İdlib'deki Kamplara Sığınan Siviller Kavurucu Sıcaklarla Mücadele Ediyor

Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ilinde, Beşşar Esed güçlerince zorla yerinden edilen siviller, sığındıkları derme çatma çadırlarda mevsim normallerinin oldukça üstünde seyreden sıcaklarla mücadele ediyor.

Gün içinde 43 dereceye kadar çıkan sıcaklık, çoğunluğu kadın ve çocuğun yaşadığı çadırlarda hayatı daha da zorlaştırıyor.

Sıcaklık, güneş ışığına direkt maruz kalan çadırların içinde zaman zaman 50 dereceye kadar çıkabiliyor.

Aşırı sıcaklar, kronik hastalığı olanlarda ölüm tehlikesine, çocuklarda ise çeşitli deri hastalıklarının görülmesine yol açabiliyor.

Mevsim normallerinin üstünde seyreden hava sıcaklığından bunalan çocuklar, serinlemek için çareyi ulaşabildikleri az suyu başlarından dökmekte buluyor.

"Özellikle küçük bebekler risk altında"

İdlib ilindeki Suriyeli Amerikan Medikal Topluluğu (SAMS) kurumunun hastanesinde görev yapan Doktor Ahmed Hamdam, yaptığı açıklamada, yaz aylarındaki aşırı sıcaklık nedeniyle çocukların, gıda zehirlenmesi, sıcak çarpması başta olmak üzere birçok hastalığa yakalandığını söyledi.

Çadırlarda klima veya vantilatör gibi cihazların olmadığını belirten Hamdan, "Özellikle küçük bebekler risk altında. Bağırsak enfeksiyonu, nefes darlığı ve taşikardi gibi hastalıklarla karşı karşıyalar." dedi.

İdlib'in kuzeyindeki Harbanuş bölgesindeki Riyfeyin Kampı sorumlusu Hamza Dibo da kamplarından yaşayan herkesin temel yaşam malzemelerine ihtiyacı olduğunu kaydetti.

İnsani yardım kuruluşlarının bir aileye günde 28 litre su verdiğini söyleyen Dibo, "İçmek için yeteri kadar su bulamıyoruz. Hava sıcaklığı 40 ila 42 derece." diye konuştu.

Kampta 103 ailenin yaşadığını ifade eden Dibo, "Yazın aşırı sıcak günlerde insani yardım kuruluşlarının sivillere su desteğini artırmasını talep ediyoruz. Sıcak günlerde çadırlardan ve ağaçların gölgesinden başka koruncak yerimiz yok." ifadelerini kullandı.

Dibo,"Yüksek sıcaklık nedeniyle başta zehirlenme olmak üzere bazı hastalıklara yakalanan çok sayıda çocuğu hastaneye kaldırdık." dedi.

Kampta kalan İbrahim Rahmun da "Aşırı sıcaklık nedeniyle kamp sakinleri, ishal, bademcik iltihabı, bağırsak iltihabı ve göğüs enfeksiyonu gibi birçok hastalığa yakalanıyor." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.