Hacıların İlk Dua Heyecanı

İslam'ın beş şartından biri olan hac farizasını yerine getirmek için dünyanın dört bir yanından milyonlarca Müslümanlar akın akın kutsal topraklara geliyor.

Hac ibadetinin yapılmasına sayılı günler kala Mekke'deki kalabalık gün geçtikçe artıyor. Özellikle Mescid-i Haram'daki yoğunluk dikkati çekiyor.

Türkiye'den 21 Ağustos'ta kutsal yolculuğa başlayan hacı adaylarının kutsal topraklara gelişleri de devam ediyor.

İLK DUA HEYECANI

Kafileler halinde İslam'ın doğduğu topraklara ulaşmanın mutluluğunu yaşayan hacı adayları, kalacakları otellere yerleştikten sonra Kabe'yi ziyaret ediyor.

İhramlarıyla büyük bir coşku içerisinde telbiyeler getiren ve Harem-i Şerif'e koşan hacı adaylarının en çok dikkat ettikleri hususlardan biri de Kabe'yi gördüklerinde yapacakları "ilk dua". Müslümanlar arasında Kabe'yi ilk görüldüğü anda yapılan duanın kabul olduğuna inanılıyor.

Günde beş kez, milyarlarca Müslüman'ın yöneldiği Kabe'ye kavuşmanın coşkusunu yaşayan hacı adayları gözyaşları içerisinde dua ediyor.

Kabe'yi görmenin mutluluğunu yaşayan ve dualarını tamamlayan hacı adayları, umre ibadeti için yaptıkları niyetin ardından Hacer el Esved'i selamlayarak tavafa başlıyor.

KANA KANA ZEMZEM İÇİYORLAR

Kabe'yi dualar eşliğinde tavaf ettikten sonra iki rekat tavaf namazı kılan hacı adayları, Mescid-i Haram ve sa'y alanındaki zemzem suyundan da kana kana içiyor.

Allah'ın, Hazreti İbrahim'in eşi Hazreti Hacer ve oğlu Hazreti İsmail'e ihsan ettiği zemzem halen Kabe'nin 20 metre kadar doğusundaki Makam-ı İbrahim'e yakın bir yerde bulunan tavaf alanının altındaki kuyudan çıkıyor.

Hazreti Muhammed'in, "Zemzem, ne niyetle içilirse o yararı sağlar" dediği rivayet ediliyor.

SAFA VE MERVE'DE YOĞUNLUK

Tavafını bitiren hacı adayları, Mescid-i Haram'ın doğusunda yaklaşık 350 metre mesafede bulunan iki tepe arasında sa'y yapıyor. Kuran-ı Kerim'de ifade edildiği üzere "Allah'ın sembolleri olan" bu iki tepede yapılan sa'y koşmak ve hızlı yürümek anlamına geliyor.

Kabe'nin doğu tarafındaki Safa Tepesi'nden başlayarak, Merve'ye dört gidiş, Merve'den de Safa'ya üç dönüş olmak üzere yapılan sa'yın aslı Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları'ndan "Haccı Anlamak" adlı eserde şöyle anlatılıyor:

"Hazreti İbrahim'in eşi Hazreti Hacer'in henüz süt emen oğlu İsmail için su ararken bu iki tepe arasında koşması hadisesine dayanır. Dolayısıyla Safa ve Merve arasındaki sa'y, Allah'ın rahmetinin en büyük tecellilerinden biri olan 'anne şefkati'nin Hazreti Hacer'de kendini gösteren şeklinin yad edilmesidir. Annelik şefkatine ve sevgisine İslam'ın verdiği değeri simgeleyen temsili bir harekettir."

TIRAŞ OLUP İHRAMDAN ÇIKIYORLAR

Sa'yın tamamlanmasından sonra hacı adayları, tıraş olarak ihramdan çıkıyor. Hacı adayları, "hac günleri"ne kadar ibadetlerini günlük kıyafetleriyle yapabiliyor. Sa'ydan sonra tıraş olmak, kendi varlığının bir parçasını sembolik olarak kurban etmek anlamına geliyor.

KUTSAL MEKANLARI ZİYARET

Umre ibadetini bitiren ve ihramdan çıkan hacı adayları, arifeden bir gün önceki terviye gününe kadar arta kalan zamanlarını ibadet ederek, Kur'an-ı Kerim okuyarak, tavaf yaparak ve Mekke'deki kutsal mekanları ziyaret ederek geçiriyor.

Hacı adayları, Mekke'de aralarında Cebel-i Rahme ve Hira Mağarası'nın bulunduğu Nur Dağı ile diğer kutsal mekanları ziyaret ediyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.