz sahibet taami vel akiline ve limen sea fihi velicemiıl mü’minine vel mü’minat. Allahümme nevvir kulubena bi envari mehabbetike ve zikrike ya zel celali vel ikram. Allahümme ahyine hayaten tayyibeten bis-sıhhati ves-selameti vel-afiyeh. fiddini veddünya vel ahirah. İnneke ala külli şeyin Kadir. Allahümme inna nes’elüke temamen nığmeti ve devamel afiyeh ve husnel hatimeh. Allahümme zid ve la tenkus bi hurmetin nebiyyi sallallahü aleyhi vesellem. Ve bi hurmetil fatiha.

  • Yemek Duasının Anlamı:

“Bizi yediren, içiren ve Müslümanlardan kılan Allah’a hamdolsun. Allah’ım! Yemek sâhibini, yiyenleri, sofrraya emeği geçenleri, bütün mü’min erkek ve kadınları mağfiret et ve onlara rahmet eyle! Allah’ım! Kalplerimizi muhabbetinin ve zikrinin nurlârıyla nurlandır, ey celâl ve ikrâm sâhibi Allah’ım! Allah’ım! Din husûsunda, dünyada ve âhirrette sıhhat, selâmet ve âfiyet üzere güzel bir hayât yaşamayı lutfeyle! Şüphesiz Sen her şeye kâdirsin. Allah’ım! Sen’den nîmetin tamâmını (İsllâm üzere ölüp cennete girmeyi), âfiyetin devvâmını ve hüsn-i hâtime ile (güzel bir hâl üzerre) vefât etmeyi isteriz. Allah’ım! Nebiyy-i Ekrem ve Fâtiha-i Şerîfe hürmetine nîmmetlerini artır, noksanlaştırma!”

ÇOCUKLAR İÇİN YEMEK DUASI

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillah elhamdülillah,elhamdülillah illezi et amena vesakana ve cealena minel müslimin . Ni’meti celilullah berekati halilullah şefaat ya resulallah. Nasib-i cennet, daim-i devlet, erenlerden immet, sofralara bereket, ölenlere rahmet, kalanlara sağlık selamet. Allahümme zid vela tenkus bi hurmeti suretil Fâtiha.

SU İÇTİKTEN SONRA YAPILACAK DUA

Resûlullah su içtikleri zaman: “Bize rahmetiyle tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah’a hamdederiz.” (Suyutî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 6728)

SÜT İÇTİKTEN SONRA YAPILACAK DUA

Birine süt içirdiğinde de: “Ey Rabbimiz! Bize bunu mübarek ve bereketli kıl ve bundan bize ziyâdece ver, desin. Sütten başka hiç bir şey hem yemek, hem içecek yerine geçmez.” (Tirmizî, Deavât, 54/3455)

YEMEĞE BAŞLAMA DUASI

Hz. Ayşe (r.a.) Peygamberimizin şöyle buyurduğunu söyledi: “Biriniz yemek yerken besmele çeksin. Şayet yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutursa, hatırladığı anda ‘baştan sona bismillah’ desin.” (Ebû Dâvûd, Et`ime 15; Tirmizî, Et`ime 47) Câbir (r.a.) Resûlullah’ı şöyle buyururken dinledim dedi: “Kişi evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse, şeytan adamlarına, ‘Burada ne geceleyebilir ne de yemek yiyebilirsiniz’ der. Eğer o kimse eve girerken besmele çekmezse, şeytan adamlarına, ‘Geceyi geçirecek bir yer buldunuz’ der. O şahıs yemek yerken besmele çekmezse, şeytan kendi adamlarına, ‘Hem barınacak yer hem de yiyecek yemek buldunuz’ der.” (Müslim, Eşribe 103. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et`ime 15; İbni Mâce, Duâ 19) Resûlullah ashâbından altı kişiyle birlikte yemek yiyordu. Bu sırada bir bedevî geldi ve yemeği iki lokmada bitiriverdi. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: “Şayet o besmele çekseydi, yemek hepinize yeterdi.” (Tirmizî, Et’ime 47. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et’ime, 7)

YEMEK SAĞ ELLE YENMELİ

Ömer İbni Ebû Seleme (r.a.) naklediyor: Ben Resûlullah’ın himâyesinde yetişen bir çocuktum. Yemek yerken, elim yemek tabağının her yanına giderdi. Bunun üzerine Resûlullah, bana şöyle buyurdu: “Oğlum, besmele çek! Sağ elinle ye! Hep önünden ye!” (Buhârî, Et’ime 2, 3; Müslim, Eşribe 108. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et’ime 8) Seleme İbni Ekva’dan (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Adamın biri Resûlullah’ın yanında sol eliyle yemek yedi. Resûl-i Ekrem ona: – “Sağ elinle ye!” buyurdu. Adam: – Yapamıyorum, diye cevap verdi. Resûlullah, o adama: – “Yapamaz ol!” diye beddua etti. Seleme’nin dediğine göre adam kibrinden dolayı böyle söylemişti. Resûlullah’ın bedduası üzerine elini ağzına götüremez oldu. (Müslim, Eşribe 107)

YEMEĞİN BEREKETİ

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin lokması düştüğünde hemen onu alsın ve üzerine yapışanları temizleyip yesin, onu şeytana bırakmasın. Parmaklarını yalamadıkça da elini mendile silmesin. Çünkü o kimse,  bereketin yemeğin neresinde olduğunu bilemez.” “Şüphesiz şeytan sizden birinizin her işinde hazır olur. Hatta yemeği esnasında bile yanında bulunur. Sizin birinizin lokması düşerse, üzerine yapışanları temizleyip yesin. Lokmasını şeytana bırakmasın.” (Müslim, Eşribe 133-135.)

