Hapşırınca Neden “Elhamdülillah” Deriz?

Hapşırınca çok yaşa demek günah mıdır? Hapşırınca neden “Elhamdülillah” deriz? İşte cevabı...

Hapşırma normal bir düzeyde yerine getirildiğinde faydalı olmakla birlikte eğer dışa verilmeyip tutulursa çok ciddi problemler olabilir. Mesela ani bir kalp krizi geçirebilir ya da şah damarı ve akciğerler aşırı basınçtan patlayabilir ve ya beyne giden damarların tıkanması sonucu kişi o anda felç geçirebilir.

Hapşırma esnasında gözlerin kapanması da insanoğlu için eşsiz bir nimettir. Şayet kapanmasa gözlerimiz yuvalarından fırlar ve kör olabilirdik.

HAPŞIRINCA NE DERİZ?

Hapşırınca “Elhamdülillah” demek peygamber efendimizin tavsiyesidir.

“Sizden biriniz aksırdığı zaman “elhamdülillah” desin.” (Buhari)

“Aksırınca “elhamdülillah” diyen göz ağrısı görmez.”(Taberani)

“Aksırınca “elhamdülillah” demek her derde şifadır.”(Hakim)

Hapşırmanın vücudumuza verdiği ferahlığa, hapşırma esnasında hayat organımız kalbimizin bir anlık durup tekrar çalışmasına ve tıbbi yönden bahsedeceğimiz nice faydalara karşı rabbimize şükrediyor, “elhamdülillah” diyoruz.

Peygamber Efendimiz hapşırınca hamdetmenin önemini ısrarla vurgulamış ve demeyi unutunca hatırlatılmasını bir vazife saymıştır. “Aksıran hamdetmemişse hatırlatmak için elhamdülillah de çünkü aksıranın hamdetmesi her derde devadır.” (Deylemi)

HAPŞIRMANIN EDEPLERİ

Hapşırma esnasında etrafa gürültülü bir ses ve tükürük yayılabilir. Bunun için hapşıran kimsenin ağzını eliyle veya herhangi bir şeyle kapatması hem sağlığa hem de edebe uygun bir davranıştır.

Ebu hureyre’den mervidir ki;

“Resûlullah efendimiz aksırdığı vakit elini veya mendilini mübarek ağzının üstünde tutar, onunla sesini alçaltmaya çalışır veya ağzını yummaya çalışırdı.” (Tirmizi)

Yine selamlaşma adabında olduğu gibi nasıl bir kadın haram olan erkekle selamlaşmıyorsa ona karşı teşmitte de bulunamaz.

HAPŞIRMAK BÜYÜK NİMET

Bilim adamlarınca hapşırmak, burun zarının ve nefes verme kaslarının sarsıntılı bir hareketiyle havayı bir anda ağızdan ve burundan atma ameliyesidir.

Özel Bahar Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Metin Gürbüz vücudun doğal refleksi olan hapşırma sırasında ağızdan çıkan havanın hızının çok yüksek olduğunu kaydetti. Bu hızın vücutta oluşan yüksek basınçtan kaynaklandığını belirten uzman Metin Gürbüz “Hapşırırken karın bölgesi ve beyin ağırlıklı olmak üzere vücutta büyük bir basınç ortaya çıkar. Bu basınç nedeniyle kalp damarlarına yoğun kan gider. Basınç nedeniyle bayılmalar hatta hapşırığın tutulması halinde çok ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Ancak kalp uzmanları sağlıklı kalp için hapşırığı sever. Tansiyon hastalığı ve bayılma tehlikesi olmayan kişiler hapşırıkla sağlıklı bir kalbe sahip olabilirler.

Hapşırırken verilen havanın ve içindeki partiküllerin çıkış hızının yaklaşık 140 km/s olduğunu söyleyen uzman Metin Gürbüz kişinin hapşırdığı zaman beyin damarlarının genişlediğini, gözyaşı ve sinüs kanallarının açıldığını, kalp damarlarının genişlediğini, akciğerlerde normal solunumla atılamayan rezidüel(ölü) havanın dışarı atıldığını söyledi. Kardiyoloji uzmanı Gürbüz “Kalbin diyastol(gevşeme) sonu dinlenme süresi artar. Bir anlamda kalp milisaniyeler düzeyinde durur ve tekrar çalışmaya başlar.”

Hapşırma esnasında bazı zararlı toksinler dışarı atılır, böylece vücut rahatlar.

HAPŞIRANA "ÇOK YAŞA" DENİR Mİ?

Hapşırana "çok yaşa" demek bunun karşılığı olarak da "sen de gör" gibi ifadeler kullanmak hapşırıldığında kalbin bir an durması gerçeğine dayanır. Hatta eski zamanlarda hapşırıldığında ruhun bedenden dışarı çıktığına inanılırdı. Gerçekten kalbin kısa bir süre durduğu günümüzde de ispatlandığından bizler kalbin tekrar çalışmasına "çok yaşa" gibi ifadeler kullansak da bu gibi ifadeler mana yönünden zayıftır. Bunun yerine kalbimiz tekrar eskisi gibi çalıştığı için "elhamdülillah" demeli ve Rabbimize hamdetmeliyiz. Nitekim hadisi şeriflerde de bu şekilde geçmektedir:

“Sizden biriniz aksırdığı zaman "elhamdülillah" desin. Kardeşi veya arkadaşı da ona "Yerhamükallah" (Allah sana merhamet etsin) diye karşılıkta bulunsun. Aksıran buna karşılık “yehdina ve yehdikümüllah” (Allah’ın hidayeti sizin ve bizim üzerimize olsun) desin.”(Ebu Davut)

“Aksıranı teşmit etmek(karşılamak) diş ve kulak ağrısından korur.”

Teşmit aksırana Yerhamükallah diye karşılık vermektir.

“Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarından biri de aksırıp elhamdülillah diyene Yerhamükallah demektir.” (Buhari)

Kaynak: Asude Usluer Uğurlu, Genç Dergi

İslam ve İhsan

HAPŞIRINCA OKUNACAK DUA

Hapşırınca Okunacak Dua

HAPŞIRMAK / AKSIRMAK İLE İLGİLİ HADİSLER

Hapşırmak / Aksırmak ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.