Hz. Muhayrık’ın (r.a.) Hidayet ve Şehadeti

Medine Yahudilerinin ileri gelenlerinden biri olan Hz. Muhayrık’ın (r.a.) İslam’la şereflenişi ve şehadetinin ardından, Peygamber Efendimiz tarafından mazhar olduğu övgü.

Medine’de Muhayrık namında hem ehl-i ilim ve fazilet ve hem de gayet zengin bir Yahudi var idi.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in Kütüb-i Semaviye’de mezkûr olan Nebiyyi âhir zaman olduğuna inanmış idi. Fakat, birden bire kendi dindaşlarından ayrılıp da İslâmı’nı izhar edemiyordu.

ONUN ŞERİATI SİZİNKİNİ NESH ETTİ

Uhud Gazası günü diğer, rüesâ-yı Yehûdun yanına gidip “Kütüb-i Semaviye’ye nazaran bu gün Uhud’da cenk ve cihad eden zat-ı şerifin Nebiy-yi âhir zaman olduğuna şübhe yoktur. Ona yardım etmek üzerimize farzdır” demiş ise de Yahûdiler de “Bugün Yevm-i Sebt’tir (Cumartesi’dir) bu işe yapışamayız. Muharebeye nasıl gidelim?” demişler. Muhayrık da “Onun şeriatı, Yevm-i Sebt’i nesh etti. Kalkın gidelim” O Nebiy-yi zîşâna yardım edelim” demiş ise de dinlememişlerdi.

YAHUDİ MİLLETİNİN HAYIRLISI

Muhayrık dayanamayıp İslâm’ını ilan ederek, huzur-ı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi “Ya Resûlallah! Eğer ben şehit olur isem malımın cümlesini cihat yoluna sarf et” diye vasiyet etti. Sonra kendisi müşriklerle harb etmek üzere ortaya çıktı. Ve merdâne cenk ederek şehit olup dâr-ı cennete kavuştu. İşte onun hakkında Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem “Muhayrık Yahudi milletinin hayırlısıdır” buyurdu. Radıyallahu anh.

Kaynak: Sadık Dana, İslam Kahramanları 1, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

UHUD SAVAŞI

Uhud Savaşı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.