Eşinin Elini Hiç Bırakmıyor

Trabzon'da 60 yıllık evli 84 yaşındaki Özkan, "hastalıkta ve sağlıkta" sözünün lafta kalmadığını herkese gösteriyor. 7 yıldır yatalak eşinin tüm hizmetlerini karşılamaya çalışan Fuat dede, ilk günkü aşkla eşinin elini hiç bırakmıyor.

84 yaşındaki Fuat Özkan, 7 yıldır yatalak eşine bakıyor, onun elini bir an olsun bırakmıyor. Fuat dede, "hastalıkta ve sağlıkta" sözünün lafta kalmadığını herkese gösteriyor.

Trabzon'un Maçka ilçesine bağlı Yazlık Mahallesi'nde yaşayan 12 çocuk 80 torun sahibi Fuat ve Nazmiye Özkan çifti, 9 yıl önce "alzaymır" hastalığıyla tanıştı. Eşine teşhis konulduktan sonra onu bir an bile yalnız bırakmayan Fuat dede, tedavi için iki yıl yoğun mücadele verdi.

Hastalığının ilerlemesi üzerine yatağa bağımlı hale gelen Nazmiye Özkan'ı bir an bile yalnız bırakmayan Fuat dede, her sabah erkenden kalkarak namazını kılıyor ve ilk iş olarak eşinin enjektörle mamasını hazırlıyor.

İki saatte bir eşine mama hazırlayıp veren Özkan, konuşamamasına rağmen 60 yıllık hayat arkadaşıyla bazen dertleşiyor, bazen de sağlığı için Kur'an-ı Kerim okuyor, dua ediyor.

Fuat Özkan, eşinin ilaç ve yemek ihtiyacı dışındaki günlük bakımı için küçük gelininden destek alıyor.

O HASTALANDI BENİM KANATLARIM KIRILDI

Zaman zaman gözyaşlarına da hakim olamayan Fuat dede, 85 yaşındaki eşiyle severek evlendiklerini ve çok mutlu günler geçirdiklerini söyledi.

Nazmiye ninenin kendisi ve ailesi için çok emek verdiğini dile getiren Özkan, eşinin kendisine sürekli destek olduğunu ve hiç ayrılmadıklarını ifade etti.

Özkan, eşinin hastalığına çok üzüldüğünü vurgulayarak, "O hastalandı ya benim kanatlarım kırıldı. Önceleri çıkıp gider, geri dönemezdi. Peşine gezerdim, çünkü geri dönmeyi bilemezdi. Sonra çok unutkan oldu, daha sonra da yatağa düştü. Çok mutlu günler geçirdik. Ben onun ağır lafını tanımam. Onun için yanından kalkmam, elimden geldiği kadar hizmet ederim." dedi.

YİNE DE ÇOK ŞÜKÜR BÖYLE OLSUN DA YANIMDA OLSUN

Eşinin 7 senedir yatalak olduğunu ve konuşamadığını belirten Özkan, "Bazen dışarıdan gelir 'Nazmiye hanım, ne yapıyorsun' diye bağırırım. Gözlerini açar, bana cevap veremez ama öyle bakar. Yine de çok şükür böyle olsun da yanımda olsun. Ölse de buradan çıksa ev üzerime yıkılır." ifadesini kullandı.

Özkan, çocuklarının annelerini alıp bakmak istediğini kaydederek, şunları söyledi:

"Çocuklarım da bize çok destek veriyor. Allah hepsinden razı olsun ama veremem ki. Biz hiç ayrılmadık, çok güzel yaşadık ve 60 yıl arkadaşlık ettik. Ben onun elini hiç bırakmam. Onun yanından hiç ayrılmak istemiyorum. Çocuklarım bazen 'baba bir gece gel' diye yalvarıyor ama olmaz. Ben eşimden ayrılmam."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.