Fedakar Anne Engelli Kızının Bakımını 56 Yıldır Özenle Yapıyor

Amasya'nın Suluova ilçesinde yaşayan 76 yaşındaki Filiz Bulut, "Bana 'Zor oluyor mu senin için' diyorlar. Zor olmaz mı, zor ama o benim ciğerim, her şeyim, içinden söküp atamazsın evladını. Bir lokma yemezse ben rahat edemiyorum." dedi.

Amasya'nın Suluova ilçesinde yaşayan 76 yaşındaki Filiz Bulut, 56 yaşındaki doğuştan zihinsel engelli kızının bakımını yıllardır özenle yapıyor.

Bulut ailesinin 3 çocuğundan en büyüğü olan Arife Bulut, zihinsel engelli olarak dünyaya geldi. Kısıtlı imkanlarıyla evlatlarını tedavi ettirmek için çare arayan ailenin girişimleri sonuçsuz kaldı.

Kendisini evladına adayan ve "O bana Allah'ın emaneti" diyen Filiz Bulut, kızının yemeğinden kişisel bakımına kadar her türlü ihtiyacını 56 yıldır özenle karşılıyor.

Anne Bulut, eşini 4 yıl önce kaybettiğini, diğer çocuklarının da şehir dışında çalıştığını söyledi.

Bütün gününü kızıyla geçirdiğini, o mutlu olduğu zaman tüm yorgunluğunun gittiğini vurgulayan Bulut, "O olmayınca hiçbir şeyden mutlu olmuyorum, bir yanım eksik gibi." dedi.

Sabah kalkınca önce kızına kahvaltısını hazırladığını ve ilaçlarını verdiğini belirten Bulut, "Aynı zamanda böbrek hastası. Benden başka birinin yanında duramaz, ben onu bebek gibi besliyorum. Bana 'Zor oluyor mu senin için' diyorlar. Zor olmaz mı, zor ama o benim ciğerim, her şeyim, içinden söküp atamazsın evladını. Bir lokma yemezse ben rahat edemiyorum. Fakirlikle geldik bu zamana kadar ama çok şükür iyiyiz, Rabb'im iyilerle karşılaştırsın herkesi." diye konuştu.

Kızını bir an olsun yalnız bırakmadığını, bu nedenle evden dışarı çıkamadığını anlatan Bulut, şunları kaydetti:

"Ben kimseye vermem ölene kadar, öldükten sonra Allah'ıma emanet ediyorum. Arife olmazsa hiçbir şeyin tadı olmuyor benim için. O bana Allah'ın emaneti, ben ondan ayrılamam. Çok zorluk çektim ama bir şekilde büyüttüm. Geçinip gidiyoruz şimdi çok şükür. Kesinlikle ne usandım ne de bıktım. Bu halimle bebek gibi bakıyorum ona. O bana Allah'ın bir hediyesi. Engelli çocukları olanlar, onları daha çok sevsinler."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.