Huneyn Nerede?

Huneyn, su kaynaklarından mahrum, çöllerden oluşan bir vadi olup şöhretini Kur’ân-ı Kerîm'de adından bahsedilen iki gazveden birisi (diğeri Bedir) olmasından almıştır. Hevâzin Gazvesi adı da verilen bu savaşın meydana geldiği alan bugün Mekke’ye 60 km. uzaklıkta ve Seylülkebîr ile Sadr adlı iki vadiyi birleştiren 5 km. uzunluğunda bir vadidir.

Mekke ile Necid arasında ve güneyde Yemen'e kadar uzanan bölgede yayılmış olan Hevâzinliler Mekke fethi öncesinde Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in büyük bir ordu ile Medine'den ayrıldığını haber alınca bu hareketin kendilerine karşı olabileceğini düşünerek savaş ha-zırlıklarına başlamışlardı. Mekke'nin fethinden sonra Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Tâif yolu üzerindeki Nahle’de bulunan Uzzâ putunu yıktırması üzerine kendi putları Lât'ın da tahrip edileceğinden korkan ve bütün mal varlığıyla birlikte Evtâs’ta toplanan Hevâzin kabilesinin önemli bir kolu olan Sakifliler de onlara katıldılar.

Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Mekke'nin fethinden 17 gün sonra 12.000 kişilik bir orduyla yola çıktı. Huneyn vadisinde pusu kuran Hevâzinliler'in Evtâs'a yöne-len müslümanların Hâlid b. Velîd kumandasındaki öncü birliğini oka tutmasıyla savaş başladı. Havanın henüz aydınlanmaması sebebiyle düşmanın yerini tesbit etmenin zorluğu yanında ürken hayvanların yol açtığı karışıklık ve panik, öncü birliğin dağılmasına, merkezdeki birliklerin de düzensiz bir şekilde geri çekilmesine sebep oldu. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in etrafında çok az sayıda asker kaldı. Dağılan İslâm ordusu Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in uyarısı ile kısa zamanda toparlanarak çetin bir savaşın ardından Hevâzinliler'i he-zimete uğrattı. Kur’ân-ı Kerîm’de başlangıçtaki bozgunun sebebi olarak bazı müslümanların sayı bakımından kendilerini üstün görüp ve böbürlenmeleri gösterilmiş, fakat acı tecrübeden sonra Allah'ın mânevî desteğiyle zaferin kazanıldığı ifade edilmiştir (et-Tevbe 9/25-26).

Huneyn Gazvesi öncesi ve sonrasında Hevâzin kabilesinin çekildiği Karnülmenâzil ve Karnüssa'lebe’ye sınır olan, kuyular ile evlerin bulunduğu Evtâs vadisi Mekke-Tâif otobanının 80. kilometresinde yer almaktadır.

Huneyn Gazvesi'nde hezimete uğrayan Hevâzinli müşriklerin Evtâs ve Tâif'e çekilerek yeniden savaş hazırlıkları yaptıklarını haber alan Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Ebû Âmir el-Eş'arî kumandasında bir birliği Evtâs'a gönderdi; kendisi de Tâif’e hareket etti. Evtâs’ta müşriklerle karşı karşıya gelerek kahramanca savaşan Ebû Âmir yaralanıp şehid olacağını anlayınca kumandayı yeğeni Ebû Mûsâ el-Eş'arî'ye bıraktı. Ebû Mûsâ ve beraberindekiler Hevâzinliler'e üstünlük sağlayarak Medine’ye döndü ve her iki kumandan Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in duasına mazhar oldu.

Kaynak: Diyanet İşleri Kutsal Topraklar Rehberi

İslam ve İhsan

HUNEYN SAVAŞI

Huneyn Savaşı

HUNEYN SAVAŞI’NDAN ÇIKARILACAK DERSLER

Huneyn Savaşı’ndan Çıkarılacak Dersler

HUNEYN GAZVESİ NASIL GERÇEKLEŞMİŞTİR ?

Huneyn Gazvesi Nasıl Gerçekleşmiştir ?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.