İbadetin Toplumsal Faydaları Nelerdir?

İbadetlerin toplumsal etkileri ve faydaları nelerdir? ibadet sadece ferdi midir?

Dînimizde ibâdetler sadece ferdî değildir. Ailevî ve içtimâî vazifeler de vardır. Bedenî ibâdetler yanında mâlî ibâdetler de vardır.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashâbına sık sık sorardı;

“Bugün bir yetim başı okşadınız mı?”

Yani yetimin maddî ve mânevî ihtiyaçlarına bir katkıda bulundunuz mu?

“Bugün Allah için bir hasta ziyaretinde bulundunuz mu?”

“Bugün bir cenâze teşyiinde bulundunuz mu?” (Bkz. Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 12)

Bütün bunları gerçekleştirebilmek için de, ömrü fâsılasız şekilde, hasenât ile doldurmak zarûrî. Âyet-i kerîmede buyurulduğu gibi:

فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْ وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ

“Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (el-İnşirâh, 7-8)

Bir hayır işini bitirdin, diğer hayır işine koş. Böylece hayatının her sahasını İslâm ile âbâd eyle!.. Vîrâne olmaktan kurtar!

Dâimâ kuyumcu terazisi hassâsiyetiyle; kazancını, günlük yaşayışını, evdeki, iş yerindeki hâlini, insanlarla münasebetlerini değerlendir.

–Benim kazancım nasıl? İçinde şüpheli bir şey var mı?

–Bir dükkânı kiraya verdim. Onu ehil bir kimseye mi verdim, yanlış iş yapan bir kişiye mi kiraya verdim?

–Hak-hukuka dikkat ettim mi? Maiyyetimde çalışan kişilerin, haklarını verdim mi? Alın terlerini helâl ettirdim mi?

–Mîrasta bir hak yedim mi? Bir aile büyüğü veya ferdi vefat ettiğinde, ehil bir fıkıh âlimine; «Bu meselede ilâhî tâlimat nedir?» diye sordum mu?

–Eğer haksızlık yaptıysan, İslâmî usûle riâyet etmediysen kıyâmette onun hesabı var. Dünyada da haramlar gönle zehir saçar, ibâdet zevkini kurutur. Hattâ kabulüne mâni olur.

Hadîs-i şerifte hulâseten şöyle buyurulur:

“Kazancı haram bir kişi hacca gelir; «Lebbeyk!» der fakat ona; «Lâ lebbeyk! / Sen reddedildin!» denir.” (Bkz. Heysemî, III, 209-210)

Onun için lokmaların helâliyeti husûsunda mîras hukukuna çok dikkat etmek lâzım.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş,Yüzakı Dergisi, Yıl: 2019 Ay: Haziran, Sayı: 172

İslam ve İhsan

İBADETİN KABÛLÜNÜN DELİLİ

İbadetin Kabûlünün Delili

İNFAKIN TOPLUMSAL FAYDALARI

İnfakın Toplumsal Faydaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.