İlk Siyer Yazarları

Siyer ilminin ilk temsilcileri kimlerdir? İslam tarihinde ilk siyer ilmi müellifleri.

Siyer ve megāzî sahasındaki çalışmaların en verimli dönemi tâbiîn döneminin son temsilcilerinin eserlerini yazdıkları II. (VIII.) yüzyılın ilk yarısına rastlar. Bu dönemin âlimleri kendilerinden önce sahîfe ve risâlelerde toplananlarla ulaşabildikleri diğer rivayetleri konularına göre tasnif edip kronolojik sıraya koyarak siyer ve megāzî kitaplarına son şeklini veren eserlerini telif etmişlerdir. Bu neslin müelliflerinden Mûsâ bin Ukbe (v. 141/758) kaynakları arasında Urve, Abdullah ibn-i Abbâs, Nâfi’ ve Zührî gibi şahsiyetlerden gelen haberlerin yer aldığı Kitâbü’l-Meġāzî adlı eserinde;

- Kâbe’nin yeniden inşası,

- İlk vahyin gelişi,

- Habeş muhacereti,

- Tâif yolculuğu gibi Mekke dönemi olaylarına,

- Medine döneminde ise başta gazve ve seriyyeler olmak üzere Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in siyerine dair bazı gelişmelere yer vermiştir.

Eser;

- İlk Müslümanların,

- Habeşistan muhacirlerinin,

- Akabe biatlarına ve Bedir Gazvesi’ne katılanların,

- Mekke’nin fethinde Müslüman olanların isim listelerini vermesiyle temayüz eder. Kendisinden sonra birçok kişinin faydalandığı Kitâbü’l-Meġāzî’nin nüshalarının X. (XVI.) yüzyılda hâlâ mevcut olduğu, Diyarbekrî’nin Târîhu’l-hamîs’ini kaleme alırken[1] eserden genişçe faydalanmasından anlaşılmaktadır. Bu kitaptan zamanımıza intikal eden ve Prusya Devlet Kütüphanesi’nde bulunan bir parçayı Eduard Sachau, Arapça metni ve Almanca tercümesiyle birlikte yayımlamıştır.[2] M. Mustafa el-A’zamî Mûsâ b. Ukbe’nin haberleriyle Urve b. Zübeyr’in rivayetlerinin bir kısmını mukayese ederek aralarındaki benzerliğe dikkati çekmiştir.

İLK SİYER MÜELLİFLERİ

Mûsâ bin Ukbe, aynı zamanda sika bir muhaddistir. İmâm Mâlik onun meğâzîye dâir kitabını medhetmiş ve “O, meğâzîye dâir en sahih kitaptır” demiştir.[3]

Siyer’e dâir haberleri çokça rivâyet edenler arasında şu âlimler de vardır:

Âmir ibn-i Şerâhîl eş-Şa’bî (v. 103 h.), muhaddistir, sikadır, Kitâbu’l-Meğâzî’si vardır.

Âsım bin Ömer bin Katâde (v. 119), muhaddistir, sikadır.

Yezîd bin Hârûn el-Esedî el-Medenî (v. 130), tâbiînden sikâ bir râvîdir. Urve ve Zührî’ye dayanarak siyer alanında bir eser telif etmiştir. İbn-i İshâk kendisinden rivâyetlerde bulunur.

Süleymân bin Tarhân et-Teymî (v. 143), tâbiînden sika bir muhaddistir. Cerh ve Ta’dîl âlimlerindendir. Siyere dâir eserinin 77 sayfalık kısmı, Hindistan’da Vâkıdî’nin Meğâzî’sinin sonuna ilâve edilmiş şekilde bulunmuş ve aynı şekilde neşredilmiştir.

Kaynaklarımızda, bu alandaki rivâyetlerle meşgul olan daha pekçok isim zikredilir.[4]

Görüldüğü üzere Siyer ile uğraşan ilk âlimler umumiyetle muhaddistir. Cenâb-ı Hak, hadis alanında büyük âlimler yaratarak Rasûlü’nün Sîreti’ni kaybolmaktan, tahriften, mubâlağa ve abartılardan muhâfaza buyurmuştur. Onlar, târihçiler ve kıssacılar bu alanda kalem oynatmadan evvel Siyer ilmine büyük bir ihtimam göstermişler ve ilk kaynaklarını tedvin etmişlerdir. İşte bu hususiyet, Siyer kaynaklarının ayırıcı vasfıdır. Zira bu işle meşgul olan muhaddisler;

- Sika ve rivâyet husûsunda güvenilir kişilerdir;

- Rivâyetlerin sened ve metinlerinin tenkîdi husûsunda açık kâide ve metodları olan büyük âlimlerdir;

- Gayet ciddî bir üslûba sâhip olup lüzumsuz uzatma ve mübalağalardan uzak kalmışlardır.[5]

Burada şuna da işaret etmek lâzımdır ki ilk Siyer kitaplarının gerçekten erken bir vakitte telif edilmiş olması, onlara çok büyük bir ilmî kıymet kazandırmıştır. Bu eserlerin müellifleri tâbiîndendi ve onlar kitaplarını yazdıklarında sahâbe-i kiramdan pekçok kişi mevcuttu. Bu sahâbîler, siyer yazarlarını tenkid etmemişlerdir. Bu da onların yazdıklarını ikrâr ve tasdik ettiklerini gösterir. Ashâb-ı kirâm, Siyer ilminin konularını bizzat yaşamış insanlardı. Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e olan dâsitânî muhabbet ve bağlılıkları, O’na tâbî olmadaki titizlikleri ve bütün hükümlerde O’nun Sünnet-i Seniyye’sini tâkip etmeleri, Siyer’e dâir haberlerin her tarafa yayılmasını, devamlı müzâkere edilip ezberlenmesini kolaylaştırmıştır.[6]

Bahsetmiş olduğumuz bu ilk eserlerin bir kısmı zamanla kaybolmuş olsa da bize ulaşan diğer kaynaklar, onlardan senedleriyle birlikte pekçok nakillerde bulunmuşlardır. Yani ilk eserler, daha sonraki eserlerin hammaddesini, ana kaynağını teşkil etmiştir.

Dipnotlar:

[1] Telif tarihi: 940/1534. [2] Das Berliner Fragment Mūsā Ibn Uqba, Wissenschaften 1904. [3] Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, VI, 117. [4] Bkz. Ekrem Ziyâ Ömerî, es-Sîratü’n-Nebeviyyetü’s-Sahîha, Medîne-i Münevvere: Mektebetü’l-Ulûm ve’l-Hikem, 1415, I, 60-65. [5] Bkz. Ekrem Ziyâ Ömerî, es-Sîratü’n-Nebeviyyetü’s-Sahîha, I, 65. [6] Bkz. Ekrem Ziyâ Ömerî, es-Sîratü’n-Nebeviyyetü’s-Sahîha, I, 53.

Hazırlayan: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.

İslam ve İhsan

SİYER NEDİR, KAYNAKLARI NELERDİR?

Siyer Nedir, Kaynakları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.