İslam’da Vasiyet ile İlgili Hükümler

Vasiyet ne demektir? Dinde vasiyet var mıdır? Vasiyetin çeşitleri nelerdir? Vasiyetin rüknü nedir? Vasiyetin geçerli olmasının şartları nelerdir? İslam’da vasiyet ile ilgili hükümler...

Vasiyet: Bir malı veya menfaati, ölümden sonraya bağlı olarak, bir şahsa veya hayır cihetine, meccanen (teberru yolu ile) temlik etmektir.

Vasiyet, kitap ve sünnetle sabit olan meşru bir tasarruftur.

İnsan, durumlarına bakarak kendilerine acıdığı veya vârisi olmayan yakınlarına yardımda bulunmak, dünyada hayırla anılarak ahirette ecir ve sevaba ermek ister. Yoksullara, zayıflara ve kimsesiz çocuklara malından bir pay ayırmayı ahiretle ilgili bir kazanç bilir.

İşte vasiyet, bu ve benzeri iyi duygu ve düşüncenin bir sonucu olarak yapılır.

VASİYET İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

Vasiyetin Çeşitleri

Vasiyet dört çeşittir:

  1. Vacip Olan Vasiyet

Yanında bulunan emanetleri, bilinmeyen borçları sahiplerine vermek, zekât, hac, oruç fidyesi ve keffaret gibi ibadetle ilgili borçlarının ödenmesini vasiyet etmek vacibdir. Aksi takdirde borçlu olarak ahirete gitmiş olur.

  1. Müstehab Olan Vasiyet

Varisi ve borcu olmayan kimsenin malının bir kısmını bir hayır cihetine vasiyet etmesi müstehabdır. Yani bu vasiyeti yapmak zorunlu değildir. Ancak bunu yapan kimse Allah katında mükâfat alır.

  1. Mubah Olan Vasiyet

Yakınlarından ve yabancılardan zengin olanlara yapılan vasiyet, mubahtır. Yani böyle hâli vakti iyi olanlara vasiyet etmekte bir sakınca yoktur.

  1. Mekruh Olan Vasiyet

Açıktan günah işleyenlere ve Allah’ın emirlerine karşı kayıtsız olanlara yapılan vasiyet, mekruhtur.

Varisleri fakir olan kimsenin vacib olan vasiyet dışında başka vasiyet yapmayıp malını varislerine bırakması daha iyidir.

Varisler zengin olur veya kendilerine düşecek miras onları başkalarına muhtaç etmeyecekse, bu takdirde vasiyet etmesi iyi olur ve ecir almasına vesile olur.

Peygamberimiz (s.a.v.) hasta olan Sa’d b. Ebî Vakkâs’ı (ra.) ziyarete gitmişti. Sa’d,

—Ey Allah’ın Resulü, malımın hepsini vasiyet etmek istiyorum, demişti. Peygamberimiz (s.a.v.),

—Hayır, öyle yapma, buyurdu. Sa’d,

—Yarısını vasiyet edeyim, deyince, Peygamberimiz,

—Hayır, yarısını da yapma, buyurdu. Sa’d,

—Malımın üçte birini vasiyet edeyim, deyince, Peygamberimiz (s.a.v.):

—Evet, üçte biri yeter, o da çoktur. Çünkü Ey Sa’d, vârislerini zengin bırakman, halka ellerini açarak dilenecek derecede fakir bırakmandan hayırlıdır, (Buhârî, “Vesâyâ”, 2, Müslim, “Vesâyâ”, 1.) buyurdu.

Hayır için yapılacak olan vasiyeti, ölümden sonraya bırakmayıp sağ iken yapmak daha faziletlidir. Çünkü bu vasiyetin varisler tarafından yerine getirilmesinden her zaman emin olunamaz. Ayrıca bir kimsenin kendisinin yapamadığı bir şeyi, başkasından istemesi de pek isabetli olmaz.

Peygamberimize (s.a.v.),

—Hangi sadaka daha faziletlidir, diye sorulmuş, Peygamberimiz (s.a.v.),

—Sağlığında, yoksulluktan korktuğun, zengin olmayı umduğun için cimri iken verdiğin sadaka, faziletlidir. Yoksa ihmal edip de can boğaza geldikten sonra, falana bu kadar, falancaya da şu kadar olsun’ demekte fayda yoktur. Zaten o mal onların olmuştur.” (Buhârî, “Vesâyâ”, 7, Müslim, “Zekât”, 31.)

Vasiyetin Rüknü

Vasiyetin rüknü, diğer alışveriş sözleşmelerinde olduğu gibi icap ve kabuldür.

İcap, “Şu malımın üçte birini şu hayra vasiyet ettim” veya “Şu malımı şu kimseye vasiyet ettim” veya “Benden sonra bıraktığım malın üçte biri falan şahsa verilsin” gibi açık sözlerdir.

Kabul de, “yapılan vasiyeti kabul ettim” demekten veya vasiyet edenin ölümünden sonra, kendisine vasiyet edilen kimsenin, onu kabul ettiğini gösterir malda bir harcamada bulunmasından ibarettir.

Ancak vasiyet, yoksullar, hac, camilerin ihtiyaçları gibi muayyen olmayan bir vasiyet ise bunda kabule ihtiyaç yoktur.

