Hazret-i Ali ve Fatıma Validemiz Hakkında Nazil Olan Ayet

Hazret-i Ali ve Fatıma Validemiz hakkında ayet inmesine vesile olan amelleri hangisidir?

“Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.” (el-İnsân, 8)

Demek ki îsâr, bir ferâgat. Cenâb-ı Hakk’ın merhametinden bir hisse alabilmek… Kalpte o merhametten, Cenâb-ı Hakk’ın “Rahmân” “Rahîm” esmâsından bir tecellî olabilmesi.

Bu âyet, rivâyete göre Hazret-i Ali ve Fâtıma Vâlidemiz hakkında indi.

Hazret-i Fatıma Vâlidemiz, bir hazîra, yahut bir yemek yaptı. İlk başta bir yoksul geldi. “Lillah!” dedi, “Allah için ver!” dedi. Tamamını verdiler.

Arkadan bir yetim geldi, o da “Lillah!” dedi. Ona da tamamını verdiler.

Esir geldi, ona da tamamını verdiler.

Bir rivâyette de iftar edecekleri bu ekmeği verdiler. Su ile oruca devam ettiler. (Bkz. Vâhıdî, Esbâbu Nüzûl, s. 470)

Verirken de ne dediler?

“Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz.” dediler. “Sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekleriz.” (Bkz. el-İnsân, 9) dediler. Biz buna muhtacız, dediler. Biz size vermeye muhtacız, dediler. Çünkü, dediler:

عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا

“O sert, belalı, musibetli gün… Zor gün… O günde Rabbimiz’in azabına uğramaktan korkarız, derler.” (Bkz. el-İnsân, 10)

Fedâkarlık cennetleri kapımıza getirir.

“İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.” (el-İnsân, 11)

Kaynak: osmannuritopbas.com

İslam ve İhsan

HZ. ALİ (R.A.) KİMDİR?

Hz. Ali (r.a.) Kimdir?

HZ. FATIMA (R.A.) KİMDİR?

Hz. Fatıma (r.a.) Kimdir?

HZ. ALİ İLE HZ. FATIMA (R.A.) NASIL EVLENDİ?

Hz. Ali İle Hz. Fatıma (r.a.) Nasıl Evlendi?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.