İlham Veren Liderlerin Özellikleri

“Geliştiren ve Özgürleştiren Liderler”in ortak özelliklerinden biri de, işlerini etrafına emirler yağdırmak ya da peş peşe talimatlar yayınlamak suretiyle değil, çok konuşarak da değil; aksine az konuşarak, şahsiyet ve beden dillerini konuşturarak yürütmeleridir.

Her işe karışan, her detayı bizzat yönlendirmek isteyen, ekibinin başında sürekli akıldânelik yapan idareciler, geliştiren ve özgürleştiren lider olamazlar. İnsanlar kendilerine nasihat edilmesinden ve akıl verilmesinden genel anlamda hoşlanmazlar. Bu bakımdan geliştiren liderlik, ilham veren bir liderliktir.

İLHAM VERİCİLİK

İlham vericilik, gıpta edilecek bir şahsiyet ve dirayet zemininde gelişir. Zira şahsiyetinde zafiyet bulunan ve işinde dirayetsiz bir duruş sergileyen yöneticiler, hiçbir zaman taklit mercii olamazlar.

Unutulmamalıdır ki, liderler diğer insanları değerlendirdiği gibi, kendileri de sürekli etrafında bulunan kimselerin nazarında değerlendirilmeye tâbi tutulurlar. Bu sessiz ve derinden derine devam eden değerlendirme sürecinin sonunda lider,

-Ya idare edilen, katlanılan biridir;

-Ya görmezden gelinilen, varlığı ile yokluğu musavi olan biridir,

-Ya da gıptayla gözlenen, örnek alınan ve öncülüğüyle ilham veren biridir.

İlham verici liderler, ekiplerinin yanında olmasalar bile, onların gönüllerinde ve hayallerinde var olduklarından, etkilerini aralıksız sürdürürler. Diğerleri ise ekiplerinin başında bulunsalar bile âdeta yok hükmündedirler.

İLHAM VEREN LİDERLİĞİN EN GÜZEL ÖRNEKLERİ

İlham veren liderliğin en güzel örneklerini Peygamberlerin hayatlarında ve tasavvuf tarihinde görmek mümkündür. İnsan-ı kâmil yetiştiren Peygamberler ve mürşitler, liderliklerini sözlerinden ziyade, şahsiyet ve duruşlarıyla bağlılarının gönüllerine verdikleri ilhamlar vasıtasıyla sürdürürler.

Son dönemin büyük mürşitlerinden Mûsâ Topbaş Efendi hakkında yeğenleri Ahmed Topbaş Bey’in şu tespitleri ilham veren liderliğe güzel bir misaldir:

“Mûsâ Efendi, çok konuşmazdı. «Şunu yap bunu yapma» tarzında emir ve komut vermekten ziyade hâliyle eğitirdi. Meselâ Anadolu’ya giderdik; orada bizleri yedirirler, içirirlerdi. Dönüşte «Bu kardeşlerin yaptığını bizler yapamıyoruz» derdi. Sizin de içinizde “Neden yapamıyoruz, evimiz müsait değilse bir daire tutar misafirhane yaparız” şeklinde hemen bir çözüm oluşurdu. İşte İstanbul’da misafirhane açılma hâdisesi Mûsâ Efendinin “Bu kardeşlerimiz için bir şey yapamıyoruz” tespitinden çıkmıştır. Erenköy’de oturduğum dairenin yanı nasip oldu ve orası misafirhane oldu. Yani «Tut bir daire de orayı misafirhane yap» demezdi. Fakat iş, mânen öyle bir noktaya gelirdi ki, sizde böyle bir düşünce hâsıl olurdu. Kendisi de ondan çok memnun kalırlardı. İşler böyle hâl transferiyle olurdu âdeta”.

Yine sevenlerinden Mehmet Haydaroğlu Bey anlatıyor: “Bir ara muhterem Mûsâ Efendi’yi ziyarete gittim. O zamanlar sigara kullanıyordum. Hem de

aşırı derecede tiryakisi idim. Ziyaret sonrasında fakire bir gül esansı hediye ettiler. Onun yanından ayrıldıktan sonra kendi kendime:

«Sen bu sigara kokunla bu büyüklere eziyet ediyorsun! Gül kokulu insanların yanına böyle gitmeye utanmıyor musun?» tarzında içten içe konuşmaya başladım. Bu duygu zihnimi o kadar meşgul etti ki, sonunda sigara içmemeye karar verdim. Kimse benim sigarayı bırakabileceğime ihtimal bile vermiyordu. Çok zorluk çektim; ancak o günden sonra da bir daha sigarayı ağzıma almadım. Şunu ifade edeyim ki, bu zatların irşadı işte böyle çoğu zaman sözden ziyade hâl yoluyla gerçekleşiyor.”

İlham veren liderlikte iletişimi sağlayan vasıta, muhabbet, hürmet ve saygıdan oluşan ve gıptaya dönüşen hususi bir bağ/rabıtadır. Hangi liderlik türü olursa olsun, böyle bir bağ oluşmuş ise orada ilham veren liderlik başlamış demektir.

İlham veren liderlerin belli başlı özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • İyi yetişmişlerdir. Üzerine aldıkları işleri en güzel bir tarzda yapmanın bilgisine ve becerisine sahiptirler.
  • Dirâyet ve organizasyon yönleri güçlüdür. Her şeyi kendileri yapmak gibi bir hevesten uzak oldukları için yorgunluk ve işin altında ezilmek gibi haller kendilerinde görülmez. Etrafında bulunanları istidatlarına göre vazifelendirmesini bilirler.
  • Adâlet ve haklara riâyet konusunda hassastırlar.
  • Sözlerinde dururlar. Tutarlıdırlar. Her halleriyle güven telkin ederler.
  • Sevgi, şefkat ve ihsan ehlidirler. Ben merkezli bir hayattan uzak, diğerkâm bir şahsiyet sergilerler.
  • Muhatapları nazarında, kendilerinin gelişip büyümesini gönülden arzulayan bir öncü insan olarak kabul edilirler.

MANEVİ İLETİŞİMİN ŞARTI

İlham veren liderler, muhataplarının iyi bir alıcı olmalarını temin noktasında ilk hareket noktasını oluştururlar. Yani muhabbet, şefkat, olumlu düşünme ve yetiştirme hırsı, bir bakıma muhatabın ilham alıcılarını açma anahtarlarıdır. Elbette muhatabın bu güzel yaklaşıma aynı şekilde karşılık vermesi de manevî iletişimin olmazsa olmaz önemli bir şartıdır. Bu yönüyle de liderlerden istifade, istidat ve istekle doğru orantılıdır.

Kaynak: Dr. Adem Ergül, Şahsiyet Dili ve Geliştiren Liderlik, Erkam Yayınları

ŞAHSİYET DİLİ VE GELİŞTİREN LİDERLİK

https://www.islamveihsan.com/sahsiyet-dili-ve-gelistiren-liderlik.html

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.