İki Mühim Nîmet

Bizler Kureyş sûresinde hatırlatılan altyapının mevcut olduğu bir vasatta Allah’a kul olmanın icaplarını geniş anlamda düşünmek durumundayız. Burada emredilen kulluğun sadece farz olan ibadetlerin îfâsından ibaret olmadığı bilinciyle hareket etmekle mükellefiz.

Bugün, Kureyş sûresini yeniden okuyalım istiyorum. Şöyle buyruluyor: “(Eğer Allah’ın başka nimetlerinden dolayı O’na kulluk etmiyorlarsa hiç değilse, güven sağlayıp) Kureyş’e kolaylaştırdığı için, onlara kış ve yaz yolculuğunu kolaylaştırdığı için şu Beyt’in Rabbine kulluk etsinler. O (Rab) ki, onları yedirip açlıktan kurtardı ve korkudan emniyette kıldı.”1

Bu sûre-i celîle vesilesiyle özelde Kureyş kabîlesine, genelde mü’minlere şu hatırlatılmaktadır; maişetini temin edecek şartları lütfetmesi ve kazandığını emniyet içinde sarf ederek hayatını sürdüreceği güvenliği sağlaması, bunları bahşeden yüce Allah’a layıkı vechile kulluğu gerektirir. Ve bu hamd edilmesi icap eden nimetlerin başında gelir. Çünkü yüce dînimiz, temel ihtiyaçları karşılanarak emniyet içinde yaşama ve istediği yere seyahat edebilme özgürlüğünü insan hayatının vazgeçilmezleri olarak tespit eder. Böylece, fikrî gelişmelerle manevî inkişâfın bu temel ihtiyaçların karşılanmasından sonra neşv ü nema bulacağına işaret etmiş olur. Nitekim Cenab-ı Hak Kureyş toplumuna kulluk mükellefiyetlerini, yukarıda bahsi geçen nîmetleri lütfettiğini hatırlattıktan sonra bildirmiştir. Çünkü insanlar, ancak asgarî şartların sağlanmış olmasından sonra inancın gereğini yaşamaya çalışmakta; devraldığı kültürel mirası geliştirme yönünde adımlar atmayı düşünmekte ve yeni fikirler üretme gibi zihnî birikim, kalbî yoğunlaşma gerektiren faaliyetlere yönelmektedir.

Öncelikle şunu belirtelim; bizler Kureyş sûresinde hatırlatılan altyapının mevcut olduğu bir vasatta Allah’a kul olmanın icaplarını geniş anlamda düşünmek durumundayız. Burada emredilen kulluğun sadece farz olan ibadetlerin îfâsından ibaret olmadığı bilinciyle hareket etmekle mükellefiz. Mesela huzur ve emniyetin değerini bilmek gibi; bunun muhafazasından kendini sorumlu hissetmek gibi; birlik ve beraberliği bozmaya yönelik tuzaklara karşı uyanık olmak gibi; gönül coğrafyamızdaki dîn kardeşlerimiz için ne yapabilirim diye dertlenmek gibi…

İNSAN VASITAYI GAYE ZANNETTİĞİ ANDA YOLUNU ŞAŞIRMAYA BAŞLIYOR

Bununla birlikte, emniyet ve refahın temin edilmiş olmasının nihaî gaye olmadığını, bilakis bunların huzurlu bir ibadet ve kulluk hayatını ikmal eden vasıtalar olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü insan, vasıtayı gaye zannettiği anda yolunu şaşırmaya başlıyor. Nail olduğu nimetler onu şımartıyor. Neticede, var oluş gayesinin kulluk ve ibadet olduğunu unutmaya başlıyor.

Kureyş sûresi, bollukla imtihan olunan günümüz insanına, kulluğun ağır fakat bir o kadar da şerefli olan sorumluluğunu hatırlatıyor. Hepsinden önemlisi, müreffeh ve emniyetli bir cemiyet hayatını ancak, “kulluk bilinci”ni canlı tutarak tesis edebileceğimize işaret ediyor ki, bugün yeniden hatırlanması gereken şey budur. Yani İslâm’ın huzurlu bir cemiyet hayatının bânisi ve devamının sigortası olduğunu göstermek gibi bir sorumluluğumuz var.

Gerçek şu ki, İslâm zulmü men ediyor; “maruf” adı altında ifadesini bulan bütün iyilikleri emrediyor; “münker” kelimesiyle özetlenen bütün kötülükleri yasaklıyor; birlik ve beraberliği teşvik ediyor; bencilliği kerih görüyor. Ve bütün bunları tamamlayan erdemlerle kardeşlik üzerine kurulup adaletle işleyen seviyeli bir toplum hayatını öngörüyor.

İLAHİ NİMETLER

Bizim güzel dînimiz, insan onuruna değer veriyor. Kur’ân-ı Kerîm’de “Haksız yere cana kıymak veya fitne çıkarmak bütün insanlığı öldürmek gibi günah”2 sayılıyor. “Bir mü’mini kasten öldürmenin cezası ebedî cehennemdir.”3 deniyor. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) veda hutbesinde; “Hac günleriniz, haram aylar ve Mekke-i Mükerreme nasıl mukaddes ise canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da öylece dokunulmazdır.”4 diye sesleniyor.

Evet, bize “meccânen bahşedilen ilâhî nimetleri saymakla bitiremeyiz”5 ve başımızı secdeden hiç kaldırmasak, bunlardan birinin bile şükrünü edâ edemeyiz. Biz burada sadece iki mühim nîmetin değerini hatırlayalım istedik.

Bir mecliste bu sûre-i celîlede dikkat çekilen nîmetlerden söz açılınca konuşulanlar, ülkemizde misafir olarak bulunan Suriyeli bir kardeşimizin dikkatini çekti. Biz de dilimiz döndüğü kadarıyla burada hatırlatılanları özetlemeye çalıştık. Kendisi; “Bunların değerini her zaman bilmek ve korumak lâzımmış.” dedi. Ve onunla olan mülâkatımız; “Allahümme emmin hâzihi’l-bilâd dâimen (Allah’ım bu memleketi daima emniyetli kıl).” cümlesi ardınca sıralanan dualarla sona erdi.

Şimdi, bütün Akalbimizle o kardeşimizin ve onun gibilerin dualarına “Âmin!” diyoruz; değerini bilirsek nîmetlerin elimizden alınmayacağına inanıyoruz.

Dipnotlar: 1) Bkz; 106/1-4. 2) Mâide sûresi, 5/32. 3) Nisâ sûresi, 4/93. 4) Buharî, Megazî, 77. 5) Bkz; İbrahim sûresi, 14/34.

 

Kaynak: Cafer Durmuş, Altınoluk Dergisi, 368. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.