Hakk’a Yaklaştıran Tahsil

Yüzakı Dergisi yazarları bu sayıda mânevî eğitimin zaruretine işaret ediyor. Dînî eğitimin önündeki dünyevî endişeleri, nefsânî takıntıları masaya yatırıyorlar. Hac ve kurbanın içerisinde olduğumuz bir ayda Yüzakı yine dopdolu bir sayıyla meraklı okurlarını bekliyor.

“Bu sene hac yine kurbana denk geldi!”

Bu ifade; dînî eğitimden nasibini almamış bir basın kuruluşu bu fâhiş hatayı yaptığından beri, ülkemizdeki “aydın” kesimin, dînimiz, öz kültürümüz, tarihimiz ve medeniyetimiz hususundaki cehâletini gösteren kara bir mizah unsuru olarak tekrarlanır.

Hac ve kurban, zaten her sene Zilhicce ayında. Her yıl yaklaşık on gün geri gelen kamerî takvim sayesinde, bu sene bu mevsim, iyice okulların açılış zamanına geldi.

Karşınıza kurban ve eğitimin tedâîlerini birleştiren bir dosya ile çıktık:

HAKK’A YAKLAŞMAK İÇİN İLİM, FEDÂKÂRLIK VE KURBAN

Kurban zaten yaklaşmak demek. Allâh’a yaklaşmak için fedâkârlık yapmak demek kurban. Din için, vatan için, kardeşlik ve birlik-beraberlik için canını fedâ edebilmek, yani vatana kurban olmak, şehid olmak da acılı gündemimizin bir parçası.

Bugün vatan için canını fedâ eden gençlerimiz varsa, bu, asırlardır ilim ve tahsil harmanımızın özünde Hakk’a yaklaşmak için fedâkârlık şuurunun aşılanması neticesinde oldu. Bugünün ilim ve tahsili, yarına böyle bir kıvam taşıyabiliyor mu?

Ya asıl yarın... Esas hayat âhiret hakkında, Hakk’a yaklaştırıcı bir eğitim-öğretimimiz var mı? Yoksa tam tersi Hak’tan uzaklaştıran bir mekanizmaya mı dönüşmüş eğitim yuvaları?

Halkının dîninden, kültüründen, medeniyetinden uzaklaşmış bir kısım medyası, akademisi, sanat camiası vesairesi de o eğitimin neticesi değil mi? Toplumun hiçbir hususta sağlıklı bir iletişim kuramaması da, yakın tarihimizde tedrisatın önce mektep-medrese diye ikiye bölünmesi, sonra da dînî eğitimin nisyâna terk edilmesi, yakın zamanlarda bile dînî eğitim gayretlerinin önüne engeller yığılmasının bir neticesi değil mi?

Çare; Hakk’a yaklaşmak... Hakikate uzak durmamak.

Çare; tahsil çevrelerinin Hakk’a uzaklığına çare bulmak...

ÇAĞIMIZIN REÇETESİ

Yüzakı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni M. Ali EŞMELİ şu âyet-i kerîmeden hareketle îman, takvâ, vesile arayışı ve gayret/cihad ile reçeteyi tespit etti:

  • Ey îmân edenler!
  • Allah’tan korkun!
  • O’NA YAKLAŞMAYA vesile arayın!
  • O’nun yolunda cihâd edin!

(Ancak bunları yaptığınız takdirde); Siz, umulur ki kurtuluşa erersiniz. (el-Mâide, 35)

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi; Fahr-i Kâinât Efendimiz’in «Muhteşem Ahlâkı»nı madde madde kaleme aldıkları makale dizisinde, (Faydalı İlim) mevzuunu işledi. Gerçek tahsile dikkat çekerek, dünyevî tahsilde düşülen hatalara karşı ikaz etti.

Hazret-i Mevlânâ’dan hikmetli sözlerle «Aklın Kıymeti ve Hududu» mevzuu da, aklı doğru kullanma zaruretini ortaya koydu.

MANEVİ EĞİTİMİN ZARURETİ

Yazarlarımız mânevî eğitimin zaruretine işaret ettiler. Dînî eğitimin önündeki dünyevî endişeleri, nefsânî takıntıları masaya yatırdılar. Hac ve kurbanın dayandığı baba-oğul iki peygamber, Hazret-i İbrahim ve Hazret-i İsmail... Onlarda insanın can, mal ve evlât imtihanını muvaffakıyetle verebilmesi açısından da güzel bir örnek var.

Ertuğrul Gazi, Said Halim Paşa, Emir Abdülkadir, Fatin Rüştü ZORLU gibi sîmâlar...

İrfan Öztürk Hocanın duâsı, Ahmet Ziylan ve Mehmet Mencet’in hâtıraları, M. Ali Var’ın seyahat notları...

Fatih Garcan ve Hakkı Şener’den hayata dokunan hikâyeler...

Hazret-i İbrahim’in halillik imtihanını; haccın, secdenin, şehidlerimizin şanını; birlik-beraberliğimize kastedenlerin hıyânetini ilân eden şiirler...

Hakk’a yaklaşmak hepimizin en mühim arzusu. Kurban Bayramı’nın buna vesile olması arzusuyla...

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.