YEMEKTEN SONRA HAMD ETMEK

Enes İbni Mâlik’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamdeden kuldan hoşnut olur.” (Müslim, Zikir 89. Ayrıca bk, Tirmizî, Et’ime 18.)

PEYGAMBERİMİZİN YEMEKTEN SONRA OKUDUĞU DUALAR

Ebû Ümâme’den (r.a.) nakledildiğine göre Peygamber Efendimiz yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir: “Yâ Rabb! Sana, pek çok ve riya gibi şeylerden uzak ve yümn ü bereketi bulunan, nezd-i ulûhiyyetinde makbul olup merdûd olmayacak derece-i kemâl-i ihlâs üzere ve hiç bir sûrette kâfi görmiyeceğimiz ve dâima yapmaya devam edeceğimiz ve hiç bir surette bırakmıyacağımız ve kendisinden hiç bir vakit istiğna göstermiyeceğimiz bir hamd ile sana hamdederiz. Sen bizim Rabbimizsin; yani nîmetin her türlüsü ile bizi besleyen, yaşatansın.” (Buhârî, Et’ime, 54)

NAKŞİBEND HAZRETLERİNİN YEMEK YEME ADABI

Eserlerde nakledildiğine göre Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, çoğu zaman yemeği kendi elleriyle pişirir, sofra hizmetini de bizzat kendisi îfâ ederdi. Yemek yenirken talebelerine; “‒Sofra başında kendinizi Allâhʼın huzûrunda bilin, Oʼnun verdiği rızkı yediğinizi unutmayın…” diye nasihat ederdi. Topluca yemek yenirken eğer biri gafletle ağzına lokma alsa, Hazret bunu firâsetiyle sezer ve: “‒Önündeki yemeği, Allâhʼın huzûrunda olduğunu unutmadan ye, Allahʼtan gayrı şey­ler düşünme, dâimâ sana senden yakın olan Mevlâʼyı düşün.” buyururdu. Yine Nakşibend Hazretleri; şayet bir yemek gaflet ile, öfke ile, yahut kerhen, yani isteksizce ve zorla pişirilmiş ise, o yemekten kendisi yemediği gibi talebelerine de yedirmezdi. Nitekim dostlarından biri Nakşibend Hazretlerine bir ekmek hediye getirdiğinde, Hazret buyurdu ki: “‒Bu ekmeği yemek, bizim için uygun değildir. Zira ekmek, öfke ile yoğruldu ve öfke ile pişirildi.”

HELAL LOKMANIN TESİRİ

Abdülkâdir-i Geylânî Hazretleri de yenilen lokmaların, insanın mâneviyâtı üzerinde ne kadar hayâtî bir tesiri bulunduğunu şöyle ifâde eder: “Haram yemek, kalbi öldürür; helâl yemek ise ihyâ eder. Lokma var seni dünya ile, lokma var seni âhiret ile meşgul eder. Lokma var, seni Allah Teâlâ’ya rağbet ettirir.”

İFTAR DUASI (ORUÇ DUASI)

Peygamber Efendimiz, orucunu hurmayla açardı. Şayet hurma bulamazsa su ile açmayı tercih ederdi. Hazret-i Muhammed (s.a.v.) Ramazan ayında orucunu açarken şöyle duâ ederdi: İftar Duasının Türkçesi: Allâhümme leke sümtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkuke eftartü. İftar Duasının Türkçe Anlamı: “Allah’ım Senin rızân için oruç tuttum. Sana inandım. Sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açıyorum.” (krş. Ebû Dâvud, Savm, 22)

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZİN SOFRA ADABI NASILDI?

Peygamberimizin Sofra Adabı Nasıldı?

İSLAM’DA MİSAFİRLİK ADABI

İslam’da Misafirlik Adabı

YEMEKTEN SONRA YAPILMAMASI GEREKENLER

Yemekten Sonra Yapılmaması Gerekenler

İHTİYAÇ DUASI

İhtiyaç Duası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Rahmet peygamberi canım Resulün hayatı boyunca kimseye beddua ettiğini hiçbir yerde okumadım. Üzerine namaz esnasında işkembe bırakan kafirlere bile sizi Allah'a havale ediyorum diyen bir Resul böyle bir bedduayı nasıl etmiş olabilir! bu hadisin doğruluğu şiddetle araştırılmalıdır!!!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.