"fırat Kalkanı Suriye'deki Oyunu Bozdu"

Bülbülzade Eğitim Sağlık ve Dayanışma Vakfı Başkanı Aldemir, Türkiye'nin "Fırat Kalkanı" operasyonuyla Suriye'deki oyunu bozduğunu ifade ederek, operasyonların hayırla sonuçlanacağını ve bölge halkının huzura kavuşacağını belirtti.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Müşterek Özel Görev Kuvveti ve Koalisyon Hava Kuvvetlerince, Suriye'nin Türkiye sınırındaki Cerablus bölgesinde terör örgütlerine yönelik harekatı, ülkelerinde iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınanlara yardım malzemesi ulaştıran sivil toplum kuruluşlarını da umutlandırdı.

İnsanı Müdafa ve Kardeşlik Derneği (İMKANDER) Gaziantep Şube Başkanı Said Gökdere, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesi ve Çobanbey kasabası arasında yaklaşık 80 Türkmen köyü bulunduğunu, burada yaşayan insanların terör örgütü DAEŞ'in baskısı altında, zor koşullarda yaşamını sürdürdüğünü anımsattı.

Suriye'deki terör örgütlerinin "kukla" gibi kullanıldığını ve durumun Türkiye'nin ulusal egemenliği açısından da risk oluşturmaya başladığını anlatan Gökdere, "Bıçak kemiğe dayanmıştı. Kilis'e roketler atılıyor, Gaziantep'in Karkamış ilçesine havan topları düşüyordu. Sınır hattındaki köylerde yaşayan insanlar o kadar korkuyor ki bahçelerindeki fıstıklarını dahi toplayamıyorlardı. Çünkü kafalarına her an bomba düşebilir diye endişe ediyorlardı. Çok şükür Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensuplarından bin 500 mücahit, operasyon içerisine girdi." diye konuştu.

TÜRKMENLER RAHAT BİR NEFES ALACAK

Başta Sultan Murat Tümeni ve onun komutanı Fehmi İsa olmak üzere 8 grubun birlikte hareket ederek operasyon başlattığına değinen Gökdere, operasyonlarda strateji konumundaki Keklice ve Tring köylerinin alınmasının çok önemli olduğunu, bu sayede terör örgütü DAEŞ'e batıdan gelen yardımların önünün kesildiğini vurguladı.

Operasyonlarda can kaybı ve yaralananların da olduğuna değinen Gökdere, "Amaçları Suriye'yi özgürleştirmek. Bunun için şehit olma arzusuyla mücadele ediyorlar" dedi.

"Fırat Kalkanı" operasyonunun, "Sırtımızı PYD'ye dayıyoruz" diyen çevrelerin yanı sıra tüm dünyaya mesaj niteliğinde olduğunu aktaran Gökdere, "Biz ülkenin bir çakıl taşından bile vazgeçmeyiz, yoksa atalarımıza ihanet etmiş oluruz. Amacımız Fırat Nehri'nin batısını özgürleştirmek olmalı. Münbiç'i terör örgütü DAEŞ'e bırakmamalıyız." ifadesini kullandı.Gökdere, operasyonların sonunda Türkmenlerin rahat bir nefes alacağını kendilerinin de yardımları daha kolay ulaştırabileceklerini söyledi.

TERÖR ÖRGÜTLERİ AYNI MERKEZDEN HAREKET EDİYOR

Savaş mağduru Suriyelilere desteğiyle bilinen Bülbülzade Eğitim Sağlık ve Dayanışma Vakfı Başkanı Turgay Aldemir de TSK ve koalisyon hava kuvvetlerinin Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesine düzenlenen operasyonların hayırlı olmasını diledi.

Suriye'de bulunan terör örgütlerinin batılı ülkelere saldırı yapmadığını fakat Türkiye'yi hedef aldıklarını ifade eden Aldemir, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin Suriye'deki tuzağın içine sokulması isteniyordu, fakat oyuna gelmedi. DAEŞ, PKK'nın Suriye uzantısı PYD, YPG, DHKP-C ve diğer tüm terör örgütleri aynı merkezden hareket ediyor. Bu örgütler bugüne kadar ne İran ne Arap ülkeleri ne Rusya ne de batılı ülkelerde bir saldırı yapmazken İslam dünyasının merkezi olan, azınlık mensuplarının özgürce dinini yaşadığı ve darbecilere geçit vermeyen Türkiye'yi hedef alıyor."

Türkiye'nin "Fırat Kalkanı" operasyonuyla Suriye'deki oyunu bozduğunu ifade eden Aldemir, operasyonların hayırla sonuçlanacağını ve bölge halkının huzura kavuşacağını belirtti.Aldemir, şu değerlendirmede bulundu:"Terör örgütleri bir vekalet savaşı yürütüyor. Gaziantep saldırısıyla ve diğer saldırılarla bunu gördük. Suriye muhalefetinin ne yapıp edip artık kendi arasında bir hareket merkezi oluşturması gerekir. Türk, Alevi, Kürt ve Müslüman'ın, Birleşik Suriye ve Suriye'nin geleceği için birlikte hareket etmesi lazım, yoksa bu tür terör örgütleri bölgenin iradesini ele geçirme anlamında her türlü saldırıyı yapmaya devam edecektir. Bunun için şu anda Türkiye'nin verdiği sınır ötesindeki destekle ÖSO'nun birlik içinde hareket edip bunu fırsata dönüştürmesi lazım."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.