Gücü Yettiği Halde Oruç Yerine Fidye Vermek Caiz midir?

Oruç fidyesi hangi hallerde verilir? Gücü yettiği ve herhangi bir özrü bulunmadığı halde oruç tutmak yerine fidye vermek caiz midir? İslam alimleri bu konudaki ayet ve hadisleri ne şekilde yorumlamışlardır? İslam’a göre oruç fidyesi miktarı ve hükmü.

Oruç fidyesi vermekle ilgili hükümler.

GÜCÜ YETENLERE FİDYE LAZIMDIR AYETİNİN NESH EDİLMESİ

Seleme bin Ekva radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: “Takat getirenler üzerine bir miskinin bir günlük yiyeceğini fidye olarak vermeleri gerek” meâlindeki ayet inince bizden dileyen oruç tutar, dileyen de fidye verirdi. Bu hal bundan sonraki “sizden kim Ramazan ayında hazır bulunursa onu tutsun” ayeti inip de bu ayeti neshedinceye kadar devam etti. (1)

  • Hadisin Açıklaması

Selef bu ayet üzerinde ihtilaf ettiler:

1. Bu ayet mensuh değildir. İbn-i Abbas’ın görüşü budur.

2. Bu ayet mensuhtur. Cumhurun görüşü budur.

3. Tahsis edilmiştir. Özrü olmayanlar muktedirler.

Bir kısmı nesh edilmiştir. Bir kısmı muhkemdir neshe ihtimali yoktur. Nesh eden “Sizden kim Ramazan ayında hazır bulunursa onu oruçlu geçirsin” ayetidir. (Bakara suresi ayet 85)

ORUÇ FİDYESİ MİKTARI NE KADAR OLMALI?

İbn-i Abbas radıyallahu anh’dan şöyle rivâyet edilmiştir: “Takatı yetenlere bir fakirin doyacağı kadar fidye lâzımdır” ayetine göre onlardan kim bir fakirin taamı kadar fidye vermek isterse fidye verir. Onun orucu tamam olurdu. Cenab-ı Allah: “Kim nafile hayır işlerse o, onun için hayırlıdır. Oruç tutmanız sizin için hayırlıdır, bilmiş olasınız. sizden kim Ramazan ayına hazır olursa orucu tutsun, kim de hasta veya seferde bulunursa diğer günlerde onun sayısınca tutsun.” buyurdu.

  • Hadisin Açıklaması

“Ef’ale etaka-yutiku-yutikûne-hü”nin hemzesini izale manâsına takatını zayi edenler üzerine bir fakirin taamı kadar fidye vermek gerek manâsını verenler de vardır. Bu durumda oruca dayanamayan ihtiyarlar. Hamile ve emzikli kadınlar çocuklarının zarar göreceğinden korkarlarsa orucu yerler, yaşlılar fitre verir. Hamile ve emzikliler kaza ederler.

FİDYE AYETİNİN İHTİYAR VE HAMİLELER HAKKINDA SABİT OLUŞU

İbn-i Abbas radıyallahu anh dedi ki: Bu fidye âyeti hamile ve emzikli kadın için sabit olmuştur. (neshedilmemiştir)

İbn-i Abbas radıyallahu anh’dan şöyle rivâyet edilmiştir: “Ona takat getirenler için bir miskin taamı fidye vardır.” Ayeti ihtiyar erkek ve kadına ruhsat idi. Bu ihtiyarlar oruca takat getirirlerse de oruçlarını yiyip her günün yerine bir fakir doyurmalarına ruhsattır.

Ebû Dâvud dedi ki: Yani kadınlar çocuklarından korkarlarsa onlar da oruçlarını yerler, her gün için bir fakir doyururlar.

Dipnotlar:

(1) Buhârî, K. Tefsir Tefsîri suret-il-Bakare, n. 3/6; Müslim, K. Savm, Bâbu: “Ve alellezine Yutikûnehü, n. 5; Tirmizi, K. Savm, Bâbu, “Ve alel lezine Yutikûnehû, n. 798; Nesêî, K. Savm, n. 2338

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebu Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HAMİLELİKTE ORUÇ TUTULABİLİR Mİ?

Hamilelikte Oruç Tutulabilir mi?

ORUÇ FİDYESİ NEDİR, NE ZAMAN VE KİMLERE VERİLİR?

Oruç Fidyesi Nedir, Ne Zaman ve Kimlere Verilir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.