İslam Akaidi’nin Temel Özellikleri Nelerdir?

İslam akaidinin temel özellikleri nelerdir? Madde madde İslam akaidinin özellikleri...

Bütün peygamberler ümmetlerine aynı inanç esaslarını bildirmişlerdir. Bugün bizim inandığımız îmân esasları, daha önceki Hak din mensuplarının inandıklarının aynısıdır. İslâm dîninde inanç esaslarının belirgin husûsiyetleri vardır ki bunların belli başlıları şunlardır:

1- İslâm akâidi apaçıktır. İslâm akâidinde belirsizlik ve kapalılık yoktur. İslâm akâidinin temeli, “Tevhid” esâsına dayanır. Yani bu âlemin yaratıcısı; tek olan, varlığı kendinden ve zorunlu olan (vâcibu’l-vucûd) Allah Teâlâ’dır ki O’nun varlığının başlangıcı ve sonu, eşi, dengi, benzeri, yardımcısı, oğlu, kızı vb. yoktur. Hiç bir şeye muhtaç değildir. Fakat her şey varlıkta ve varlığının devamında O’na muhtaçtır. İlmi, irâdesi, kudreti her şeyi kuşatmıştır.

2- İslâm akâidi kesin delile dayanır. İslâm dini, insanın kalbine ve vicdanına hitap etmekle birlikte esâsen aklına hitap İslâm dininde akla ve mantığa uymayan hiç bir prensibe rastlanmaz. “İslâm, akıl dinidir” denir ki bununla kastedilen, İslâmî prensiplerin akla uygunluğudur. Aklı hür, vicdanı temiz insanlar, İslâmın getirdiği prensiplerde akla ve mantığa aykırılık görmezler. Ama bir insan yanlışa şartlanmış ise, ön yargılı ise, mantığını iyi işletemiyorsa ancak o takdirde yanlış değerlendirmelerde bulunabilir ki bu, tamamen onun kusurudur.

Meselâ, Hıristiyanlıkta din adamları, “Teslis inancı, aslî günah vb.” insan aklına ve mantığına uymayan prensipleri ikna edici bir tarzda açıklamaktan âciz kalınca bunun bir inanç konusu olduğunu, tartışılamayacağını, nasıl söyleniyorsa öylece kabûlü gerektiğini söylemekle yetinirler. Buna “dogma” deniyor. İslâm dininde ise dogmalara yer yoktur. Dolayısıyla akla, mantığa, bilime aykırı hiç bir şey yoktur. Zekâ seviyesi normal olan herkes, ön yargısız, iyi niyetle dîni öğrenmeye yönelirse, dînî metinleri okuyup anlayabilir ve öğrendikleriyle amel edebilir. İslâm’da; “Dînî metinleri sadece din adamları anlayabilir” diye bir kâide yoktur.

İslâm akâid esasları ya Kur’ân âyetleriyle veya mütevâtir Sünnet’le sâbit olmuştur. Mütevâtir hadislerin dışındaki hadislerle sabit olan inanç konularının inkârı kişiyi küfre götürmez.

3- İslâm akâidi sabittir ve yaratılışa uygundur. Akâidde artma, eksilme, değişme söz konusu değildir. Hiç bir din âliminin dinin inanç meselelerinde değişiklik yapması, bunlara ilâvede bulunması veya bazılarını eksiltmesi mümkün değildir. Buna karşılık Hıristiyanlıkta din adamları -inanç konuları da dâhil- her konuda pekâlâ değişiklik yapabilir.

İslâm akâidi, insan yaratılışına son derece uygundur. İslâm’da fıtrata aykırı bir husus yoktur.

4- İslâm akâidi aşırılıklardan uzaktır. İslâm, Allah, âhiret, melek, peygamber, ilâhî kitap, kader inancı inanç esaslarında dâimâ orta yolu izlemiş, aşırılıklardan uzak kalmıştır. İslâm’da ne tanrı insana benzetilmiş, ne de insanlar tanrılaştırılmıştır. İnanç esasları, her seviyede insanın kolayca kabul edebileceği tabiîlikte ve sâdeliktedir.[1]

[1] Saim Kılavuz, a.g.e., s. 12-16.

Kaynak: Prof Dr. Mehmet Bulut, Delilleriyle İslam Akaidi, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

AKAİD NEDİR? AKAİD ESASLARI

Akaid Nedir? Akaid Esasları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Çok güzel olmuş ama biraz daha uzun yazsaydınızz.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.