Hadis Uydurma Sebepleri

Hadis uydurmanın çeşitli sebepleri vardır. Bunları şöyle sıralayabi­liriz:

1- İSLAM İNANCINI BOZMAK VE DİNİ YIKMAK

Birtakım kimseler İslam dininin hızla yayılmasıyla, kendi dinlerinin tehlikeye girdiğini gördüler. Bunun üzerine İslam dininden ve müslümanlardan intikam almak istediler. Müslüman kılığına girip İslam inancına aykırı inançlar yaydılar. Bu mak­satla da hadis uydurma faaliyetlerine giriştiler.

2- MÜSLÜMANLAR ARASINDA ŞÖHRET KAZANMAK

Bunlar, umumiyetle, cami ve mescitlerde va'z eden bazı şöhret düşkünü kimselerdir. Halk üzerinde daha fazla tesir yaparak şöhret kazanmak için dikkat çekici hikâyeler uydurmuşlardır. Bu hikâyelerin daha tesirli olması için de onlara hadis süsü vermişlerdir.

3- ŞEHİR VEYA KASABALARIN ÖVÜLMESİ VEYA YERİLMESİ

Mevzu hadisler arasında, bazı şehirleri öven, bazı şehirleri de yeren hadislere çok rastlanır. Bunun başlıca sebebi, hadis uyduran yalancıların, şahsi menfaatleridir.

4- IRK, CİNS VE KABİLELERİN ÖVÜLMESİ VEYA YERİLMESİ

Hazreti Peygam­ber, ırk ayırımına kesinlikle karşı çıkmış olmasına rağmen, bir takım hadis uyduranlar, kendi çıkarları için bu ayırımı yapmışlar ve uydurdukları hadislerle, mesela Arab'ın Acem’den yahut beyazın siyahtan üstün olduğunu isbat etmeye çalışmışlardır.

5- MEZHEB TAASSUBU

Çeşitli mezheblere mensub olan bazı yalancılar da, taraftar toplayabilmek için, kendi mezheblerini veya mezheb imamlarını medhetmişler, diğer mezhebleri ve imamlarını ise kötülemişlerdir.

6- YÖNETİCİLERE YAKLAŞMA ARZUSU

Bazı açıkgöz yalancılar da, halife veya emirlere yaklaşmak, onları hoşnut etmek ve böylece gözlerine girip onlardan hediyeler almak veya mevkiler kazanmak için onları mem­nun edecek hadisler uydurmuşlardır.

7- İYİLİĞE TEŞVİK VE KÖTÜLÜKTEN UZAKLAŞTIRMA ARZUSU

İyi niyetlerine rağmen, iyiyle kötüyü birbirinden ayırt edemeyecek kadar cahil olan kimseler, halkı, hayırlı iş yapmaya teşvik etmek ve onları günahlardan sakındırmak için hadis uydurmuşlardır.

Örneklerini verdiğimiz konulardan başka, aylar, günler, çeşitli yiyecekler ve diğer bir çok şey hakkında pek çok hadis uydurulmuştur. Mevzu hadislerin toplandığı kitaplarda bunların örneklerini görmek mümkün­dür.

Sonuç olarak amacı her ne olursa olsun tüm bu faaliyetler İslam toplumuna büyük zararlar vermiştir. Dini tahrif etmek, Müslümanları birbirine düşürüp aralarında fitne ve ayrılık çıkarmak bu zararların başında gelmektedir. Bunun neticesinde İslam alimleri hadis uydurma faaliyetlerine karşı çok büyük mücadele vermişlerdir. Hadis ilminin ve usûlünün ortaya çıkmasında bu hassasiyet önemli bir etken olmuştur.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.