Hayvan Hakları ile İlgili Hadisler

Hayvan hakları ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) hayvan hakları hakkındaki bazı hadisleri...

Peygamber (sallâllahu aleyhi ve sellem) Efendimizin hayvan hakları ile ilgili bazı hadis-i şerifleri.

Abdullah b. Amr’dan (radıyallahu anh) nakledildiğine göre, Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hiçbir kişi yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!” (Nesâî, Sayd, 34)

***

Sehl b. Hanzaliyye’den (radıyallahu anh) nakledildiğine göre,

Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem) açlıktan karnı sırtına yapışmış bir deveye rastladı ve “Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkun. Onlara (binmeye) elverişli hâllerinde binin ve (yenmeye) elverişli hâllerinde onları yiyin.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 44)

***

Ebû Hüreyre’den (radıyallahu anh) nakledildiğine göre, Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır.” (Buhârî, Müsâkât, 9; Müslim, Selâm, 153)

***

İbn Abbâs’tan (radıyallahu anh) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sallâllahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hiçbir canlıyı hedef edinmeyin!” (Müslim, Sayd, 58)

***

İbn Abbâs (radıyallahu anh) şöyle demiştir:

“Resûlullah, hayvanları birbirleriyle dövüştürmeyi yasakladı.” (Tirmizî Cihâd, 30; Ebû Dâvûd, Cihâd, 51)

***

Ebû Vâkıd (radıyallahu anh) şöyle anlatıyor:

“Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem) Medîne’ye geldiği zaman, Medîneliler, diri olan devenin hörgücünü kesiyor, koyunların da butlarından koparıp yiyorlardı. Bu durumu gören Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem):

«–Hayvan diri iken ondan kesilen bir şey meyte (leş) hükmündedir, yenilmez.» buyurdular.” (Tirmizî, Sayd, 12/1480)

***

Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurdular:

“Kim bir serçeyi boş yere, sırf eğlence olsun diye öldürürse, kıyâmet günü o serçe feryâd ederek Allâh’a şöyle seslenir:

«–Ey Rabb’im! Falan kişi beni gereksiz yere öldürdü, herhangi bir fayda için öldürmedi».” (Nesâî, Dahâyâ, 42)

***

Sevâde bin Rebî (radıyallahu anh) nakleder:

“Peygamber Efendimizin huzûr-i âlîlerine çıkıp bir şeyler istedim. Bana birkaç tane (3 ile 10 arasında) deve verilmesini söyledi. Sonra da şu tavsiyede bulundu:

«–Evine döndüğün zaman hâne halkına söyle, hayvanlara iyi baksınlar, yemlerini güzelce versinler! Yine onlara tırnaklarını kesmelerini emret ki hayvanları sağarken memelerini incitip yaralamasınlar!» (Ahmed, III, 484; Heysemî, V, 168, 259, VIII, 196)

***

Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem) koyun sağan bir şahsa rastlamışlardı. Ona:

“–Ey filân! Hayvanı sağdığında yavrusu için de süt bırak!” buyurdular. (Heysemî, VIII, 196)

***

Bir gün Allah Resûlü (sallâllahu aleyhi ve sellem) Ensâr’dan bir kimsenin bahçesine uğramış, orada bir deve görmüştü. Deve, Peygamber (sallâllahu aleyhi ve sellem) Efendimizi görünce inledi ve gözlerinden yaşlar aktı. Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem), devenin yanına gitti, kulaklarının arkasını şefkatle okşadı. Deve sâkinleşti. Bunun üzerine Efendimiz (sallâllahu aleyhi ve sellem):

“–Bu deve kimindir?” diye sordu. Medîneli bir delikanlı yaklaştı ve:

“–Bu deve benimdir ey Allâh’ın Resûlü!” dedi. Fahr-i Kâinât Efendimiz:

“–Sana lûtfettiği şu hayvan hakkında Allah’tan korkmuyor musun? O senin, kendisini aç bıraktığını ve çok yorduğunu bana şikâyet ediyor.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 44/2549)

İslam ve İhsan

İSLAM'DA HAYVAN HAKLARI

İslam'da Hayvan Hakları

HAYVANA EZİYET İSLAM AHLAKINA SIĞMAZ

Hayvana Eziyet İslam Ahlakına Sığmaz

PEYGAMBERİMİZİN HAYVANLARA ŞEFKAT VE MERHAMETİ

Peygamberimizin Hayvanlara Şefkat ve Merhameti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.