İşgal Altındaki Filistin Topraklarında 75 Yıldır Süren "Büyük Felaket": Nekbe

İsrail güçleri, Nekbe'de Filistinlilere ait 774 köy ve kasabayı işgal ederken, 531'ini ise tamamen yıktı, Filistinlilere yönelik 70 katliam gerçekleştirdi ve yaklaşık 15 bin kişiyi öldürdü.

Onlarca yıldır sürgün hayatı yaşayan milyonlarca Filistinli için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olan "Nekbe" tam 75 yıldır dinmeyen bir acıyı ifade ediyor.

Filistinliler, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kaldıkları o güne "Büyük Felaket" anlamına gelen "Nekbe" ismini veriyor.

Hala işgal ve abluka altında bulunan ve mülteci konumunda yaşayan milyonlarca Filistinli, Nekbe'nin 75. yılında vatanlarına dönmenin hayalini kuruyor.

Bir milyona yakın Filistinli sürüldü

Filistinlilerin "Nekbe" ismini verdiği 15 Mayıs tarihi, Filistin ve İsrail toplumlarının zihninde taban tabana zıt şekilde algılanıyor.

İsrailliler için "bir devletin kuruluş" günü olan 15 Mayıs, Filistinliler için ise nüfuslarının yüzde 67'sine tekabül eden 957 bin kişinin vatanlarından zorla çıkarılması ve kültürel, sosyal dokunun yok edilmesiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı anlamına geliyor.

Nekbe sürecindeki Filistinlilerin çoğu, zorla yerlerinden çıkarılarak işgal altındaki Batı Şeria, Gazze Şeridi ve komşu Arap ülkelerine tehcir edildi.

O tarihten bu yana nüfus artışıyla Filistinli mültecilerin sayısı dünya genelinde 6 milyon 20 bine ulaştı. Bunların yaklaşık 5,3 milyonu Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) kayıtlı durumda.

Yaklaşık 15 bin kişi öldürüldü, 675 köy ve kasaba yok edildi

İsrail, yaklaşık 27 bin kilometrekarelik ve yüzde 85'inden fazlası tarihi Filistin toprakları üzerine kuruldu. İsrail güçleri, Nekbe'de Filistinlilere ait 774 köy ve kasabayı işgal ederken, 531'ini ise tamamen yıktı, Filistinlilere yönelik 70 katliam gerçekleştirdi ve yaklaşık 15 bin kişiyi öldürdü.

İsrail güçleri Nekbe'de Filistinlilere ait 675 köy ve kasabayı yok etti ve binlerce Filistinliyi öldürdü. Birçok tarihi Filistin şehri de Yahudileştirildi.

Bu süreçte Necef Çölü (Negev) bölgesinde yaşayan Bedevi kabileler yerlerinden edildi. Ayrıca yerleşim bölgelerinin isimleri değiştirilerek kültürel kimlik de hedef alındı.

Nekbe, işgal altındaki topraklarda hala devam eden bir süreç

Filistinlilerin İsrail tarafından Nekbe'de yıkım, öldürme ve tehcire maruz kalmasıyla birlikte birçok tarihi Filistin şehri de Yahudileştirildi.

Ancak Nekbe, geçmişte yaşanan bir "Büyük Felaket"ten ibaret, bitmiş bir hadise değil, işgal edilmiş Filistin topraklarının geri kalanında bugün hala devam eden bir trajedi.

Nekbe, İsrail'in 1967'de işgal ettiği Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te Filistinlilerin tehcir edilmesi, evlerinin yıkılması ve Filistinlilerin topraklarında yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin kurulması gibi yöntemlerle sürüyor.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir, Şeyh Cerrah ve Silvan mahalleleri, işgal altındaki Batı Şeria'nın Mesafir Yatta bölgesi, İsrail içinde ülkenin güneyindeki Necef (Negev) Çölü bölgesi gibi tarihi Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler yerlerinden edilme ve aşamalı bir tehcir yaşıyor.

İsrail; Meclisi, mahkemeleri, belediyeleri ve ordu kurumları aracılığıyla bu bölgelerde yaşayan Filistinli ailelerin tehcir edilmesi anlamına gelen kararlar alarak bu insanları evlerinden zorla çıkarmak istiyor. Bunun için İsrail kurumları kimi zaman "güvenlik" kimi zaman "ruhsat" gibi "yasal prosedürleri" kullanarak aşamalı bir tehcir politikası uyguluyor.

Tüm uluslararası tepkilere rağmen İsrail güçleri, Şeyh Cerrah ve Silvan mahalleleri başta olmak üzere işgal altındaki Doğu Kudüs'te Yahudi yerleşim birimlerini genişletme çabasıyla çok sayıda Filistinlinin evini yıkmaya devam ediyor.

Ayrıca, işgal altındaki Batı Şeria'da 250'den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor.

Bu yerlerde ikamet eden 700 binden fazla Yahudi yerleşimci, Batı Şeria'da yaşayan Filistinliler için hayatı daha da zor hale getiriyor.

Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı kabul ediliyor.

Filistinlilerin nüfusu Nekbe'den bu yana 10 kat arttı

Öte yandan Filistinlilerin nüfusu, topraklarından zorunlu göçe tabi tutuldukları 1948'deki Nekbe'den (Büyük Felaket) bu yana yaklaşık 10 kat arttı.

Filistin Merkezi İstatistik Bürosunun verilerine göre, 1948'de 1 milyona yakın Filistinlinin yerinden edilmesine rağmen, dünyadaki toplam Filistinli sayısı 2022'nin sonunda 14 milyon 300 bine ulaşarak Nekbe'den bu yana yaklaşık 10 kat arttı.

Yıkım, öldürme ve tehcire rağmen o yıllarda kurulan İsrail içindeki Arap kasaba ve köylerinde 150 bine düşen Filistinli sayısı, 2021'in sonuna kadar yaklaşık 1 milyon 700 bine yükseldi.

Kudüs dahil Batı Şeria'daki Filistinli nüfusu 2022 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 3 milyon 200 bin kişiye, Gazze Şeridi'nde ise yaklaşık 2 milyon 200 bin kişiye ulaştı.

Filistinliler; Batı Şeria, Kudüs, Gazze Şeridi ve bugünkü İsrail’i de içine alan tarihi Filistin topraklarındaki toplam nüfusun yüzde 50,1'ini oluştururken, Yahudiler yüzde 49,9'unu oluşturuyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.