İslam’da Evlilik Şart mıdır?

İslam’a göre evlilik şart mıdır? Dinimiz evlenmemeye (bekar kalmaya) nasıl bakmaktadır?

Alkame (r.a) şöyle nakleder:

Abdullah ibn-i Mes’ûd (r.a) ile birlikte idim. Minâ’da Osman ibn-i Affân (r.a.) ile karşılaştık. Osman (r.a), İbn-i Mes’ûd’a:

“–Abdullah, seninle bir meseleyi görüşmek istiyorum” dedi.

Bir kenara çekilerek görüşmeye başladılar. Hz. Osman (r.a.):

“–Abdullah, seni genç ve bâkire bir kızla evlendirsek olmaz mı? O sana gençlik günlerini hatırlatır da belki biraz kendine gelirsin” dedi.

Abdullah (r.a), böyle bir şeye ihtiyacı olmadığını görünce bana:

“–Alkame, sen de gel” dedi.

Ben de hemen yanlarına vardım. O esnâda Abdullah (r.a) şöyle diyordu:

“–Doğru söylüyorsun, ben de Allah Resûlü’nün şöyle buyurduklarını işittim:

«Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin, çün­kü evlilik, gözü (harama) karşı daha iyi korur, namusu daha çok muhâfaza eder. Kimin de evlenmeye gücü yetmiyorsa o da oruca devam et­sin. Çünkü oruç onun için bir kalkandır.»” (Bkz. Buhârî, Nikâh, 2; Müslim, Nikâh, 1; Ebû Dâvûd, Nikâh, 1/2046)

Hz. Osman (r.a.), İbn-i Mesûd’un bakımsız ve perişan hâli­ni görünce, bu duruma bekârlığı sebebiyle düştüğüne hükmetmiş ve ona evlenmesini teklif etmiştir. Evliliğin insana destek vereceğini, dağınık hâlini toplamasına yardımcı olacağını bildirmiştir.

İslam ve İhsan

HAYIRLI BİR EVLİLİK İÇİN DUA

Hayırlı Bir Evlilik İçin Dua

EVLİLİK İLE İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Evlilik İle İlgili Ayetler ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.