İki Cihan Saadeti

Yüzakı Dergisinin 137. sayısı çıktı.

Kök, gövde ve meyve... Gövde ve meyveden şikâyetimiz varsa, köklere nazar etmeli. Çünkü her şey köklerden geliyor. Asıllardan, temellerden.

Kökünde inkâr ve şirk olan batı medeniyetinin meyveleri olan fikir ve metotlar; mânen daima çürük, daima zehirli... Ahlâktan uzak.  İnsaniyetten uzak. Ukbâsı zaten kapkaranlık.

Ya biz? Davranışlarımız düzelmiyorsa, ahlâkımız güzelleşmiyorsa, fert ve toplum olarak bu cihanda huzur ve saâdete erişemiyorsak, âhiret saâdetinden endişeli isek, çare arayışı için gözlerimiz kalbe ve îmâna nazar etmeli. Doğru, sahih ve sağlam bir îman, güzelliklerini bütün bünyeye yansıtır.

Hak dostunun güzel teşbihiyle, gülün her zerresine yayılır, özündeki o cevher, o râyiha, o ruh...

Öz, söz ve davranış bütünlüğümüz için «âmentü»müze, temel esaslarımıza, sâbitelerimize yeniden bakalım istedik.

Gelenekten şuura... Taklitten tahkika... Hakikî îman, sahih akîde...

İKİ CİHAN SAÂDETİ

Çünkü; iki cihan saadeti ancak sahih bir îman ile; Yüce ferman: “İyi bilin ki, Allâh’ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Yûnus, 62)

Ne büyük saâdet!..

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; geçici bugünlerin, mutlaka kalıcı yarınlara dönüşeceği hakikatini idrak etmeyi, saâdetin şifresi olarak tespit etti:

“Saâdet, iki cihanı içine alan bir hakikat olduğunda mânâlı.

Bu itibarla;

Âhiret saâdetini felâket hâline getiren bir anlayış, her zaman hüsran. Âhiret saâdeti ki, dünya saâdetinden daha mühim.”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «O’nun Muhteşem Ahlâkı» başlıklı makaleler dizisinde, Fahr-i Kâinat Efendimiz’in «Sıdkı, Emâneti ve İsmeti» mevzuunu kaleme aldı.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri köşesinde, «Kalıcı Servet Hakikî Saâdet» serlevhası altında, ibâdetlerin, kıymetlerin ve bayramların zâhiri ve bâtını üzerine bir tefekkür var.

Yazarlarımız, inanç dünyamıza zarar veren ekranlardaki din tartışmalarına tenkitler yönelttiler. Sâbitelerimizin ehemmiyetini ifade ederek, görüş farklılıklarına müsamaha çerçevesini çizdiler. Îmânın kararlılık ve irade tarafını tespit edip, mâneviyattan mahrum gençliği gelenekten şuura taşımanın yollarını teklif ettiler.

Kalbimiz îmân etse de, nefsimizi ikrâr ettirmek güç. Onunla mücadelenin esasları dosyamızda... Gerçek inancın, korku ve hüzünlerden bu cihanda da kurtardığına dair güzel hâtıralar dosyamızda...

Elvedâ bahrindeki Ramazân-ı şerif ve Ramazan Bayramı; paylaşma, ikram, zekât, öşür ve diğer içtimâî vazifelerimizi de dosyamıza taşıdı. İnanıyorsak amel etmeliyiz. Âhirette cennet umuyorsak, bu dünyada fedâkârlık bize o kadar batmamalı...

Mânevî eğitim fırsatı olan yaz mevsiminin kıymetini bilme vurgusu yine gündemimizde.

Geçtiğimiz ay rahmet-i Rahmân’a yolcu ettiğimiz Muhammed Ali, Fahreddin er-Râzî, Necmeddin Kübrâ, Barbaros Hayreddin Paşa, Şeyh Gālib ve Âşık Seyrânî bu sayıdan sîmâlar...

Şiirlerde, kimliğimizin en mühim ilânı olan âmentümüz var. Kutlu mevsimin kabulü ve şimdiden bir dahakine kavuşma niyazı var. Îmanlı köklerden beslenen, lezzetli meyveler...

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.