Fatih Camii'ndeki Güneş Saati 550 Yıldır Namaz Vaktini Gösteriyor

Türk astronom, matematikçi ve dil bilimci Ali Kuşçu tarafından Fatih Camii'nin minare kaidesine yapılan güneş saati, 550 yıldır "duvar saati" görevi yapıyor.

İstanbul'da ilk güneş saati Fatih Sultan Mehmet tarafından Türk astronom, matematikçi ve dil bilimci Ali Kuşçu'ya yaptırıldı. Ali Kuşçu tarafından Fatih Camii’nin minare kaidesine yapılan saat, İstanbul’daki Osmanlı dönemindeki en eski güneş saatlerinden olmasıyla öne çıkıyor.

Ali Kuşçu'nun Fatih Camii'ne yaptığı güneş saatiyle zaman ve namaz vakitleri, milin gölgesinin düştüğü açıya göre yıllarca belirlendi.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Bilim Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaçar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanların ilk çağlardan itibaren zamanı ölçmek için çeşitli araçlar geliştirdiğini söyledi.

Bunlardan en uzun süreli kullanılan, en pratik ve en doğru sonucu veren zaman belirlenme aletinin güneş saati olduğunu belirten Kaçar, "Eski Mısır'dan, eski Babil'den ve kadim uygarlıklardan itibaren insanlar güneşin gölge boyunu hesaplayarak zamanı ölçmüşlerdir. Bu daha sonra İslam medeniyetinde, ardından Osmanlılarda, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşuna kadar kullanılmıştır." diye konuştu.

Prof. Dr. Kaçar, modern dönemde artık güneş saatlerine ihtiyaç kalmadığını anlatarak, şöyle devam etti:

"Güneş saatleri gerçek zamanı ölçen zaman ölçüm araçlarıdır. İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet Han burada bir cami inşa ettirdi. Bu caminin inşaatı tamamlandığında İstanbul'da İslam aleminin en büyük matematikçi ve astronomlarından biri olan Ali Kuşçu İstanbul'daydı. Çünkü Fatih Sultan Mehmet onu İstanbul'a davet etti. Kendisi ve ailesiyle birlikte İstanbul'a geldiklerinde İstanbul'da yeni bir bilim merkezi, yeni bir kültür merkezi oluşmuş oldu. Bu camideki güneş saati rahmetli Prof. Dr. A. Süheyl Ünver Hoca'nın tespitlerine göre Ali Kuşçu tarafından 1473 yılında bizatihi yapılmıştır. Tabii ki bu gördüğümüz haliyle değil, bu cami depremler ve daha sonra çeşitli tahribatlar yüzünden Sultan III. Mustafa zamanında tamamen Mimar Tahir Efendi tarafından adeta yeniden inşa edildi ve bugünkü halini almış oldu. Tabii o sırada güneş saati nasıl bir değişim geçirdi bilemiyoruz. Ancak son restorasyonla Atilla Bir Hocam ile birlikte yeniden çalışır hale getirmiş olduk bu güneş saatini."

- "Fatih Camii'ndeki güneş saati namaz vakitlerini belirlemek için yapılmıştır"

İslam zaman ölçümünün gerçek zamanı ölçtüğünü ve güneşin gölge boyuna göre ayarlandığını vurgulayan Prof. Dr. Kaçar, Müslümanların günü 2 eşit parçada, gece ve gündüz olarak ölçtüğünü ifade etti.

Kaçar, Fatih Camii'ndeki güneş saatinin insanların temel ihtiyacı olan namaz vakitlerini belirlemek için yapıldığını vurgulayarak, ""Fatih Camii'nde 2 tane güneş saati var. Büyük olanı gün boyu vakitleri ölçerken, diğer küçük olanı ise ikindi vaktine kalan zamanı ölçer. Bunlar açıkçası dünyanın eksen eğikliğiyle İstanbul'un Ekvator'dan kaç derece yukarıda olduğuna bağlı olarak şekiller alıyor." ifadelerini kullandı.

Buradaki güneş saatinin uzun kenarının 2 metre 9 santimetre, kısa kenarının ise 159 santimetre olduğunu belirten Kaçar, şunları kaydetti:

"Camideki güneş saati bir dik üçgen şeklindedir ve içerisinde mevsimlere ilişkin üç tane dönence çizgisi vardır. Birincisi kış dönencesi, ikincisi ekinoks, üçüncüsü ise yaz dönencesidir. Bu zaman değiştikçe 23 Haziran ile 21 Aralık, 20 Eylül ile 20 Mart arasını ölçer. Bu saat aynı zamanda bize yönleri, dönem ve mevsimleri de gösterir. İstanbul'da bulunduğumuz yerde, bu boylamda Fatih Camii duvarına güneşin gölgesinin ilk geldiği an ile son geldiği anı bize gösterir."

- "Türkiye genelinde 52 güneş saati bulunuyor"

İstanbul'da genellikle selatin camilerinde birer güneş saati bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kaçar, Türkiye genelinde 250 noktada toplamda 52 güneş saatinin olduğunu belirtti.

Kaçar, güneş saatlerinde bilim ve dinin bir arada olduğunu aktararak, şunları söyledi:

"Bilim dinin hizmetindedir. Vaktin belirlenmesi bu güneş saatleri vasıtasıyla olur. Bunlar da küresel geometri hesaplamalarıyla gerçekleştirilir. İnsanlar güneş saatlerini pek farkında değiller. Şu anda zamanı ölçmek için elimizde çok çeşitli araçlar mevcut. Bu araçlar en başında da bildiğimiz gibi kol saatleri veyahut da diğer saatler gelmektedir. Güneş saatleri bizim kültürümüzün bir parçası ve burada sadece zamanı ölçmek değil aynı zamanda ciddi ve bilimsel bir faaliyet söz konusudur. Bu da bize camilerimizde, meydanlarımızda veyahut bilinmeyen müzelerimizde bulunmaktadır. Bu güneş saatlerinin bir şekilde ortaya çıkarılıp bunların kültürel varlık olarak, kültür eserleri olarak değerlendirmesi, korunması ve tanıtılması çok büyük önem arz ediyor."

- "Güneş saati, tam doğru zamanı gösterir"

Prof. Dr. Kaçar, günümüzde mekanik saatlerin kullanıldığını, ancak mekanik saatlerin namaz vakitlerini ayarlamada kullanımının kolay olmadığını bu sorunun ancak elektronik saatlerin icadıyla artık yapay olarak kullanılabildiğini belirtti.

İnsanların güneş saatlerinin kullanarak gerçek saatlerini ayarlayabileceğinin altını çizen Kaçar, "Ama nasıl çalıştığını bilmek durumundalar. Çünkü bu aynı zamanda dünya saat dilimiyle de ilişkilidir. Zaman değişim dengesini yani zaman denklemini de içine ilave ettiğimizde her zaman güneş saati tam doğru zamanı gösterir." diye konuştu.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.