İlmi Arttıkça Tevâzusu Artan Kimse

Haddini bilmek en büyük edeplerden biridir. Tevâzu, olgunluk nişanıdır. Bir vazifeye tâlip olmaktan ziyade matlûb olmak, liyâkat nişânıdır ve böyleleri çoğunlukla ilâhî rahmete nail olacaklarından işlerinde muvaffak olurlar.

Şeyhulislâm Mustafa Sabri Efendi anlatıyor:

“Şeyhülislâm bulunduğum sırada idi. Ahmed Naim beyi de “A’yân Meclisi”ne girecek azalar arasına yazdık. Bir sabah namazından sonraydı.

Ahmed Naim beyefendi geldi, diye bir haber verdiler. İçeri almışlar. Merak ettim. Babası rahatsızdı, acaba vefât haberini mi getirdi, diye aşağı indim.

“Efendim, bu saatte ziyarete gelinmez. Fakat bendeniz bir istirhamda bulunmak üzere, edep dışı olarak sizi rahatsız ettim. Meşihat’e çıkmadan önce haberdar olmanızı arzu ettim.” diye özür beyan etti.

“Hayırdır inşâallah, Naim bey, buyurun.” deyince şunları söyledi:

“Efendim A’yân listesini gördüm. Bendenizin de ismi var. Efendi hazretleri, bu memleket bu kadar mı kaht-ı ricale (adam kıtlığına) düçar oldu ya hu? Memleket ne hâle geldi? Bendeniz kim oluyorum da a’yândan oluyorum efendim? İstirham ederim efendim, beni bu listeden siliniz...”

Naim bey parçalanıyor, neredeyse yalvarıyordu:

“Efendim, ben kendimi bilirim. Lâyık olmadığım o makamda alacağım maaşı çocuklarıma nasıl yediririm?”

Baktım, Naim bey kaçacak... Dedim ki:

“Naim bey kardeşim! Yâhu, Allah aşkına, cehenneme yalnız başıma bir ben mi gideceğim? Ben, Zembillilerin, Ebussuudların, İbn-i Kemallerin ayarında insan mıyım? Ee, kader beni de şeyhülislâm yaptı. Ne yapalım, bu vazifeleri birileri yapacak. Hep beraber çalışacağız...”[1]

[1] M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar, II, 116-117.

Kaynak: Dr. Adem Ergül, Medeniyet Öncülerimizden 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.