Hz. Ali (r.a.) Hakkındaki Hadis-i Şerifler

Hz. Ali (r.a.) hakkındaki hadis-i şerifler hangileri? İşte Peygamber Efendimizin, Hz. Ali (r.a.) hakkındaki övgü dolu hadis-i şeriflerinden bir demet…

Hz. Ali, Hicret’ten yaklaşık 22 sene önce milâdî 600 yılında Mekke-i Mükerreme’de doğmuştur. Kaʻbe’nin içinde doğduğu nakledilir. (Hâkim, Müstedrek, III, 550/6044.) Peygamber Efendimiz’in amcasının oğlu, damadı ve dördüncü halifesidir. Babası Ebû Tâlib, annesi Fâtıma bint-i Esed, dedesi Abdulmuttalip’tir.

Peygamber Efendimizin, Hazreti Ali (r.a.) hakkındaki övgü dolu hadis-i şerifleri...

ALİ (R.A.) BANA HARUN’UN (A.S.) MUSA’YA (A.S.) OLAN MEVKİİ MESABESİNDEDİR

Ebû Abdurrahman (r.a.) anlatıyor: Hazreti Ali ile beraber Sıffîn savaşında bulundum. Kendisine bir şey olmaması için yanına iki adam vermişdik. Fırsat bulur bulmaz, karşı tarafın üzerine hücum etdiği zaman, kılıcı al kana boyanıncaya kadar savaştı, sonra döndü ve “Beni mazur görün, kılıcımın ağzı körelinceye kağ dar dönmemeye yemin etmiştim” dedi. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdular: “Ey Ali! Sen bana Harun’un Musa’ya olan mevkiindesin. O kadar var ki benden sonra hiç bir peygamber yoktur.” (Esmâ r.a.)

“Kardeşlerimin en hayırlısı Ali’dir. Amcalarımın da en hayırlısı Hamza’dır.” (Abbas bin Rebia)

“Cenâb-ı Allah, Hazret-i İbrahim’i dost edindiği gibi beni de dost edindi. Cennette benim köşkümle İbrahim’in köşkü karşı karşıyadır. Ebû Talib’in oğlu Ali’nin köşkü ise, İbrahim’in köşkü ile benim köşküm arasındadır. Ey iki dost arasında bulunan sevgili.” (Huzeyfe radıyallahu anh)

ALİ (R.A.) İLMİN KAPISIDIR

“Ali ilmin kapısıdır ve benden sonra, Allah’tan getirdiğimi ümmetime beyan edendir. Onu sevmek imandır, ama buğz etmek nifakdır. Ve kendisine bakmak şefkattir.” (Ebû Zer r.a.)

“Ey Ali! Cenazemi sen yıkayacaksın, borcumu ödeyeceksin, mezarıma beni koyup sen örteceksin. Zimmetimi sen îfâ edeceksin ve sen dünya ve ahirette sancağımın sahibisin.” (Ebû Said r.a.)

"Gerçekten bu bana ilk iman edendir ve o kıyamet gününde evvela benimle musafaha edendir. O Sıddık-ı Ekberdir. Şu da ümmetimin Faruk’udur. Hak ile batılın arasını ayırır. Bu ise (Hazret-i Ali) mü’minlerin reisidir.” (Selman r.a.’dan)

“Nefsim, kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki ben Kur’an’ın indirilişi üzerine müşriklerle savaştığım gibi içinizde bir adam da benden sonra Kur’an’ın te’vili üzerinde insanlarla çarpışacaktır.” İnsanlar: Allah’dan başka hiçbir ilâh olmadığına şehâdet edecekler de onları öldürmek insanlara büyük bir hadise olacaktır. Hatta Allahü Teâlâ’nın velîsini (Hazret-i Ali’yi) süngüleyecekler ve Musa geminin (Hızır aleyhisselam tarafından) delinme işine, çocuğun (öldürülme) işine ve duvarın (düzeltilme) işine kızdığı gibi onun yaptığı işe kızacaklardır. Bunların hepsi Allahü Teâlâ’nın rızasıdır.” (Ebû Zer r.a.’dan)

İslam ve İhsan

HZ. MUHAMMED (S.A.V.) KİMDİR?

Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir?

HZ. ALİ (R.A.) KİMDİR?

Hz. Ali (r.a.) Kimdir?

HZ. ALİ'NİN (R.A.) DUALARI

Hz. Ali'nin (r.a.) Duaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • selamun aleyküm. yazı da geçen aşağıda yer verdiğim hadisi şerif'in tam kaynağına nereden ulaşabilirim? yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.

    “Cenâb-ı Allah, Hazret-i İbrahim’i dost edindiği gibi beni de dost edindi. Cennette benim köşkümle İbrahim’in köşkü karşı karşıyadır. Ebû Talib’in oğlu Ali’nin köşkü ise, İbrahim’in köşkü ile benim köşküm arasındadır. Ey iki dost arasında bulunan sevgili.” (Huzeyfe radıyallahu anh)

    • “Cenab-ı Allah, Hz. İbrahim’i dost edindiği gibi beni de dost edindi. Cennette benim köşkümle İbrahim’in köşkü karşı karşıyadır. Ebu Tâlib’in oğlu Hz. Ali’nin köşkü ise, Hz. İbrahim’in köşkü ile Benim köşküm arasındadır. Ey iki dost arasında bulunan sevgili (Ali) dir. ((76) Huzeyfe (r.a.)'den 76- Suyuti, Camiu’l- Kebir.)

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.