Hamd Etmek İle İlgili Hadisler

Hamd, iyiliğin kendisine yönelik olma şartı aranmadan bir kimsenin mutlak mânada lutufkârlığının ve iyilik severliğinin dile getirilmesidir. Peki Allah’a nasıl hamd edilir? Hamd neye edilir? Hamd ve şükür nerelerde ve ne zaman kullanılır? Hamd etmenin önemi ve fazileti...

Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

كُلُّ اَمْرٍ ذِى بَالٍ لَا يُبْدَأُ فِيهِ بِالْحَمْدِ لِلّٰهِ فَهُوَ اَقْطَعُ

“Meşrû işlere Allah’a hamd ile başlanmazsa hayır ve bereketi kesilir.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 19; Ebû Dâvud, Edeb, 18)

اَلْحَمْدُ عَلَى النِّعْمَةِ اَمَانٌ لِزَوَالِهَا

“Cenâb-ı Hakk’ın nîmetlerine hamd ü senâ, insanı nîmetin zevâlinden emîn kılar.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 3836)

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَأْسُ الشُّكْرِ مَا شَكَرَ اللّٰهَ عَبْدٌ لَا يَحْمَدُهُ

“Allah’a hamdetmek şükrün başıdır. Allah’a hamdetmeyen bir kul O’na şükür etmemiştir.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 3835)

اَفْضُلُ الذِّكْرِ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ

“Cenâb-ı Hakk’ı sena için elhamdülillah demek yahud Allah’a hamd etmek zikirlerin efdalidir.” (İbn-i Mâce, Edeb, 55)

اَشْكَرُكُمْ لِلّٰهِ اَشْكَرُكُمْ لِلنَّاسِ

“Cenâb-ı Hakk’a en çok şükür edeniniz, insanlara teşekkürde kusur etmeyeninizdir.” (Ebû Dâvud, Edeb, 11; Tirmizî, Birr, 35)

ALLAH KATINDA EN SEVİMLİ SÖZ

“Sözlerin Allah’a en sevimlisi, kulun:

سُبْحَانَ اللّٰهِ وَبِحَمْدِهِ  demesidir.” (Buhârî, Tevhîd, 58; Müslim, Salât, 220; Ebû Dâvud, Edeb, 101, Tirmizî, Mevakît, 79)

“Hiç bir tarafı müstesna olmamak üzere bütün dünyâ ümmetten sâdece bir adama verilse ve sonra bu kimse «Elhamdülillah» dese, muhakkak ki bu «Elhamdülillah» bütün hepsinden daha kıymetli, daha efdal olurdu.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 7398)

ALLAH’A HAMD ETMENİN FAZİLETİ

“Kim her gün bir defa:

سُبْحَانَ الْقَائِمِ الدَّائِمِ

سُبْحَانَ الْحَيِّ الْقَيُّومِ

سُبْحَانَ الْحَيِّ الَّذِى لَا يَمُوتُ

سُبْحَانَ اللّٰهِ الْعَظِيمِ وَبِحَمْدِهِ

سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّ الْمَلَائِكَةِ وَالرُّوحِ

سُبْحَانَ الْعَلِيِّ الْاَعْلَى

سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى

derse cennetteki makamını görmedikçe ölmez, yahud ona gösterilmedikçe ölmez.” (Ali el-Müttakî, II, 230/3886)

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى تَوَاضَعَ كُلُّ شَيْءٍ لِعَظَمَتِهِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى ذَلَّ كُلُّ شَيْءٍ لِعِزَّتِهِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى خَضَعَ كُلُّ شَيْءٍ لِمُلْكِهِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى اسْتَسْلَمَ كُلُّ شَيْءٍ لِقُدْرَتِهِ

“Kim «Hamd ederim Allah’a ki, her şey O’nun azameti önünde boyun eğmiştir. Hamdederim Allah’a ki her şey O’nun izzeti karşısında zelîldir. Hamd ederim Allah’a ki her şey O’nun mülk ü saltanatına boyun eğmiştir. Hamd ederim Allah’a ki, her şey O’nun kudretine teslîm olmuştur» derse ve bunu ancak Allah’ın indindekini taleb ederek söylerse, Allah ona bin hasene yazar, derecesini bin kat yüceltir, kıyamet gününe kadar ona istiğfar etmeleri için yetmiş bin melek vazifelendirir.” (Ali el-Müttakî, II, 226/3879)

HAMD EDENLERİN MÜKAFATI

İbrâhîm -aleyhisselâm- Rabbine suâl edip:

“– Ey Rabbim, sana hamdedenin mükâfatı nedir?” Allah Teâlâ cevaben buyurdu ki:

“– Hamd, şükrün anahtarıdır, şükür onunla beraber Rabbü’l-âlemînin Arşına yükselir.” İbrâhîm tekrar suâl edip:

“– Ey Rabbim! Seni tesbîh edenin mükâfatı nedir?” Allah Teâlâ cevaben:

“– Tesbîhin aslının ne demek olduğunu âlemlerin Rabbi Allah bilir.” (Ali el-Müttakî, I, 469/2042)

Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ELHAMDÜLİLLAH NE DEMEK?

Elhamdülillah Ne Demek?

HAMD VE ŞÜKRÜN FARKI NEDİR? NELERE ŞÜKREDİLİR, NELERE HAMD EDİLİR?

Hamd ve Şükrün Farkı Nedir? Nelere Şükredilir, Nelere Hamd Edilir?

ALLAH'A HAMD VE ŞÜKRETMENİN FAZİLETİ

Allah'a Hamd ve Şükretmenin Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.