İnsanı Cennete Taşıyacak Güzel Ameller

Takva sâhibi kimselerin vasıfları nelerdir? İnsanı cennete taşıyacak güzel ameller hangileridir? Abdullah Sert Hocaefendi Rûhu’l-Beyân’dan okuyor.

TAKVA SÂHİBİ KİMSELERİN VASIFLARI

İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri Rûhu’l-Beyân’da Zâriyât sûresi, 15-19. ayetlerin tefsirini şöyle yapar:

  1. Şüphesiz ki Allah’a isyandan sakınanlar cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar.
  2. Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
  3. Geceleri pek az uyurlardı.
  4. Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.
  5. Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.
  1. Şüphesiz ki Allah’a isyandan sakınanlar cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar.

Bir âlim âyetle ilgili şu izahı yapar: Günahlardan sakınan bahtiyar kullar dünyada kalp bahçelerinde dolaşır, hikmet ırmaklarında yüzer. Âhirette ise lütuf cennetlerinde dolaşır, kerem ırmaklarında yüzer. Onlar için bugün münacât / gönülden yakarışlar ve kurubât / Allah’a yaklaştıracak ameller, yarın ise necât / cehennemden kurtuluş ve derecâ t/ cennetin dereceleri vardır.

  1. Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.

Onlar bugün dünyada mâsivâdan arınarak yalnız Allah’a yönelmiş kalpleriyle O’nun çeşit çeşit lütuflarını alırlar. Yarın âhirette de Rablerinin kendilerine verdiği bağışları alırlar.

Daha sonra bu nimetleri hak etme sebepleri dile getirilerek âyetin devamında: “Çünkü onlar bundan önce” cennete girmeden; yâni dünyada “güzel işler yaparlardı” buyrulmaktadır.

  1. Geceleri pek az uyurlardı.

“Onlar gece vakitlerinde az bir uykuyla uyurlardı.” Yâni onlar gecenin büyük bir bölümünde zikir ve namazla meşgul olurlar, az bir bölümünde uyurlar, sabaha kadar uyuyan avâre ve gafiller gibi olmazlardı. Sûfî şâirlerden bir şöyle demiştir:

Nergis gaflet uykusundayken bülbül yüz visal buldu

Uyuyan uyanıncaya kadar uyanıklar büyük devlete erişti.

  1. Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi

Seher, gecenin son altıda bir olan kısmıdır.

et-Te’vîlâtü’n-Necmiyye’de de şu şekildedir: Onlar, geceleyin uyuma[1]yıp seherlere kadar yaptıkları ibâdetleri, ihtimal ki Allah’a lâyık bir ibâdet olarak görüp bundan kendilerine bir pay çıkarma gafletleri sebebiyle tıpkı günahkârların, kendilerini ve yaptıklarını küçümseyip hakir görerek Allah’a istiğfar etmeleri gibi istiğfarda bulunurlar.

Şâir der ki:

Sana ibâdette kusurum için özür dilemeye geldim,

İbadetime güvenim yoktur.

Âsîler günahlarına tevbe ederler,

Ârifler ibâdetlerinden istiğfar.

Yâni ârifler, ibâdetlerindeki kusurlar veya yaptıkları o ibâdetleri bir şeymiş gibi görmelerinden dolayı istiğfar ederler.

  1. Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı

Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.

“Mallarında bir hak vardı.” Yâni (zengin) mü’minlerin mallarından üzerine vâcib saydıkları; Allah’a yakınlaşma ve insanlara merhamet sebebiyle (fakirlere) vermeye devam ettikleri bol bir hisse vardı.

Rasûlullah (s.a.)’in: “Şüphesiz ki zekat dışında da malda bir hak vardır” (Tirmizî, Zekat 27; İbn Mace, Zekat 3.) buyurduğu üzere, bundan kasdedilenin, farz olan zekatın dışındaki nâfile sadakayı belirtmek içindir. Yâni zekatın dışında da malda vâcib olan bir hak vardır.

Hâfız şöyle demiştir:

İster cehennemlik, ister cennetlik, ister insan ister melek

Hepsinin nazarında da cimrilik küfürdür.

Rasûlullah (s.a.) Efendimiz bir hadislerinde: “Allah Teâlâ’nın hoşlandığı üç yüz altmış tane huy vardır. Kim muvahhid olarak bunlardan birine sâhip olursa, cennete girer” buyurması üzere Ebûbekir (r.a.) ona:

“Ey Allah’ın Rasûlü! Bende bunlardan var mı?” diye sordu. Efendimiz (a.s.), “Sen de bunların hepsi var. Sendeki Allah’ın sevdiği en iyi ahlâk da cömertliktir” diye karşılık verdi. (Münâvî, II, 482)

Kaynak: İsmail Hakkı Bursevi Hz. Rûhu’l-Beyân Tefsiri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

CENNETE GÖTÜRECEK AMELLER İLE İLGİLİ HADİS

Cennete Götürecek Ameller ile İlgili Hadis

CENNETE GÖTÜREN 12 ŞEY

Cennete Götüren 12 Şey

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.