Vasiyet, sözle olabileceği gibi yazı ile de olur.

Vasiyetin Şartları

Vasiyet Edenle İlgili Olan Şartlar

  1. Vasiyet eden, bağış yapmaya ehil, yani akıllı ve ergen olmalıdır.

Bu itibarla deli ile çocuğun vasiyeti caiz ve geçerli değildir.

  1. Vasiyet eden, isteyerek ve razı olarak vasiyet etmelidir.

Hata ile baskı altında ve şakadan yapılan vasiyet sahih değildir.

  1. Vasiyet eden hür olmalıdır.
  2. Vasiyet eden, bıraktığı malın tamamı ile ancak ödenecek şekilde borçlu olmamalıdır.

Bu takdirde borcunun ödenmesi vacib olduğundan, bağış kabilinden olan vasiyetine itibar edilmez.

Kendisine Vasiyet Edilen İle İlgili Şartlar

  1. Kendisine vasiyet edilen kimse, vasiyetin yapıldığı zamanda hayatta olmalıdır.

Ölüye yapılan vasiyet sahih değildir. Ancak doğumu beklenen çocuğa vasiyet edilebilir.

  1. Kendisine vasiyet edilen kimse bilinen birisi olmalıdır.

Bir kimse, “malımın üçte birini Ahmed’e” veya “Hasan’a vasiyet ettim” dese veya mutlak olarak, “malımı birisine vasiyet ettim” dese, bu vasiyet sahih olmaz. Çünkü Ahmed ile Hasan’dan kimi kast ettiği bilinmemektedir.

  1. Kendisine vasiyet edilen kimse vasiyet edenin katili olmamalıdır.

Katil olana vasiyette bulunmak sahih değildir.

  1. Kendisine vasiyet edilen kimse vasiyet edene varis olmamalıdır.

Ancak bundan başka varisi olmaz veya olur da onlar izin verirlerse bu vasiyet geçerli olur.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Muhakkak Allah, her hak sahibine (mirastan) hakkını vermiştir. Artık varis olana vasiyet yoktur.” (İbn Mâce, “Vesâyâ”, 6, Tirmizî, “Vesâyâ”, 5.)

Bir başka hadis-i şerifte de şöyle buyurmuştur:

“Varislerin izin vermesi hariç, varis olana vasiyet yoktur.” (İbn Mâce, “Vesâyâ”, 6, Tirmizî, “Vesâyâ”, 5.)

Vasiyet Edilen Şey ile İlgili Şartlar

  1. Vasiyet edilen şey, mal ya da menfaat gibi başkasının mülkiyetine geçirilebilir türden olmalıdır.
  2. Vasiyet edilen, dinde değeri olan, yani kendisinden yararlanmak mubah olan mal olmalıdır.

İçki gibi dinde değeri olmayan şeyler vasiyet edilemez.

  1. Vasiyet edilen, başkasının malik olabileceği şey olmalıdır. İlerde doğacak olan davarı vasiyet etmek sahih değildir.
  2. Vasiyet edilen şey, vasiyet edenin mülkiyetinde olmalıdır.

Başkasına ait olan malı vasiyet etmek sahih değildir.

  1. Vasiyet edilen şey meşru olmalı, günaha girmeye sebep olmamalıdır.

a) Ölümünden sonra ağlamak üzere para ile tutulan kadınlar için üç gün yemek verilmesini,

b) Evinde defnedilmesini,

c) Cenaze namazını falancanın kıldırmasını,

d) Şu çeşit ve renkte bir bez ile kefenlenmesini,

e) Kabri üzerine kubbe yapılmasını,

f) Mezarı başında Kur’an okuyacak hafızlara şu kadar para verilmesini,

g) Evinde veya kabri başında Kur’an okunmasını, vasiyet etmek sahih değildir.

Terikenin (Yani Ölenin Bıraktığı Malın) Üçte Birinden Fazla Olan Vasiyet

Kişi ancak malının üçte birini vasiyet etmeye yetkilidir.

Malının üçte birini şartlarına uygun olarak vasiyet ettiği takdirde bu vasiyetin varisler tarafından yerine getirilmesi zorunludur. Aksi takdirde Allah katında sorumlu olurlar.

Ancak yapılan vasiyet, ölünün bıraktığı malın üçte birinden fazla olursa, varislerin bunu kabul etmeleri hâlinde yerine getirilir. Kabul etmemeleri hâlinde ise bıraktığı malın üçte birinden fazla olan miktar düşülerek malının üçte birini kapsayan vasiyet yerine getirilir.

Şayet varislerden bir kısmı kabul eder bir kısmı kabul etmezse, kabul edenlerin mirastaki paylarından düşülerek vasiyet yine yerine getirilir.

Haccın Vasiyet Edilmesi

Bir kimse kendisine farz olup da yapamadığı haccı yapmak üzere yerine birisinin bedel gönderilmesini vasiyet ettiğinde, bu vasiyeti varisleri tarafından yerine getirilir.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

İSLAM’DA VASİYETİN HÜKMÜ NEDİR?

İslam’da Vasiyetin Hükmü Nedir?

VASİYET NEDİR, ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Vasiyet Nedir, Çeşitleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.