
Hamlıktan Kurtulmanın Yolu
Hamlıktan kurtulmanın yolu nedir? Şeyh Sâdî Hazretleri'nin “Öd ağacı tek başına güzel kokmaz. Ancak ateşin üzerine konulunca amber gibi kokar.” demesinin hikmeti nedir?
Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:
“Öd ağacı tek başına güzel kokmaz. Ancak ateşin üzerine konulunca amber gibi kokar.”
Zorluklar, iptilâlar, meşakkatler, bazı istîdatların ortaya çıkmasına, kâbiliyetlerin inkişâfına, şahsiyetin olgunlaşmasına vesîledir. Yani hamlıktan kurtulmak, çile ateşinde pişmekle mümkündür.
Denizle karanın birleştiği sahillerde bazı taşlar vardır. Dalgalar tarafından asırlardır dövüle dövüle pürüzlerinden arınmış, ayrıca granit gibi de sertleşmişlerdir. Artık kolay kolay kırılmazlar.
“Hakîkat, yumruklandıkça kuvvetlenir.” denildiği gibi, insan da çile ve meşakkatlere tahammül edebildiği ölçüde, mânen metânet ve mukâvemet kazanır.
Bunun en büyük misâli, peygamberlerdir. Cenâb-ı Hakk’ın en sevgili kulları olan peygamberler, en ağır çilelerle imtihan edilmişlerdir.
Meselâ zâhiren en rahat bir dünya hayatı yaşadığı düşünülen peygamber, Hazret-i Süleyman -aleyhisselâm-ʼdır. Onu dahî Cenâb-ı Hak ağır bir imtihandan geçirdi, tahtında ölü bir ceset gibi bıraktı.
Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- yetiştiği saray hayatının ardından, Medyen çöllerinde garip ve yalnız bırakıldı.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“…Allah yolunda hiç kimsenin görmediği eziyetlere mâruz kaldım…” buyurdu. (Tirmizî, Kıyâmet, 34/2472)
Velhâsıl peygamberler, evliyâullah ve -mânevî derecelerine göre- sâlih müʼminlerin hayatları, hep çileler içinde geçmiştir. Zira bu imtihanlar, nefislerin tezkiyesine, derecelerin terfîine, kalbî hayatın terakkîsine vesîledir.
Mevlânâ Hazretleri ne güzel buyurur:
“Her zahmete kızmakta, öfkelenmektesin. Her terbiyesize kin gütmektesin. Peki ama cilâlanmadan nasıl ayna olacaksın?..”
“Ay geceden ürkmediği, karanlıklardan kaçmadığı içindir ki nurlandı, ışık saçmaya başladı. Gül de o güzel kokuyu, diken ile hoş geçindiği için kazandı.”
Diğer taraftan, başa gelen zorlukları günahlara kefâret ve mânevî derecenin yükselmesine vesîle olarak görmek, onlara sabredip tahammül etmeyi de kolaylaştırır. Bu şuurdan mahrum gönüller ise en ufak bir meşakkatle karşılaştıklarında; şikâyet, isyan veya ümitsizliğe kapılarak, bunu, içinden çıkılmaz bir problem hâline getirirler.
Nitekim bugün maddî refahın zirvesindeki Batıʼda pek çok psikolojik buhran ve hattâ intihar vakʼaları görülürken, zâlim siyonistlerin insanlık dışı zulüm ve işkencelerine direnen mâsum müʼminlerde intihar hâdiselerinin görülmeyişi, son derece ibretlidir…
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2024 – Aralık, Sayı: 466
YORUMLAR