Günümüzün Modası Sapkın ve İnkarcı Akımlar

Günümüzde bazı sapkın ve inkarcı akımlar nelerdir?

1.    Deizm

Deizm bir din değildir. Bütün dinleri reddeden ancak tanrının varlığına inanan kimselerin bir inanış şeklidir. Dinler reddedildiği için haliyle peygamberler, kutsal kitaplar, ölümden sonraki hayat yani cennet ve cehennem, melek, şeytan gibi kavramların hiçbirinin deizm inancında yeri yoktur. Sadece kainatı ve tabiat kanunlarını koyan, bunun ardından kainata ve insanlığa hiç bir müdahalesi olmayan tanrıya inanılır. Onlara göre tanrı kainatı yaratmış sonra da onu, kurulu bir saat gibi kendi işleyişine bırakmıştır. Dolayaısıyla İslam’da olduğu gibi bir kader ve kaza inancı da yoktur. Deizm inancının kaynağı, dolaysız yoldan algılarımızla tabiata ve insanın yapısına duyulan hayranlık ve bunları bir yaratanın (tanrı) olması gerektiğine olan mantıksal bir inançtır.

Deizmde ibadetlerin ve dinsel ritüeller olmadığı için günlük yaşayışta tanrıyı inkar edenlerle (ateistlerle), aralarında bir farklılık yoktur. Dolayısıyla deistler kâfirdirler.

2.    Ateizm

Ateistler, Allah’ın varlığını inkar ederler. Onların sapkın inancına göre bu kainatı yaratan bir tanrı yoktur. Melek, cennet, cehennem, kader, hesap günü gibi bütün manevi gerçekleri de inkar ederler. Dolayısıyla peygamberi ve kutsal kitapları da reddederler. Onlara göre gözün görmediği, aklın almadığı hiçbir şey gerçek olamaz, öyleyse tek gerçeklik maddedir. Buna göre atesitler kendilerinin de kabul ettiği gibi kafirdirler.

3.    Politeizm

Politeistler, birden çok tanrılara inanırlar. İslam öncesi Müşrik Arapların inancı ve Afrika yerli dinleri politeizme birer örnektir. Buna göre tabiattaki farklı alanları yöneten, farklı sahalarda hüküm süren birçok tanrı bulunur. Yer tanrısı, gök tanrısı, bereket tanrısı, aşk tanrısı, yağmur tanrısı vb. Politeizmde de ilahi bir din ve peygamber ve Allah’tan gelen kutsal kitap inancı yoktur.

4.    Agnostisizm

Agnostikler tanrının varlığının veya yokuluğunun akılla ve duyularla bilinemeyeceğini söylerler. Onlara göre dinler tanrıdan gelmemiştir.  Zaten bugünkü dinlerin tanrıdan gelmiş olduğunun da ispat edilemeyeceğini, bir tanrının, bir yaratıcının varolup olmadığının hiçbir zaman bilinemeyeceğini söylerler. Bu bakımdan agnostikler kendilerini, Allah’ın varlığını kesinlikle kabul eden “teizm”den de Allah’ın varlığını kesin olarak reddeden “ateizm”den de ayrı tutarlar. Fakat yaşayış olarak atesitlerden farkları yoktur. Bu bakımdan agnostikler Allah, Peygamber, Ahiret inancını reddettiklerinden ötürü kâfirdirler.

İslam ve İhsan

GENÇLERİ BEKLEYEN TEHLİKE! SANAL ATEİSTLER

Gençleri Bekleyen Tehlike! Sanal Ateistler

ATEİZM VE DEİZM FİTNESİ

Ateizm ve Deizm Fitnesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.